Kadın,aşağıladı erkeği teninden akan umarsız bir hayalle...erkek gözlerine yansıyan bir düşü düşürüyordu yakasından,fark etmedi.....en iyi zırhlarını giyindi kadın ve erkek; amansızca birbirlerine sustular....Ne acı,ne güne bakan bir kahkaha tadı dolandı duvarlarında...şimdi iki yabancı,tanıdık tenlerde,başka ruhların yansımasıydı varlıkları...Son bir gayretle zırhını soyundu kadın,bildiği tene dokundu...bilmediği ruhta çözüldü...dağıldı kadın...Ve çürümüş aşk kokusu sardı dört yanı,çoktan gidilesi yollar yakıp durdu iki yüreği...Ne kalmaların leş düşlü hasadına dayanmak...ne gitmelerin ıslak bakışlı ağıtlarına yaslanmak....orada...öylece...her zerre yok olana dek tükenmek ve tüketmeye adımlandı, adına karar denilen korkaklığın kızıl yolunda....Kadın,aşağıladı erkeği teninden akan umarsız bir hayalle...Erkek,gözlerine yansıyan bir düşü düşürüyordu yakasından,fark etmedi...Ve karanlığın her şeyi örten sinsiliğine sarınarak,yan yana uyudu iki beden,çoktan çekip gidebilmiş ruhların düşünü kurarak.......
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.