Düşün! ...
Toprağın,yağmuru her özleyişinde
Haykırarak! ...
Varlık içinde yoksulluk çeken
En büyük yaşanmışlığımı,
Sessizliğe çoğalan her umuda,
Haber Bırak Rüzgarlara
Gül açarsa bahçende
Erken bir sonbahar gecesi
Ve apansız
Haber bırak rüzgârlara....
Bir şey var sende, bir türlü anlayamıyorum. Uçsuz bucaksız, masmavi bir deryasın sanki ve ben yüzlerce fırtınayla savaşmış geminin yorgun kaptanı gibi senin kıyılarına vuruyorum. Maviyi bir tek sana yakıştırıyorum. Sen mavi oluyorsun, ben sana bakarken kendimi kaybediyorum. Sessizlik dağılıyor, sesin kulaklarımdan yüreğime akıyor, bütün şarkıları sana armağan ediyorum.
Bir şey var sende, dilimin ucunda, söyleyemiyorum. Yalnız gecelerime inat, şimdi karanlığı milyonlarca yıldızla aydınlatıyorum. Her yıldız sensin, gecemin yıldızı, kalbimin yıldızı, sevdamın yıldızı, ömrümün yıldızı oluyorsun. Yoksan, kaldırıyorum başımı göğe, senden milyonlarcasını görüyorum. Her gece yıldızlarla sevişiyorum.
Bir şey var sende, soramıyorum. Seni kimse görmesin, kimse bilmesin istiyorum. Bana kal, benim ol diye adaklar adıyorum. Yalancı aşkları, tükenmiş sevdaları kendi tarihimin sayfalarına gömüp yeni bir defter açıyorum, bir tek seni yazıyorum. Yaz yaz bitmez öykülerin kahramanı oluyorsun, senin maceralarını anlatıyorum.
Bir şey var sende, tanımlayamasam da işte ben o şeyi arıyorum. Seni, nefes nefese gecelere, deli sevişmelere, sevdaya uyanan sabahlara, bitimsiz günlere davet ediyorum. Gel benimle, aşkın da, tutkunun da en koyusunu yaşayalım. Bir kalbi keşfetmenin hazzına yeniden varalım. Bir tende erimek neymiş, hatırlayalım. Menzilimiz olmadan, nereye varacağımızı sormadan, aşkın rehber olduğu bir yolculuğa çıkalım. Buradayım, yolun başında.... Bekliyorum...
Merhaba,
sıcak bir merhaba önce
geciktim
uzak yollardan geldim
bavulumda kanayan aşk yaraları
...yol yorgunuyum da üstelik
Senden ayrılalı kaç yıl oldu, kaç asır geçti, kaç yaz, kaç kış, kaç gün, kaç ay..? Saymadım.. Sen giderken ardında bir dağbaşı yalnızlığı bıraktın bana. Bir çöl ıssızlığı, yokluğun kimsesizliğim oldu, yokluğun kederim, söyle şimdi ben nerelere giderim… Yağmurlar bu şehre kızgın artık, yağmıyor sokaklara… Şimdi kar içinde bedenim, buza döndü dünya...
Sen gittin kar yağıyor bu şehire! Ve ben üşüyorum, gökyüzü yere dökülüyor sanki, bembeyaz bir gülücükle, nazla... Gözlerimin içinde bir eski hikaye geziniyor sokakları... İnsanlar farkında değil, bilmiyorlar bu hikâyeyi…
Hani hayallerimiz vardı geleceğe dair, mutluluk dolu. Rüzgarlar savurdu, ulaşamayacağımız yüksek dağlara yağdı.
Öyle de olsa koynumda hala mavi mavi hayaller taşıyorum sana dair... Sen gideli yüreğim yangın, gözlerim buğuludur benim...Kar yağıyor bu şehire ve sen yoksun, üşüyorum! .. Yoksun! .. Kar yağıyor, gözlerime, dudaklarıma, yüreğime! ..
Seni yirmi dokuz harfle seviyorum.
Her harfte bir kere daha aşkım kuvvetleniyor.
Gecenin bitiminde,günü n başlangıcında
Işığa hasret,karanlık gibi
Seni seviyorum.
Bir çilekeşin çilesi,bir çiçeğin nefesi
Seni Seviyorum,
çünkü,her sabah kalktığımda yaşamak için tek neden sen varsın.
fakat seni sevmek için binlerce nedenim var...
Seni Seviyorum,
çünkü,bu siyah beyaz dünyada tek renk sensin,bir ressamın fırçasından
çıkmış gibi.
DİNLE
Ne zaman nasıl sevdim seni bilmiyorum.Oysa ki yasaktın bana, yasaktım ben
Gel adım ısınsın avcunda...
Avuçlarına yaz beni...
Öp
Ve sonra unut
Beni bir dağ başında böyle yapayalnız kodular,
rüzgarlara, kuşlara, bulutlara yakın,
senin etinden, tırnağından ayrı,
senin kokundan uzak.
Yoksa sen (ay) mısın, mavi geceme düşen...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!