Gönlü tevlid gül bağından, bağda ağlar kalbi hem-târ,
Yâre hasret güz çağından geldi dilzar, aşkı hem-bâr,
Bir garip bülbül ki, hem-zar, meyli bil-zar içre hem-za’r.
Geçti aşkın menbaından, kalbi aşksız dar-ı zardır,
İçti çendan aşk abından, mey-i aşklar nar-ı hardır,
Bâki bir yar buldu Nur’dur, zeyli hem nur içre nurdur.
Aradı hep nur içinde
Nura bakamadı,
Nuru göremedi ki; yâri göre.
Yâri, bâki bir yar idi,
Yâri, nur içinde nurdu.
Garip bülbül pişmeliydi,
Pişip pişip yanmalıydı,
Yanıp yanıp nar olmalı,
Nardan nura dönmeliydi ki; yâri göre.
Garip bülbül yârini azerde (*) arar.
Nice zaman bulamaz, bezer de arar.
En kıymetli varlığı, candan içresi,
Laf kondurmaz nefsini, ezer de arar.
Bezer arar, ezer arar, bu ayrılık uzar arar.
O bir muhibbi andelip yürek özün kazar arar.
Dağlarda, bayırlarda avare olur,
Bilinmez diyarlarda, gezer de arar.
Garipler mabeyninde bir mola verip,
Girer gönüllerinde, sezer de arar.
Gezer arar, sezer arar, gönül gönül nazar arar.
Gönül diyarlarında aşk pazarlayan pazar arar.
Leylide semaları bir tuval yapıp,
Hiss-i aşkın resmini, çizer de arar.
Tüm perdeleri açar, bir tesbih gibi
On sekiz bin âlemi, dizer de arar.
Çizer arar, dizer arar, yürekte öz yanar arar.
O mahbubun adın daim dilindedir anar arar.
Ruhu bir rafineri, aklı süzgeçtir.
Kalbindeki hisleri, süzer de arar.
Gerçeklerin gerçeği sır âleminde,
Görünmez düğümleri, çözer de arar.
Kalp özündeki rehber; tecelli-i yar
Vahdet deryasın’ dalar yüzer de arar.
Süzer, çözer, yüzer arar, eser de yel olur arar.
Bulur ve yâre meyleder, gönül de sel olur akar.
Nihayet buldu garip, o sevgili yârini,
Gönlü sevgilisine aktı da aktı.(*)
Aktı fakat bir gün durdu,
Daim değilmiş akması.
Garip bülbül yine dertli,
Yine arar, tekrar arar bu kez daim akmayı.
Gönlü daim akmalı ki; yârini her an göre…
En baştaki cinaslı ‘Üçtuğ’un aruz kalıbı:
fâ'ilâtün / fâ'ilâtün / fâ'ilâtün / fâ'ilâtün
İkilik nakaratların aruz kalıbı:
mefâ'ilün / mefâ'ilün / mefâ'ilün / mefâ'ilün
Sözlük:
Târ: Karanlık.
Bâr: Sebeb-i masraf ve ıztırab olan şey. Yük. Zahmet. Eziyet. Sıkıntı.
Zar: Zayıf, dermansız.
Zar: İnleyen, sesle ağlayan.
Za’r: Meyletmek, eğilmek.
Dâr-ı zar: Ağlama, inleme yeri.
Mey-i aşk: Aşk şarabı.
Nar-ı hardır: Harlayan ateş.
Zeyl: Devamı.
(*) Azer: Ateş.
(*) Gönül akması (incizap) : Aşkın, hatta aşktan daha ileri bir sevgi olan şevkin dahi daha ötesi olan, yani şevkin iki misli hissedildiği anda yaşanabilen bir haldir.
15. Ocak. 2011 – İzmir
Ali OskanKayıt Tarihi : 4.4.2011 02:35:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ali Oskan](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/04/04/ask-i-ilahi-45-yarini-arayan-garip-bulbul-gulce-bahce-2.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!