Aşırı sıcak, aşırı buz Şiiri - Cevat Çeş ...

Cevat Çeştepe
1214

ŞİİR


147

TAKİPÇİ

Aşırı sıcak, aşırı buz

/denizlerden dağlara çıkalım sırılsıklam, tut elimden sevdiğim
beraber doğmuştuk ya bir şafak vaktinde..., işte öyle/

belki Karadeniz’in dalgalarıdır fırtınamın kürekleri, bilmiyorum
yıllanmış ege mahzenlerinde şarapla kol-kola, öyle dolaşıyorum.
isabet almamış kaçak korkularımı, bırakıp güneyin sarı sıcağında
atlayarak mayın tarlalarından,
soluksuz tırmanıyorum Ağrı dağına.

...,

/günün ilk kuş sesleriyle dinlemek için, ülkemin bütün türkülerini
düşlerimizde nasıl sarılıyorsak birbirimize..., işte öyle/

her yarın geceye saklıdır çünkü Nemrut’ta güneş hep güzel batar
Fırat, kavuşacak olduğunu bilmese Dicle’ye, sence böyle mi akar.
boğaz rüzgarında salınan martılar, inattır uğursuz gece kuşlarına
zira erguvan dalında baharlar,
onlarla taşınacaktır bozkır ortasına.

...,

/biliyorum güneşten daha sıcaktır, hasretle kavrulmuş dudakların
öp gözlerimi şimdi dokunur gibi gökyüzüne..., işte öyle/

yani böyle bir hayalet resimdir işte sevgilim, benim sevinçlerim
üç yanım deniz ama her taraf kör budak, renk açmaz mavilerim.
arada hayale kanat takıp, kuşbakışı yaşanan firarlarım da olmasa
son ilkbaharında ömrümün,
bir karanlık çöker ki üstüme, hiç sorma.

Cevat Çeştepe
Kayıt Tarihi : 19.8.2013 08:34:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


hayaller güneşten de sıcak, gerçekler dersen buz yatağı…

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Muharrem Soyek
    Muharrem Soyek

    Hayale kanat takmış kuşbakışı firarlar... Sevgiliye özlem memleket üstünden kuşbakışı şiir geçişleriyle çok güzel betimlenmiş.

    Cevap Yaz
  • Hatice Ak
    Hatice Ak

    Öyküsel;  
    Her gün kilometrelerce yolu arşınlamaktansa ekinliğe göçmek (taşınmak) daha uygun olurdu, olurdu olmasına da, kıraç tarlada ne su vardı ne de çeşme ama illaki bir yanında akan bir derecik olurdu mutlaka, olurdu ya yavaş yavaş aktığından yemyeşil yosunlar kaplardı suyun tabanını. Mersin çalıları, pürenler, karağan çalıları iştahla büyürler arsız arsız işvelenirlerdi kuruyan altın sarısı başaklara inat. 


    O minicik derelerden alınan su içme suyu olarak kullanılmazdı elbet ama ne kirlenirdi, ne de kirleten düşüncesizler vardı, öte yandan tabiattaki tüm canlılar o sulardan görürdü su ihtiyaçlarını. Bir de akarsu pislik tutmaz derlerdi de inanırdık suyun temizliğine ki; tecrübelerle sabittir dereden su içtiği için hiç hastalanan olmazdı ya, içme suyunu da pınarlardan alırdık çoğunlukla. 


    Öyle de güzel çayı olurdu ki, oturup bir demlik çayı yalnız bitirebilirdi bir kişi. 
    Belki çaya olan düşkünlüğüm ta o zamandan kalmadır bilmiyorum. 


    Akşamın olmasını iple çekerdik, gün boyu koşuşturmaktan yorgun düşen bedenlerimiz, uykudan süzülen gözlerimiz isyan naraları atardı da duymazdı kimsecikler. Toprak minderimiz, gökyüzü yorganımız olurdu üstümüzde, televizyon radyo hak getire. Sinemamız uzay boşluğunda oynaşan yıldızların parıltıları, tiyatromuz ormanlık alandan gelen kurt ve çakal ulumalarıydı. 


    Yolunu şaşıran bir baykuş şiddetli kanat çırpmalarıyla gök cismi gibi üstümüzden uçarken hissettiğimiz korkuyla yorganı tepemize kadar çekip kendimizi güvene almak isteyişimizi hangi cümlelerle anlatsam bilmem. 


    Biliyorum anlattıklarımın sizlere masal gibi geldiğini, siz poyrazda nasıl ateş yakıldığını da bilmezsiniz, bir tek karağan çalısı yanınca Orman İşletme Müdürlüğünün kestiği cezadan belinin nasıl büküldüğünden haberiniz bile olmaz ve aniden esmeye başlayan poyrazın tarlaları kuruttukça omzundan kazma-kürek düşmeyen babamın ne korkular yaşadığını ben anlayamamışken size nasıl anlatayım ki. 

    Hayaller demiştik değil mi; Şimdi geriye dönüp baktığımda söyleyebileceğim ya da tek itirafım, keşke hiç hayal kurmasaydım, keşke hiç şehre gelmeseydim, keşke hiç okumasaydım, keşke insan olmasaydım diyorum, yani hangi hayal karnınızı doyurur, hangi hayal nefret ettiğiniz insanları affetmenizi sağlar, hangi hayal üstsüz başsız bir insanı kış günü ısıtır, hangi hayal rahat koltuklarınızda kurulmuşken şikayet ettiğiniz sıcaktan korur, hangi hayal kırdığınız, canını yaktığınız bir insanın gönlünü almanızı sağlar. 


    Yani hangi hayal sizi, kırdığınız canını yaktığınız insanların gözünde yüceltebilir ki. 

    Sizin hayalleriniz hırslarınızın ve egoizminizin tatmin edildiği sürece güzel şeyler üretir. 

    Sonuç. 

    Ben;  
    İnsanların birbirlerini öldürmelerini televizyonlardan izlerken insanlığımdan utanıyorum. 
    Sayın şair, şiirinizde sorma diyorsunuz ya şiirin muhatabına, bende bir okur olarak sormadım anlattım. 
    Kutlarım sizi ve şiirinizi Sayın ÇEŞTEPE. 

    Cevap Yaz
  • Filiz Kalkışım Çolak
    Filiz Kalkışım Çolak

    renk açmaz maviliklerim...her taraf kör budak..arada hayale kanat takıp, kuşbakışı yaşanan firarlarım da olmasa
    son ilkbaharında ömrümün,
    bir karanlık çöker ki üstüme, hiç sorma...adeta şiir şöleninin içerisindeyim....muhteşemsiniz büyük usta....ellerinizden öpüyorum sonsuz saygılarımla önünüzde eğiliyorum...

    Cevap Yaz
  • Cengiz Köse
    Cengiz Köse

    Şiirin hikayesi en az şiir kadar güzel. Duygu ve düşüncenize sağlık, tebrikler...

    Cevap Yaz
  • Zülfikar Karakoç
    Zülfikar Karakoç

    Sevilene seven yüreğin içtenliği ile şiirce okunası güzel şekilde seslenen yüreği yürekten kutluyorum... Saygılar sevgiler ağabeyime +10 tam puan

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (87)

Cevat Çeştepe