HAYYAM’A İNAT
Kalk ey uyuşuk yürek, bütün köprüleri at
Öyle bir aşk yaşa ki, titresin tüm Semerkant
Kendin yarat düzenle, gönlünce cennetini
Yasakları yasakla, Ömer Hayyam’a inat.
SEN CİHAN, BEN HAYYAM
Seni düşünüyorum sanki benimle canan
Doyumsuz çılgın aşka sebep oldu Nasır Han
Hayyam’ın kollarında nefesine karıştı
Vücuduna sadece geceyi örten Cihan.
KENDİM
Hasan Sabbah hırsıyla hazırladım kendimi
Nizamulmülk tavrıyla törpüledim dilimi
Politikadan uzak, dolu bir hayat için,
Hayyam felsefesiyle arzuladım bilimi...
HAYYAM GİBİ
Hayat iksiri oldun, çile yüklü dünyama,
Nasıl sebep olmuşsa benliğinde kıyama,
Nasır Han huzurunda Cihan’ın fırlattığı,
Cilveli ve davetkar bakış, Ömer Hayyam’a.
SEBEP SENSİN
Sebep sensin Cihan’ım, kalbimde ihtilale
Yılların ötesinden ruhumda infiale
Öyle bir hayat sürdüm ki, savaşlarla geçti
Hicran dolu ömrümde, küskünüm istikbale.
KALBİMDE İHTİLAL
Hasretinden yüreğim kızıl tutsak piyale
Umutlarım, hislerim açmayan küskün lale
Çaresiz aşka düştüm, kadehlerde aradım,
Sebep olan dilberi, kalbimde ihtilale.
BİRİSİ
“İstanbul’da Hayyam’ı seven biri var” dedin,
Ben de sezmiştim bunu, nasıl da bilebildin! ,
Hiç bir şey saklanmıyor senden de kara gözlüm,
Yoksa ruhuna girip, kalbini mi dinledin?
GÖKKUŞAĞI DAMLALAR
Gizli sevda derdiyle, kalbim sessizce ağlar,
Bakışlarım şafakta çok uzaklara dalar,
Kıskandırır Leyla’yı, çatlatır Züleyha’yı,
Gözlerimden dökülen gökkuşağı damlalar.
BİR BUSELİK ÇAĞI
Buz kesildi çığlığım, hayal sokaklarında
Sunulan yasak elma çiçek açtı dalında,
Ateşten nur topunun sıçrattığı şerare
Tutuşturdu dünyamı, bir buselik çağında.
TUTKUYU SEZMEK
Semerkant’da tarihim, Buhara’da bebeğim
Ceyhun’u yudumlayıp, Seyhun’da yüzeceğim
Pamir’de düğümlenen Enver Paşa aşkını,
Tiyanşan Dağlarında tutkuyu sezeceğim.
RUHUM ÇILDIRMIŞ VOLKAN
Tüm gülleri boyadı gülşene damlayan kan
Cehennemi aleve, mesafe ufki kalkan
Bir Ural sevdasını fışkırır Volga nehri
Şiirleri kusuyor, ruhum çıldırmış volkan.
HASRET BUKETİ
Sevdayı ilmek ilmek düğümledim gönlüme
Hıçkırık kuyusundan billur sundum gülüme
Topladım düşlerimi, serpildiği geceden,
Hasret buketi yapıp, gönderdim sümbülüme.
AH NERDE..! DERKEN
Tam arzularım tümden dönüşmüştü ki tunca,
Ah nerde..! Derken, seni yatağımda bulunca,
Gecenin bir yerinde, yıldızlarla sarınıp,
Giriverdim koynuna, öptüm, sevdim usulca.
SON NEFESİM
Bahar senin, kış benim, masmavi mevsim senin,
Gerçek senin, düş benim, bağrımda resim senin,
Benim ayrılık, hüzün, göz yaşı, umutsuzluk,
Gül senin, gülşen senin, en son nefesim senin.
SANA AHULAR MAHKUM
Sana ahular mahkum, girdabında izlenir,
Yokluğunla kirlenmiş gönüller temizlenir,
Hasta kalbim hicranla, huzur bulur, aşkınla,
Yalçın kayalar, çöller, yeşerir filizlenir.
ÖLÜMSÜZLÜK
Dualarla süzülsem kızıl şafaklarından,
Kokunun izlerini sürsem sokaklarından,
Siyahi bir geceye inat, gün ortasında,
Ölümsüzlüğü içsem billur dudaklarından...
TABUTLAR
Şaşırdı yağmur, tipi, kara döndü bulutlar
Gazabına uğrattı beni çılgın umutlar
Tereddüt vadisinde, kabusları bırakıp
Yeşeren vahaları, alıp gitti tabutlar...
ÜSKÜP RÜZGARI
Suskun feryatlarımla, gönül hep seni arar,
Acılar galerisi, doğuşunla bahtiyar,
Karadağ yaylasında, koklasaydım tenini,
Makedonya, Tetova, Üsküp’ten esen rüzgar.
DUR GİTME
Dur gitme, pembe gülüm, vuslatına gün saydım,
Seni, seneler önce ne olur tanısaydım,
Ruhumda öten bülbül, seni ısıtmak için,
Vücudunu kaplayan bir pelerin olsaydım.
TERS DÖNDÜ DÜNYA
Ejderha süt emiyor ceylanın memesinden,
Bir kartal buz kesilmiş bir serçenin sesinden
Sanki ters döndü dünya, nazlı sarı kelebek,
Salladı vurdu yere, aslanı, pençesinden...
ASLANIM
Bin bir zincir vurulmuş yaralanmış kaplanım
Hangi dağda kim bilir küsüp giden ceylanım
Tırnakları, dişleri teker teker sökülmüş
Ipıssız bir sahraya terk edilmiş aslanım.
ÜRKEK CİSMİN
Sevemedim doyunca, öpemedim resmini
Haykıramadım neva, sezgi, saba ismini
Kollarımı sımsıkı, dolayamadım şöyle,
Hissedemedim senin narin, ürkek cismini...
YAPILMAMIŞ MABET
Kanatlarım susuyor uzatılmış taçlarla
Günah çıkarıyorum kutsanacak haçlarla
Yapılmamış mabette, teskin eder ruhumu,
Kalbime yağan yağmur, geceler, ağaçlarla...
NEREDE
Küçüldü güneş, kızıl gurupta kan damlası,
Kadehlerim kırıldı, önümde zehir tası,
Dağları aşabilen sevgililer nerede?
Nerede aşkı tadan Cananın hatırası?
BÜLBÜLE İNAT
Ateşi ciğerine yudumlayan nargile!
Sen de mi benim gibi, meftun olmuşsun güle?
Fokurdaman hasretten, göğsündeki yangından,
Gel birlikte yanalım, inat olsun bülbüle...
RUBAİLER
Kan aktı, hasretinden çatlak dudaklarımdan,
Gamzeler, gülücükler gitti yanaklarımdan,
Dönüştü vadilere, yüzümdeki çizgiler,
Rubailer döküldü, yorgun şakaklarımdan.
İÇİNDEKİ ŞÜPHE
Ben, hüznün ve hicranın deryasında yürürken,
Büyük Sahradan Çin’e, sevdanı götürürken,
İçinde şüphe hala, kemirir yüreğini,
Ummanlarda biçare, aşkını sürdürürken.
KOPACAK SANMA
Bu aşk, bir çekiç gibi, inip kalkar beynime.
Motiflerini, işler ruhuma ilme ilme.
Kopacak sanma sakın, bu aşk ince yerinden,
Her gün bin çivi çakar, sevdanı benliğime...
HÜRREM SULTAN
Bin bir nehrin suyunu buharlaştırdı sevdan
Ummani gözlerinde serinlendi pelikan
En güzel nakışları ruhuma örmek için,
Sana çeyiz gönderdi, saraydan Hürrem Sultan.
BU AĞRI
Boynumdan saplanıyor bir ağrı yüreğime,
Ensemden yayılıyor sol omuz küreğime.
Bu ağrı densiz ağrı, uzaklardan geliyor,
Sanki, bu ağrı aynen, musallat bebeğime...
SÖZLERİM
Lacivert hayallere hasret dolu gözlerim,
Damarlarında olsam yine seni özlerim,
Tertemiz duyguların samimi ifadesi,
Mısralarda yontulur, hayat bulur sözlerim...
KUTSAL ŞEHİR
Sen uzaklarda rezzan, ben hüzzam diyardayım
Fışkıran düşlerimle bir mahur sokaktayım
Canımı, sinesinde saklayan kutsal şehir
Tut elimden al beni, sende safa bulayım...
KOR ATEŞLER
Bozkırların çiğdemi süzer kirpiklerimden
Fesleğen kokuları çıkar iliklerimden
Sana hasret çekerim buz dağının içinde,
Kor ateşler dökülür, yorgun kemiklerimden...
MİMARİ SEVGİ
Bir kızılca kıyamet, ruhumun hülyasında,
Bütün denklemler asi, duygular kimyasında,
Utangaç bir arzuyu, içimde besliyorum,
Mimari bir sevginin, estetik dünyasında...
DOSTLARIM
Saray Bosna, Kosova, iniltisi gözlerin
Gökkuşağı toprakta, kokusu çiçeklerin
Yandığım buzullarda, benim dostlarımsınız
Arife, Servet, Şeniz ve de sırdaşım Berrin
FERAHNAK NEFESİN
Ruhumun mimarısın, masallar ülkesinde,
Hükmeden sultanısın, kalbimin her yerinde,
Zümrütlerle süsledin, karanfilden tahtını
Zencefil kokusu var Ferahnak nefesinde.
DİLE BENDEN
Dile benden, sunayım sana Tuna Nehrini,
İstersen; kutsayayım bir Budist mabedini,
Sırtımda taşıyayım Balkanların yükünü,
Kalbime akıtayım, bir kobranın zehrini...
ÇİÇEĞİM
Geceleri, koynumda soluklanan çiçeğim,
Dudağınla sunduğun şarabı, içeceğim.
Çatlayan dudaklarım, kanacak varlığına,
Otağına girerek, kendimden geçeceğim.
GÖZ YAŞIM
Sana hasret yüreğin, ince ince kanıyor
Segah, dudaklarımda hep ismini anıyor
Bir yağmur damlasını bana çok gören nehir
Erguvana döktüğüm göz yaşımı çalıyor.
SEVGİMİZ
Sevda cehenneminde, Leyla bekliyor bizi
Bu aşkın potasında erittik kendimizi
Cihanın titrediği Mevlevi ayininde
Fırtınalar, yağmurlar, kıskanır sevgimizi.
KUTSAL ŞARAP
Bakışınla, uyuyan İrem Bağı ayılır.
Cennetteki huriler, heyecandan bayılır.
Kadehlere can veren, incecik parmakların,
Dudağının değdiği şarap kutsal sayılır...
DİLARA BÜLBÜL
Seccademin huzuru, gözlerinde büyüsün,
Dört mevsim aralıksız, kainata büyüsün,
Çağların ötesinden, iç dünyama süzülen,
Islak kirpiklerinle, dilara bülbülüsün.
LEYLA NAZI
Bir selamın da olsa, ömürdür mahkumuna
Dudakların kanatmış, taşımış nazlı Tuna
Sana, naz çok yakışır, bunu bilirim, fakat,
Leyla bile, bu kadar naz etmedi Mecnuna.
ŞİİRLER GÜZELİ
Aynalar yüz çevirmiş içimdeki yangından
Uyuyan hatıralar bir yakuti altından
Sen şiirler güzeli, bestesi güftelerin,
Cananlar gıpta yüklü, bende saltanatından...
NİHAVENT RUBAİLER
Ruhumda derin sızı aşkının közlerinden
Kırmızı gül mısralar ilhamdır sözlerinden
Cihan Şahın Begüm’e aşkı, Taç Mahal gibi
Nihavent rubailer süzülür gözlerinden
LEYLAK KOKUSU
En güzel düşlerimi, senin koynunda gördüm,
Lavanta sandıklarda, mahzenine götürdüm,
Leylak kokunla yığdım, hayallerimi kat kat,
Tebessüm ülfetinde, hüznün saçını ördüm...
SEZENE ÖMÜR
Bir Balkan ceylanından, bir ömür doğdu, rüya...
Cemre ılıklığında, hüzzama döndü dünya,
O günkü mutluluğu, hala mırıldar sezen.
Titrek bir mum misali, ufka yürüdü ziya...
KANDİLLER
Boğaziçi fosforlu bir nazar, gönder bana.
Bin bir kır çiçeğini, takacağım yakana.
Köpüren dalgaların söndürdüğü, kandiller,
Ne olur dile gelin, anlatın beni ona...
BU AŞK SENİN ESERİN
Enginde bakışların, yağmurlar kadar serin,
Dudakların goncadır, ışıl ışıl gözlerin,
Dokunduğun her yerde teninin kokusu var,
Çölleri kıskandıran bu aşk senin eserin.
BİR BUKET
Bir tufan yarattın ki, yollarımı kesecek,
Dudaklarım aşkını yudum yudum içecek,
Ey sarışın dilberim, kalbimin bahçesinden,
Toplayıp hazırladım, sana bir buket çiçek...
NİSAN YAĞMURU
Bir nisan yağmuruyla yıkadın benliğimi
Gülümsemenle çözdün, kilitlenmiş dilimi
Pas tutmuş kalemime, yeniden verdin hayat
Gelerek değiştirdin, ruhumdaki iklimi...
BALKAN MELTEMİ
Bir Balkan meltemini İstanbul’a kitledim
Bu Murat’ın selamı, asırlardır bekledim
Alplerin tepesinde, buldum çocukluğumu,
Kartalın pençesini, peşimden sürükledim...
BİR KIZIL TÜTSÜ
Hançerlenmiş yüreğim her yerde seni arar
Hasretin pençeleri gelir kalbimi yarar
Kapanan perdelerin iniltisiyle çöken,
Akşamla, iç dünyamı, bir kızıl tütsü sarar.
RABBİM!
Nice dervişler vardır her yerde Seni arar,
Bütün dünyalarını hayır ipiyle sarar,
Günahları var mı ki, onları affedesin,
Ben günah işlemezsem, rahmetin neye yarar! ! !
ÜMİT
Ümitliyim Kainat, Rahmetinle dolacak,
Koklamalı gülleri bir gün gelir solacak,
Yılanı incitmeye razı olmayan Rabbim
Cehennemde yanmama nasıl razı olacak.
SENSİZ ALEM
Neye yarar güzellik, kırmızı gül bilemem,
Yağmur damlası bile mutluluk değil elem.
Akşamları sabaha, kışları da bahara
Dönüştürmek de yetmez, Sensiz bomboş bu alem.
BİR SOLUKLUK DURAK
Tertemiz sudan geldik çığlıkla sevinçlendik
Gurur, riya, yobazlık, kin ve hırsla kirlendik
Az ile yetinmedik, putlaşmak istedik hep
Ömür bitince baktık, bir kaç nefes eğlendik.
EY NEFSİM!
Cahillerden kendini alim sanıp azmışsan
Ahmaklarla arana bir kaç hendek kazmışsan
Nedir bu kadar kibir, kendine gel ey nefis!
Gururlanacak ne var! , iki satır yazmışsan.
RAZI OL RABBİM
Mukaddestir daima Sana ulaşan her yol,
Azap ve rahmetinle ne olur içime dol.
Benim için Cennet de, Cehennem de aynıdır,
Başka bir şey istemem yeter ki Sen razı ol!
İÇİMDEKİ SEVGİ
Anlamadım nedir bu, nasıl oldu aniden
Beynim karma karışık sanki kopuk maziden
Gözlerim görmez oldu senden başka hiç bir şey
Acaba kimdir suçlu, içimdeki sevgiden.
HAMİYYET AŞKI
Belki zordur diyemem, sevmek de hakkım benim
Hiç toz kondurmadığım nerede aklım benim
İnan kalbimden bile daha yakın bir duygu,
İlahi bir aşk mı bu hamiyyet aşkım benim.
EBEDİ AŞK
Sanma bir gün bitecek bizim kutsal sevgimiz
Ebediyen sürecek bu ruhsal ahengimiz
Yıldızlar kadar yüce, ufuklar kadar geniş
Aşkla sürsün dilerim, bu beraberliğimiz.
HIÇKIRIK
Ezan dolu gönlüme sanki dünya sıkışık
Ağlamak istiyorum ümit ve aşkım kırık
Uykusuz gecelerin kıp kızıl sabahında
Sen yoksun, ben yalnızım, arkadaşım hıçkırık.
SÜREYYA UTANSIN!
Sana olan bu aşkım inan yakar sahrayı,
Yine bitmez kurutur okyanusu, deryayı,
Sun şarabını bana, dudakların kadehim,
Koş atıl kollarıma utandır Süreyya’yı.
AŞK
Ebedi Sevgiliye bu aşk gerçek, düş değil,
Onun güzelliğinde Leyla görülmüş değil
Esrarlı ufuk, evren, O'nunla büyülenip
Hayat bulmuş hep diri, ölse de, ölmüş değil.
GERÇEK FORMÜL
Çok uğraştım çözmeye insan denen meçhulü,
Bir türlü bulamadım gerçek, duru formülü.
Yirmi yıldır çalışıp, çözdüğümü sandığım
Bir sır içinde bile, binlerce sır gömülü.
BİR IŞIK RABBiM!
Bütün sonuçlar sıfır, tatmin olmuyor kalbim
Sayılar bile düşman, aciz ve köhne bilim.
Bozuyor hesabımı sanki kasıtlı bir güç.
Akıl, mantık yetmiyor, bir ışık göster Rabbim!
KANUN
Bir gün yaklaşsam dedim, bir hücrenin zarına
Aklımca tüm gayretim hep onun yararına
Koptu içinde tufan, toz duman oldu her şey
Dokundurtmadı asla Rabbim in kararına.
SEVDA ÇİÇEĞİ
Menekşe gözlü güzel, ruhumda açan çiçek
Bu özlemle mevsimim son bahara erecek
Elvan elvan iç dünyam, varlığınla müzeyyen
Çileli ömrüm seni hep sevmekle geçecek.
ISLAK DUDAK
Bir ölüm şarkısıyla küllenmiş aşkı kanat
Maziyi hatırlatıp tekrar yak beni, ağlat
Yağmurun, Ummanların, nemlendiremediği
Hasretinden çatlamış dudaklarımı ıslat.
SON ÇAĞRI
Cehennem sıcağında meltem ol ruhuma es
Tüm benliğim içinde tükensin nefes nefes.
Her şeyden nasiplenip yaşayalım doluca,
Bir bakarsın yol bitti, çağırdı seni bir ses.
AK ELLER
Aşkım gergef işlemiş saçının tellerine
Alemde tufan olmuş göz yaşım sellerine
İradem, aklım, beynim, her şeyim artık senin
Al, kalbimi bıraktım nurdan ak ellerine.
SERSERİ GÖNÜL
Yine gönlüm bu gece yanlız gezer serseri
Karanlıklarda arar senden kalan eseri
Ay, yıldız, Samanyolu hepsi ona arkadaş
Birlikte sevinirler görürse mahpeykeri.
GİZLİ SEVDA
Yaşamayan ne bilir gizli sevda tadını
Ne kadar istese de, unutamaz adını
Sınır dışı heyecan girdabındayım ben de,
Bir kere sevdim artık o güzel, şuh Kadını.
İNSAN
Yüce Rabbim dilerse günah mı kalır yerde
O rahmet sıfatıyla kulu sokar mı derde
Çünkü O'nu görürsün Ruhundan üflediği,
Hikmetleriyle yüklü insan denen eserde.
DİRİ ÖLÜ
Fırtınalar esiyor kapkaranlık çığlıkta
Heyecan buldu sanır gerçekten ayrılıkta
Küf kokan beyinlerin imanında çürümüş
Şimdi alim geçinir diri ölüm, sağlıkta.
BİR MELEK SEVDİM
Bir melek sevdim ki görsen her güzel hayran olur
Almıyor aklım nasıl bu sevgili insan olur!
Hiç bilinmez var mıdır dünya yüzünde benzeri
Bir güneştir, olmasa evren zifir zindan olur
BİN BİR ÇEKİÇ
Aklın özgürlüğüne duvarlar set çevirmiş
İhtilal yapmış sahte, şaheseri devirmiş
Kafamda bin bir çekiç dövmüş izan, şuuru
Beynimde riya, yalan, mantığımı kemirmiş.
AŞK
Sevgi aşkın selamı, kin taş kalpten emare
Ayrılık, sevda ateş, tertemiz bir ruh çare
Göz nuru ne demektir, cahil, sen ne bilirsin...
Aşkın kör gözlerine dudak büken avare...
EN ZOR SORULAR
İçimde muammayı, cinler bana sordular
Hazan yapraklarıyla düşüncemi yordular
Kimsin, Nereden gelir, Nereye varır yolun?
Sorularına sustum. En çok bunlar zordular.
DİN TAKASI
Namaz, oruç, hac, zekat hepsi insanlık için
Kendinden başkasına yanmaktır için için
İhtiras, gurur, riya, enaniyet hakimse;
Nafile yatıp kalkmak, Cennetle takas için.
GERÇEK ENCAM
Dilim aşka gelerek sordu ruh muammamı
Cevapsız kaldı her şey sırla dolu tamamı
Uğraş didin gayret et bir de ben görsem diye
Gölgeler arkasında gerçek, duru encamı.
AÇ KURTLAR
Nefsim bir aç kurt gibi gülümsüyor şeytana
Parıltılı gözleri davetkar her an bana
Çılgınlık rüzgarına sırt çevirip direndim,
Cesaretle sığındım koşarak Yaradana.
KADIN
İstikbale sigorta, kadın, mukaddes bana
Göğsünde kanlı bayrak, nispet dişi kaplana
İster Roza, Klara, isterse Havva olsun,
Aşk ve rahmet timsali, değişmez, yine ana.
İTİRAF
Şarkılarla unuttum asırlık yaslarımı
Kandırıp öldürttüler bana kutsal varımı
Kanlı yaşlarla nemli şimdi fersiz gözlerim
Yıllar geçti, pişmanım, ben kazandım narımı.
BÜYÜK SIR
Bilirmisin saklıdır, bir fidede bir orman
Bir gönülde kainat, bir çekirdekte harman
Rabbim merhamet, şefkat, kerem ve maharetle
Akrebin zehirine gizledi bin bir derman.
KUTSAL İSYAN
Kutsal isyan uğruna ruhumda kutsal kıyam,
Avuçlarım, yüreğim hasretten sırılsıklam.
Kuşatan bir ateşle, tüm insanlık adına
Bu aşkı ve arzuyu ebediyen saklasam.
KUDUZ TELAŞ
Ruhuna yoldaş haset, aklında yığın yığın
Kemiriyor beynini şeytani kıskançlığın
Nedir bu kuduz telaş, müfteri davranışlar
Kan, irin ve kin dolu çamurdan kafatasın.
YÜZ NUMARA
Aklımdan aklın kadar akşam verdim kumara
Git kendine özürlü, kendince rakip ara
Erdem göstergesi mi, makam, cübbe ve kavuk
Şapkan tas tamam büyük, kafana yüz numara.
ŞEYTAN DOST! ! !
Günah hayat tuzudur, geçmiyor onsuz zaman
Şeytan sahte şirin dost, sığınak yine Rahman.
Yeter ki af isteyip, pişman olmayı öğren
Rabbim dilemedikçe asla sarsılmaz iman.
ERZURUM
Sevgim sana sonsuzdur, temel taşım Erzurum
Mazim ve istikbalim, tükenmeyen umudum
Biliyorum çok güçlü, toprağında yatanlar
Onları incitmekten irkilip korkuyorum.
SILAYA HASRET
Şükürler olsun Rabbim, çünkü Trabzonluyum
Onun hırs potasında doğmuş, pişmiş oğluyum
Onur, iman ve azim yüklü bu kutsal şehrin
Evladı olduğumdan haz ve gurur doluyum.
SIRRIN SIRRI
Erdemsizce giyilen sultanlık tacı değil
Çileden lezzet almak zor, fakat acı değil
Acıda saklı hikmet sezilir ariflerce
Sırrın sırrını çözmek herkesin harcı değil
BİLLURİ SAÇINTILAR
Sana sonuna kadar meftun olmuşum diye
Birlikte dolu dolu yaşasak ölesiye
Bütün dünya kıyamda ayakta sabahlasın
Billuri saçıntılar aşkımızdan hediye
TAPILASI KADIN
Sırılsıklam yaşatır giz yüklü hecelerin
Kıskandırır haremi, sarayı ecelerin
Uzaklara fırlatır dorukta doyumluklar
Tapılası kadını ateşli gecelerin
MUKADDES DUYGULAR
Sevgi, aşk ve ihtiras, duygusal kutsal kandır
Onları canlı tutup yüreğini kıskandır
Kadehin boşaldığı, tellerin sustuğu an
Hakk’a yürümek için arzuları uslandır.
SAHTE MÜ’MİN
Şahsiyet özürlüler, yardakçı ruhsuz taşlar
Omuzlar üzerinde bomboş taşınan başlar
Oruç, hac, zekat, namaz, yatıp kalkmak nafile,
Rüzgara yelken açan sahte mü’min, ayyaşlar.
İT VE KÖPEK
Artık gaflet uykusu sürmesin sonsuza dek
En kutsal namus iman, o da elden gidecek
Hayaller kişiliksiz, inanan vurdum duymaz,
Camiler safla dolu, sokaklar öbek öbek.
CÜBBELİ SAHTEKARLAR
Riyakar kalpten çıkan nasihat neye yarar
Herkesi Deccal görür kendini Mehdi sanar
Abdestli cenabetler işgal etmiş her yanı,
Soytarı sakallılar, cübbeli sahtekarlar.
KUTSAL HEDEF
Tokuşan kadehlerin verdiği mutluluklar
Ne kadar kaçınılmaz göstermelik kulluklar
Yad elde bir yabancı hissederim kendimi
Haz ve umut için hep çekilen burukluklar.
BOŞUNA YILLAR
Doğduğum günden beri rüyadan taht kurmuşum
Gerçeklerden habersiz hayaller uçurmuşum
Boşuna uğraşmakla aldatmışım kendimi
Tam yirmi beş yıldır hep ayni yerde durmuşum.
TEK PINARDAN AKAN SU
Ben Musevi, İsevi, hem de Muhammedi’yim
Tevrat benim, İncil de, Kuran’ın bendesiyim.
Tek pınardan akan su, Musa, Isa, Muhammet
Ayni yolun yolcusu, Ben hepsinin sesiyim.
HEP AYNI
Kutsal bir haç takarım tepesinde bir hilal
Davut’un yıldızından ezan okuyor Bilal
Ne imamın sarığı ne papazın cübbesi
Farklı değil, hep ayni, kalplerde ise Celal...
BEN
Kah kilisede papaz, kah sinagogda haham
Tereddütsüz dönüşür helale birden haram
Bazen güzel bir kadın gerdanında altın hac
Kah ayin yönetirim, kah bir camide imam
YİNE BEN
Bazen her şeyden memnun, kah kendimden davacı
Ağlama duvarında duyarım derin acı
Hep kendi şeytanimi, aşkla, inatla taslar
Ben Arafatta durmuş, vakfeye aciz hacı.
ANLADIM
Asla tükenmez sabır, tası dolmaz bir turlu
İhanet çiçekleri kopmaz, solmaz bir turlu
Bir kıvılcım misali aklim geldi başıma
Anladım bu memleket iflah olmaz bir turlu
BU KAFA
Kutsal dedik bu Yurda, anahtarı altından.
Kendisi nasiplenmez kendi nasihatıdan.
İnsafsız hırsızlara teslim ettik kasayı,
Yine bunlar çıkıyor her bir taşın altından.
HIKMET
Ne hikmettir bilinmez Hikmet'in hikmetleri
Hikmet'de hikmet olsa hükmeder hikmetleri
Ne Hikmet'de hüküm var ne de hükmünde hikmet
Hikmetsiz bir Hikmet'in hükümsüz hikmetleri.
İT ÜRÜR KERVAN YÜRÜR
Başarılı olmamız ancak dostu güldürür
İçi kara dili dost, haset ve kin sürdürür
Dünyanın düzeni bu, gün gelir devran döner
Sen isine bak çalış, it ürür kervan yürür
SEZEN
Ne sezgidir sezemem sezgileri Sezen’i
Sezen’de de sezgi var sezdiriyor Sezen’i
Sezgi ve Sevgi ile ruhumla seziyorum
Sezgin sezgilerimi sezebilen Sezen’i.
O KADIN
Çözemedim kalbimin çılgınca feryadını
Bir fırtınadır koptu duyduğumda adını
Tüllendi hayaliyle, gözlerimin önünde,
Sevdim kırkında, asla görmediğim Kadını.
DAMLA
Yine Sen yoksun bugün hüzün çöktü akşamla
Artık bekle sabahı, hasta misali gamla
Titreşen bir yaprakta nasıl tutunur çiğdem!
Goncanın hasretini, aşkını sezen Damla...
BİR DAMLA SEVGİ
Esrarlı kelimeler, çarptı beni. vuruldum
Sesin ve nefesinle sonsuz bir huzur buldum
Açmak için, nasıl ki gonca bekler damlayı,
Yıllardır sanki, Seni hasretle bekliyordum.
SEZERİM
Duygu dehlizlerinde bir genç kadın sezerim
Dağınık hislerimi toparladın sezerim
Ürperen vücudunla gel bana çırılçıplak
Nihavent şarkılarda beste adın sezerim.
LİSELİ BİR KIZ GİBİ
Nasıl bir aşk bu ya Rabb, duygularım karmaşık
Kapladı benliğini kökü sezen sarmaşık
Şimşek çaktı ruhumda aydınlattı dünyamı
Liseli bir kız gibi gözlerindeki ışık.
EFSUNİ AŞK
Yudumluyorum aşkı sırılsıklam, dünyada.
Hep kalmak istiyorum böyle kozmik hülyada
“Aşk her şeye kadirdir” derler de inanmazdım.
Şimdi ben yaşıyorum efsunlu bir rüyada.
İKİ DAMLA GÖZ YAŞI
Hayat çizgim apansız bulunca kırk beş yaşı
Sarstı gönül dünyamı savurduğun aşk taşı
Şimdi Sana sevgimin tertemiz ifadesi
Yanağıma süzülen iki damla göz yaşı...
DUA
Bir Cumhuriyet yüzü gibi aydınlık yüzün
Dilerim görmeyesin ne keder ne de hüzün
Hep mutlu kal ne olur, yoksa ben dayanamam
Şiir gibi büyülü, dünyası gönlünüzün.
NAZLI IRMAK
Aşkla kalbime doğru, akan sen nazlı ırmak
Bir tufan yarattın ki, gönlümde, dön de bir bak
Hücrelerim tarumar, her anım senle dolu
Hislerim duygularım, seninle çırılçıplak...
SENİNLE GÜZEL
Ne güzeldir başlamak güne senin sesinle
Ne kadar heyecanlı uyumak nefesinle
Yıldız kanatlarınla sonsuza uçabilmek
Ölümsüz bir uykuya dalabilmek seninle...
AŞKIM KÖZDE GİZLİDİR
Aşkım alevde değil, ateş, közde gizlidir
Kül közü örter amma, harareti bildirir.
Izdırapta mutluluk tadabilseydik keşke,
Külhanda iniltiyi sezen de, sevgilidir.
ARZUM
Arınarak dünyadan kalp ateşinde pişmek
Seni uyandırmadan vücuduna ilişmek
Yağmurlu bir gecede, ıssız bir dağ evinde
Yanan bir mumun titrek ışığında sevişmek.
ÜRKEK SERÇEM
Gönlümde gülistanda nazlı ürkek serçesin
Büyüledin ruhumu tıpkı rüyada sesin
Buhurdansı varlığın hayal ırmaklarında
Meçhuller aleminin gerdeğini süslesin.
HEPSİ SENİN
Dokunmaktan korkarım, incinir diye tenin
Kutsal bir mabet gibi nazik, narin bedenin
Bir çöl susuzluğunda, doğdun nehir misali
Benliğim, ruhum, canım, şimdi hepsi sezenin.
HİCRAN
Yitirdiğim sevdayı hasretle arıyorum
Hayal kaküllerini korkarak tarıyorum
Kilitlendi nefesim, boğazımda hıçkırık
Hicranımı ruhumla sımsıkı sarıyorum.
ESRARLI KADIN
Hayal dünyamın süsü, sır, sezgi dolu adın
Tarumar oldu ruhum, dudağımda feryadın
Yılların ötesinden, apansız benliğime
Bir güneş gibi doğdun, Sen Ey Esrarlı Kadın.
KELEBEĞİM
Aşkınla pervaneyim, ateşten bir gömleğim
Duygularımı sezen ince ruhlu meleğim
Yıllardır beklediğim, doyumsuz bir sevgiyi
Uzaklardan kalbime, üfledin kelebeğim.
KOLLARINDA ÖLEYİM
Koynumda hep hayalin, her anım seninleyim
Ruhumun yağmuruyla kapındaki köleyim
Sen gülümse ebedi, ben mahkum tufanlara,
Gözlerim gözlerinde, kollarında öleyim.
SANA HASRET
Sevgileri ruhumun iklimine gizledim
Sanki asırlar boyu, hayalini izledim
Sırrımı paylaşamam, başkası çalar diye
Tenini, nefesini ve kokunu özledim.
SIR DOLU RESMİN
Dudaklarım adını heceliyor derinden
Kalbimde bir sızı var en müstesna yerinden
Sadece bende olan, sırlarla dolu resmin
Mutluluk rüyalarım süzüyor gözlerinden.
AVAREYİM
Meçhul bir sevgilinin delisi, biçareyim
Mısralarla hüznüme, kederime çareyim
Yoku koydum kazana, kaynattım sevda ile
Rabbim nasıl bir aşk bu, çılgınım, avareyim! ! ! .
BİR HAYAL! ! !
Göz yaşlarım ıslatsın, dudağı öpülesi
Boynuma kement atmış sensizliğin gölgesi
Sen uzaklarda değil, sen benim içimdesin
Ruhumun mahzeninde, bir hayalin hevesi...
BİTSİN ARTIK BU SIZI
Madem sezen değilsin, hicranım peri kızı
Yeşili yok mu bunun, her taraf kıp kırmızı
Vuslatsız sevgi ise, hançerinle kes ayır
Boynumu bedenimden, bitsin artık bu sızı...
SEVDAYI EMİYORUM
Sonsuzluk kulvarında hayal denemiyorum
Bulutlar üstündeyim, yere inemiyorum
Zaman mekan aşırı, dolgun göğüslerinden
Uzun mesafelerden sevdayı emiyorum...
İSTANBUL’A
Uzaklardan sevdayı sezen ateşten kalkan
Ak saçlı Kozyatağı mahur uykuya mekan
Her aşkın uğrak yeri yorgun Bağdat Caddesi
Yeditepe İstanbul, sığınılacak liman...
YORGUN ÇINAR
Cehennemde yüreğim sanki bir coşkun pınar
Avuçlarında kalbim silkinmiş taze bahar
Ağustos fırtınası gözlerim, parça parça,
Vücudum bozkırlarda bir yaşlı yorgun çınar...
AH BU SEVDA
Ah bu amansız sevda, içime doğdun gamla
Doyumsuz aşka nispet, mutluluk damla damla
Yine gün battı, ufka, gözlerim kilitlenmiş
Gelmedin, ümitlerim harab oldu akşamla.
TUNÇ HEYKEL
Dev bir çanın sesleri kemiriyor beynimi
Bir fincan suda boğdum kükreyen talihimi
Bana şifa gibidir zehir akan çeşmeler
Bu kaskatı kesilmiş, tunç heykel cesedim mi?
ALEV ALEV
Aşkını göz yaşımla, yüreğimde demlerim
Dondurduğun kanımı kaynatır elemlerim
Mevlevi ayininde, soyup çıplaklığımı
Alev alev koynunda hep uyumak isterim...
BİR LEYLA NAZI SEZEN
Sana hasret bir günde, yine karşımda resmin
Minik gülümseyişle, dudakların yasemin
Bir Leyla nazı sezen, şehla bakışlarında
Gözlerine gizlenmiş, ışıltısı alemin...
AŞKI TADMAK
Seninle gülistanda yalnız kalmak isterdim
Günler boyu koynunda zevkle yatmak isterdim
Dudaklarımla seni bir gül gibi koklayıp
Sonsuzluk aleminde aşkı tatmak isterdim.
SEN
Sen içime açılan bir gülsün yaprak yaprak
Sen huzurun timsali, fırtınalardan uzak
Sen bahar olup doğdun, iç dünyama apansız
Sen karanfil, orkide, menekşe, ıtır, zambak...
MAYIS AKŞAMI
Bir Mayıs akşamında geleceğim kapına
Kollarımı sımsıkı dolayacağım sana
Duracak, o an, zaman, sonsuza uçacağız
Bir çağlayan olarak, dolacağım ruhuna...
BİR TÜTSÜ GİBİ
Buğulu hülyalardan, gerçeği sezebilsem
Bu hasret köprüsünü, bir anda geçebilsem
Uzayda bir yıldızda, girdap coşkunluğuyla
Seni bir tütsü gibi içime çekebilsem
YIL GİBİ
Alevin hasretini kızgın tuçtan yalarım
Cesetleşir umudum, hülyalara dalarım
Damarlarımda akan, sen varsın, kan yerine
Bana yıl gibi, sensiz geçen dakikalarım.
MEÇHULLER DÜNYASI
Mutluluk bahçesine ineceğim göklerden
Hazzını tadacağım vuslat koktuğu yerden
Yüreğimin hüznünü, sitemlerle süsleyip
Meçhuller dünyasına kalkacağım seherden
YALNIZLIĞIM
Doğuşunla kapattın gönlümün yarasını
Aniden araladın sevginin kapısını
Ne iyi ettin geldin, dünyama sen, yıllardır
Çekerim yalnızlığın, mutsuzluğun yasını...
GÜZEL KADIN
Bir şimşek gibi çaktı, hayal dünyamda adın
Bu nasıl bir sevgi ki, gözlerimi bağladın
Yıllardır aradığım, bir şeyi buldum sende
Bana bu şiirleri, yazdıran güzel Kadın.
SEN
Ömrümün ortasında ruhumu saran nigar
Balkanların ceylanı, Osmanlı’dan yadigar
İncitemem kıyamam, korurum gözüm gibi
Emanet etti seni Murat Hüdavendigar.
ARNAVUT İNADI
Tamam, tamam haksızım, artık kalbim kanadı
Sensizlikten gönlümün kırık kolu kanadı
Bütün benliğim ile, özür dilerim tekrar
Ne olur, bitsin lütfen, bu Arnavut inadı.
SENİNLE BÜTÜNLEŞMEK
Hep mutluluk yeşersin, gazap otları solsun
Bu sevda yudum yudum damarlarıma dolsun
Bütünleşmek seninle öyle ki, istiyorum;
Acılar şöyle dursun, hazda hasret kaybolsun.
HURİMSİN
Gözleri ışıl ışıl, meleğim, sevgilimsin
İstemem Cennetime başka huriler girsin
Kalbimde buram buram fısıldayan yıldızlar
Alevden dudağınla, kadehimsin, hurimsin
BU GECE
Dudaklarımdan ismin çıkıyor hece hece,
Görmedim, bilmiyorum seni, sanki bilmece.
Ağlamak istiyorum, göğsüne yaslanarak,
Keder, hüzün ve gamla dopdoluyum bu gece..
OTAĞIN
Aşkın pençesindeyim, saçlarım darmadağın
Buharlaştı iniltim, altında çile dağın
Bir keman çığlığında, uçuşan yıldızlarla,
Çocuk heyecanıyla, süslenmiştir otağın.
BİR HAYALİ DİLBER
Ben hasretin, elemin hüzün dolu sesiyim
Huzur ve acıların ılıman nefesiyim
Özenle yarattığım gölgeler aleminde,
Bir hayali dilberin kuluyum, bendesiyim.
MISRALARIMDAN ANLA
Gülüşünle yaşayan, mutlu, senden kalanla
Kendisini avutan sesinle, hatıranla
Hicran şerbeti ile sarhoş olan bu beni
Belki anlatamadım, mısralarımdan anla...
BU GECE
Seninleyim. Yeniden doğmuş gibi, bu gece
Bulutlar üzerinde uçuyorum gülünce
Sevdamla sarmaş dolaş, bütün mutlulukları
Yaşamak istiyorum doyasıya gönlümce...
İÇİMDE BİR HÜZÜN VAR
Bak yine akşam oldu gözlerimiz kapalı
Hep seninle doluyum sana taptım tapalı
Susadım varlığına, dudaklarım kup kuru
İçimde bir hüzün var, Canan’dan ayrılalı.
BAŞ BAŞA
Sen zarif ve hoş Kadın, gece serin ve sessiz
Üstümüze geliyor martılar, kıskanç deniz
Mutluluk verdin bana, Aşkım, Canım, Meleğim
Bebekte restoranda baş başayız ikimiz.
YAKAMOZLARIN DANSI
Sen ne kadar incesin, ne kadar akıllısın
Ruhumu aydınlatan yoksa sen ışık mısın
Geçen akşam yemekte yakamozlar dansıyla
Boğazda çok üşüdün, koynuma gir de ısın...
HUZUR BANA
Müşfik, zarif bir insan, sanki şefkat timsali
Estetik şahikası seven bir can misali
Akıl, zeka ve denge sanki birleşmiş onda
Mutluluk ve saadet, huzur bana her hali.
PİŞMEMİŞ SEVGİ
Seven tüm varlığını sevilenine adar
Sevilensiz hayatta, yaşamak neye yarar
Yaşanır tereddütler pişmemiş bir sevgide
Cesaretin kırılır, sürer sonsuza kadar.
İSTANBUL
Beni sezen İstanbul, İstanbul beni sezen
Met cezir gibi beni, İstanbul’a cezp eden
Dayanamayacağım bu heyecana asla,
Bu nasıl bir sevgi ki, katlansın ona sezen...
BU AŞK BAŞKA
Benliğimi dağladın ruhumu yaka yaka
Nasıl dayanacağım bu fırtınalı aşka
Loş ışıklı odada kol geziyor duygular
Benzersiz ve doyumsuz, bu aşk tamamen başka..
VAKİT TAMAM
Vakit tamam, zil çaldı, olmaz bunun ayarı
Kapat televizyonu ve söndür ışıkları
Yüreklerimiz pembe, terimiz boncuk boncuk
Sırılsıklam vücutlar ve benzimiz sap sarı...
ÖĞÜT
Kaç kez söyledim, evde çıplak dolaşmasana
Üstüne bir şeyler al hiç yakışmıyor sana
Her an hizmetçin mi var, nedir bu dağınıklık...
Bak her yeri ıslattın, yine iş çıktı bana...
ÜZÜLME!
Bitti artık, üzülme, bak işte yanındayım
Ne yapmamı istersin, seni rahatlatayım
Bir şeyler içer misin, benim tercihim şarap,
Şöyle uzan keyfince, sana elma soyayım...
YARIM KALAN ŞİİR
Şiir yüklü sevgiyi eskitemez seneler
Aşk dolu bir harf bile, neler anlatır neler
Yarım kalan bir şiir, gözlerimde tütüyor
Yığın yığın mısralar, hamile kelimeler...
BAĞRIMA TAŞ BASARIM
Yaşadığım her yerde seni arar gözlerim
Gülüşünü, nazını, nefesini özlerim
Sen üzülme meleğim, hep mutlu kal ne olur
Taş basarım bağrıma ve seni kaybederim...
BİR SOLUK...
Duygularım karmaşık, sanki kapıda ecel
Hayat anlamsız derken, okşadı beni bir el
Bu bir nefes, bir soluk, bir doyumsuz mutluluk
Yalnızlık ummanında, düşünülmek ne güzel! ! !
PİŞMEMİŞ SEVGİ
Seven tüm varlığını sevilenine adar
Sevilensiz hayatta, yaşamak neye yarar
Yaşanır tereddütler pişmemiş bir sevgide
Cesaretin kırılır, sürer sonsuza kadar.
HEP SENİ SAYIKLARIM
Masamın üzerinde kocaman ayaklarım
Fırtınalı yağmurla yıkanır günahlarım
Bir beyati bestede, anılar çığlık çığlık
Ve gözlerim kapalı, hep seni sayıklarım
SON KERVAN
Geçti artık, var mıdır, ne arayan ne soran,
Olmayan kadehlerin, sunduğu zehir, derman,
Su kalmadı vahada, tepende bir ejderha,
Uyan, kaçmak üzere, beklediğin son kervan...
BİR MARTI
Bir martı sarhoşluğu beni kıskandırıyor,
Sevgiyle süzülüşü, ruhumu kandırıyor,
Çok keskin bir virajda, çile dolu şu ömrüm,
Rüzgarla sürüklenen yaprağı andırıyor...
BİR İÇİM SU
Ve sen avuçlarımda bitmeyen bir içim su
Seninle her şey güzel, ıstıraplar da mutlu
Bütün sesler haykırır, senin sevda besteni
Fırtınalar sonrası, bir huzurdan umutlu
BÜYÜLÜ ÖMRÜM
Kalbim taşıyamıyor, bu sevgiliye çok dar
Kaynayan girdaplara, bir başka nehir akar
Yaşanan her sevincin, ardından törpülüyor
Seninle büyülenmiş, ömrümü fırtınalar...
EĞER BİR GÜN GİDERSEN
Eğer bir gün gidersen, kuruyacak aşk bağım
Hüznümü kollarımla sımsıkı saracağım
Gözlerim yıldızlara çakılı bir vahada,
Ebedi bir uykuya dalıp ağlayacağım...
BİR DERMAN!
Meçhul bir sevgilinin hicran dolu yasında
Suya hasret gibiyim, bir çölün ortasında
Akmayan çeşmelerin, kavrulan bekçisiyim
Bir derman umuyorum, zehir dolu tasında...
YILDIZLAR DÖKÜLDÜ
Hüzünle karışık aşk yaşanır bilmeceden
O kadar sevgi dolu ve ulvi ki yüceden
Şafakları doğuran, bu gök kubbe altında
Ufkumuza yıldızlar, döküldü bir geceden
ÖLMÜŞ DİRİ! ! !
Ben hayali dilberin kuluyum esiriyim.
Sunduğu kadehinde aşktan çılgın biriyim.
Sevda cehenneminde hüznünü yudumlayan,
Alevini okşayan, zevkten ölmüş diriyim.
SARI KELEBEĞİM
Sen, koynumda uyuyan içli, nazlı bebeğim
Sen, gecemi süsleyen, aşkı sezen meleğim
Sen, kavrulan ruhumun yeşeren baharında,
Sen, sevgiyle uçuşan, sen, sarı kelebeğim...
BİR SAĞNAK YAĞMUR
Aşkın sarhoşluğuyla deryana dalacağım
Saçından yıldızları tek tek toplayacağım
Hasret bulutlarımla, bir gün sana koşarak
Sağanak yağmur olup, sana boşalacağım.
MUHAYYER ŞULE
Siluetin sezilir bir müzeyyen kuleden
İçilir ab-ı hayat süzen altı lüleden
Ulaşır yüreğime, gözlerinden kıvılcım
Anladım, huysuzluğun bir muhayyer şuleden...
ARUZDAN
AŞK
Aşkı ben hiç tatmadım ki, bir de anlatsam sana
Ayrılıklar zevk veriyor, haydi git, ağlatsana.
Nur olur göz yaşlarım, ıslak dudaklar bekleyen
Kalbimizden bitmeyecek sevgiyi başlatsana.
Lozan 1991
ILGINLIĞIN KALBİMDE
Çağlayan azgın sudan izler taşır çılgınlığın,
Sanma pişman olmuşum bak, mutluluk yılgınlığın.
Çaresiz kaldım kapında, merhamet etsen bana
İsterim hiç bitmesin kalbimde ah, ılgınlığın...
Washington 1992
PERİŞAN OLMADIN
Çok zamandır lütf edip, aşkıma derman olmadın,
Hasretinden bende ki bu azme, hayran olmadın.
Sende ki bu iftiraktan anlamak mümkün müdür
Sevgimiz tam yargılansın, amma divan olmadın.
Hem gülersin hem küsersin hem kaçarsın durmadan
Ben senin çoktan esirin, oysa canan olmadın
Aşkıma hissizliğinden, laleler solgun bile,
Ben tükendim ateşinden, sen perişan olmadın.
Moskova 1991
AŞK-I MEMNU II
Ben de meftün olmuşum bak gönlümün Leylasına
Sinesinden gerdanından koklasam saçlarına
Ok gibi kirpikleri, şehla bakışlı sevgilim
Koklamak, öpmek, dileğim kanarak sevdasına.
Frankfurt, 29.9.1994
USLAN GÜZEL
Bendeki bu gerçek aşka ne olursun kan Güzel
Sen de gel bu Kerbelada varlığınla yan Güzel
İhtiyarlık geldi çattı sense hiç uslanmadın
Bunca yıldır bekledim artık yeter uslan Güzel.
Erdek, Temmuz,1993
FERMANSIZ AŞK
Şimdi artık gönlümün sensiz geçen bir anı yok
Başka bir el pençe divan olacak sultanı yok
Ayrılık kaldı bana, senden devamlı arkadaş
Bilmedin asla bu aşkın kanunu, fermanı yok
Zürich 24.1.1995
SIRILSIKLAM ANILAR
Bunca yıllar aktı geçti şimdi gönlüm ihtiyar
Asla küskün olmadım ben, çünkü ruhum bahtiyar
Göreceksin imrenerek, göz atarsan maziye
Aşk sırılsıklam yaşanmış, sevgi yüklü anı var
Erzurum,1 Ekim 1996
KUTSAL AŞK
Aşık olsun dertli kalpler Sevginin Kutsalına
Böyle ancak kurtulur, haz, şevk alırlar yarına
Söyleyemez asla bundan yoksun olan aşkını
Gerçeğinden tatmamışsa, ar eder, cananına,
Erzurum,11 Ekim,1996
DUR BİRAZ
Acem-Kürdi Şarkı
Beste: Dr. Yılmaz KARAKOYUNLU
Güfte: Prof. Dr. İsmail Hakkı AYDIN
Solist: Melihat GÜLSES
Kaçma Canım, gitme Aşkım, bitme sevgim dur biraz.
Yandı bağrım hasretinden soldu rengim dur biraz.
Vuslatınla dindir artık gel de sonsuz hasreti
Al emanet sende kalsın, aşkta dengim dur biraz.
21 Mart 1997 Erzurum
NAZLI AŞK
Düştüm aşkın girdabına takatım hiç kalmadı
Çektiğim bir çok cefalar asla aklım çalmadı
Ben boğuldum bak bu ummanda tükendim böylece
Nazlı aşkım, sevgi derya, ırmağına dalmadı.
22 Mart 1997 Erzurum
ÇAREM KALMADI
Benliğimi verdim ona, lütf edip de, almadı
Tüm umutlar bitti, tek bir hande bile salmadı
Kimse zülm etmez bu kadar taş yürekli olsa da,
Şimdi artık ağlamaktan başka çarem kalmadı
22 Mart 1997 Erzurum
AŞKIN TARİHİ
Bunca gayret, arzu, istek, adresine varmadı
Hep umutlar bitse bile arzular sararmadı
Kavrulan ruhumla, candan, yılmadan, benim gibi
Aşkın uzun tarihinde kimseler yalvarmadı.
Erzurum 22 Mart 1997
NELER ÇEKTİM
Bilirmisin, Şirin, Leyla, tükendim bak cefandan hep
Meğer boşmuş, umutlanmak, nasiplenmek vefandan hep
Neler çektim bilemezsin ahu gözlüm, neler sensiz
Felek mağrur, gönül mahzun, gayem sürmek sefandan hep
23 Mart 1997, Erzurum
İsmail Hakkı AydınKayıt Tarihi : 7.8.2003 13:25:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İsmail Hakkı Aydın](https://www.antoloji.com/i/siir/2003/08/07/ask-169.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!