Gözlerimizin derinliklerinde kaybolalım
Asırlar öncesini soluyalım seninle
Söğüt’te, bir Türkmen Çadırı’nda başlayalım hayata.
Ahlakın ayağa düşmediği,
Törelerin nizam-ı alem olduğu yıllar…
Ben, simsiyah saçlarım belimde,
Siyah gözlerimde sevda ateşi,
Bakışlarımın sadece sana takıldığı asil bir Türk Kızı,
Sen, şahin bakışlarınla beni esir alan,
Gözlerime bakarken bile hicaptan kızaran,
Türk illerinde yiğitliğiyle nam salmış,
Haya abidesi, soylu bir Türk Yiğidi.
Göz göze gelişimizdeki yürek çarpıntımız,
Yağız Türk atlarının,
Savaş meydanlarında ayaklarından çıkan ses kadar derin.
Sen, yine bir sefer dönüşü
Uzaktan da olsa beni görmek için geldiğinde,
Ben yine çeşmede su dolduruyor olacağım.
Ve yine gözlerim dalacak uzaklara…
Sadece bizim olacak bu diyarlarda,
Özgürlüğü yaşayacak soyumuz..
Ezanlarımız suskun,
Camilerimiz yetim kalmayacak..
Yiğit yürekli çocuklarımız,
Şerefin ve faziletin ne olduğunu bilecek,
Namuslarını ulu orta sergilemeyecek ucuz pazarlarda.
Anne babaya hürmetin,
Cennet kapılarını araladığını bilecek genç yürekler.
Vatan sevmenin kutsaliyetini,
Üzerinde yürüdükleri toprakları kirletmemenin
şiar olduğunu öğrenecekler…
Belki de,
Bir zamanlar
FATİH SULTAN MEHMET HAN Hazretleri’nin yaptığı gibi,
Yerlerdeki tükürükleri bile külle kapatacaklar,
Gül yağacak geçtikleri yerlere.
Bütün sermayelerinin
Kendilerine verilen ömür olduğunu bilecekler.
Ve bilecekler,
Namus ve şereflerinin,
gerektiğinde ölünecek kadar kutsal olduğunu…
Kendilerinin olmayana elleri değmeyecek,
Gözleri de…
Yine adı duyulunca cihanda,
Zalimin titrediği,
Mazlumun beklediği Türkler olacak yiğitlerimiz.
Yağmurlar bereketini kaldırmayacak üzerimizden,
Toprak öfkeyle titreyip, yıkıp dökmeyecek üzerindekileri,
Zulüm ve ihanetler olmayacak çünkü.
Birileri israfın içinde boğulurken,
Birileri de ekmeğini çöpte aramayacak çünkü.
Ömer’in adaleti, Osman’ın şecaati,
Ali’nin cesareti ve Ebubekir’in sadakati olacak yiğitlerimde.
Abdestsiz ayaklar basılmayacak toprağa yeniden,
Ve bir çocuğun gözyaşları kanatmayacak yüreklerimizi,
Belki de kanatacak hepimizi.
Artık duyarsızlığımızı yele vermiş olacağız çünkü.
Ve sen, elini uzatacaksın bir sefer dönüşü bana,
Bense yollarını gözlediğim o çeşme başında vereceğim elimi sana,
Bileğimden tuttuğun gibi çekeceksin beni ata,
Ve koşturacağız dolu dizgin ötelere.
Simsiyah saçlarımız dalgalanacak rüzgarlarda
ardımız sıra.
Ve biz bu uçan atlarla cennetlere varacağız
Öteler olacak son durağımız.
Üç hilalli taçla,
Mehter eşliğinde,
Yine at sırtında bitecek yolculuğumuz
Cennetin yeşili gözlerin olacak
Ve ben ebediyete kadar kalacağım orada…
BİLECİK
21.06.2009
Kayıt Tarihi : 23.10.2015 23:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!