Asil adam Şiiri - Vasıf Temel Çobanoğlu

Vasıf Temel Çobanoğlu
78

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Asil adam

ASİL ADAM

Adın nedir diye sordu biri
Duraksadım bana mı sordun abi dedim
Evet adını sordum, nedir adın dedi tekrardan
Dertlendim ilk kez soruldu kim olduğum
Ah ah abim sorma kim olduğumu dedim
Duygulandım, yutkundum
Çilekeşlerden garibin oğlu mazlum dur adım
Babadan oğula kalan miras bu hamallık bize
Dünyayı taşırız sırtımızda ama kadir kıymet bilen yok abi
Gerçek ismimi kimse bilmez ailemden başka
İtilip kakılanız sonuçta hamaldır adımız abi,

Büyük şehrin ücra köşesinde
Unutulmaya yüz tutmuş varoş mahallenin
Issız sokağında farelerin cirit attığı
Boyası soluk evlerin
Ve kısım, kısım sıvası dökülmüş
Tek katlı gece kondu ‘nun birinde
Akşamın karanlığı
Yavaş yavaş üzerlerine çökerken
Perdesi çekili
Fersiz yanan lambayla aydınlanan
Mutluluk ve huzur dolu
Yaşamlarını sürdürmeye çalışan
Mutfağında
Bir kap sıcak çorbanın kaynaması
İnsanın iştahını açan
Sokağın baştan sonuna dağılan
Güzel bahar kokularını anımsatan
Mutlu ve huzurlu
Bileğinin gücüyle, anlının teriyle
Ve onuruyla gururuyla
Çocuklarının günlük nafakasını rızkını
Kazanmak için
Sabah erkenden kalkıp
Akşam çökene kadar
Bencil ve kibirli yeri geldiğinde
Menfaati için
Anasını babasını satabileceklerin
Yüklerini taşıyan
Adam gibi adamın
Namerde boyun eğmeden verdiği
Zorlu hayat mücadelesi
Lakabına hamal denen
Asil bir adamın hayat hikayesi bu

Kirli düşüncelerin
Kirli oyunların
Kirli tuzakların hüküm sürdüğü
İnsanların himayesinden kurtulmalı

Özlemler yürekte saklı kalır
Zorluklarla cebelleşirken
Evlatlar için eş için
Yarınlara sevinçle kucak açmaları için
Küçültücü bakışlara sözlere eyvallah diyerek
Zalimin yüklerini
Ya Allah diyerek omuzlarına yüklenir asil adam

Günün nafakasını kazanmanın verdiği
Onuruyla gururuyla
Alın terinin emeğinin helal kazancıyla
Ve kendinden gayet emin evine döner
Evinin kapısını çalar
Ve kapı gülen yüzlerle açılır
Gönül alıcı sözlerle
Karşılıklı sıcak buseler
Günün yorgunluğu unutulur o anda

Elini yüzünü yıkar
Zamanında hazırlanan sofrası
Alın terinin emeğin kazancıyla
Ocağında kaynamış
Bir tabak sıcak çorbası
Bir bardak suyu
Birkaç dilim ekmek yeterli gelir
Eşi çocuklarıyla neşeli
Kahkahalar çınlar evin dört bir yanında

Gururla sevgiyle gözlerinin içine bakan evlatları
Onurlu duruşu
Yaptığı işten yakınıp gocunmadan
Bir tabak sıcak çorbayla doyduk
Allaha şükür düşmez dillerinden
Karınları doygun kalkarlar şükrederek sofradan

Şükrederek oturur her zamanki gibi
Pencerenin önünde duran tahta sandalyesine
Ayak seslerinden tanır sokaktan kimlerin gelip geçtiğini
Akşamın karanlığında yıldızlara bakar
Derin duygularla düşünür
Dününü, gününü ve yarınlarını
Çok uzaklara dalar gözleri
Yeri gelir acılarına güler
Yeri gelir güldükleriyle söylenir
Ömrünce renksiz hayallerin peşinden sürüklendi hep
Acılar kervanına katılışının ilk gününü
Unutmaz, silinmez olmuş aklından

Seslenseler duymaz olur bazen kulağı
Uzaklaralar da neler olduğunu düşünürken
Elinde tutuğu ince belli bardağında
Soğumaya yüz tutmuş
Yudum, yudum içtiği çayını
Son bir yudumla içer
Ve zaman sonra yatmak için kalkar
Odasının lambasını söndürür ve,

Ocağında bir tas çorbanın kaynaya bilmesinden
Karınlarının doymasından
Yüzleri güleç huzurla
Geleceğine evlatlarına sağlığına sıhhatine dualarla
Başını koyar yastığına
Adam gibi adam olan asil adam

Garip bilinen
Yoksul bilinenler
Kıtalara hüküm sürenlerin karşısında
Mağrur duruşu
Mağrur bakışı
Mağrur sözleriyle
Yine de ezdirmez kendini
Kendi varlığını üstün bilen kişilere

Bu hayatın asıl yükünü
Zahmetini çekenleri
Saymayan sesini kısan, ezen
Köşelerde yaşamaya mahkûm eden
Kanunlar prangalar yıkar asil adamı

Bilmem
Yorulanlar ölünce anlayanı olur mu
Her türlü hallerde
Gerçek hayatla yüzleşti asil adam

Hemen şuradan tok bir ses
Hey sen hamal gel buraya
Rızık peşinde koşan asil adam
Buyur efendim
Şu yükü taşı
Şu köşeyi dönünce
İlerideki apartmanın onuncu katına çıkar
Hadi bakalım, burada bekliyorum
Gel de alırsın bir onluk

Ah zavallım benim
Hem yükünü taşı
Birde emeğinin karşılığını paranı almak için
O yorgunlukla tekrar geri dön
Ne acayip zihniyet
Ne acayip bencilik kibir böyle
Ter revan içinde
Söylenerek döner gelir asil adam

Sen bu düzenin ezilen emektarı
Böyle kalacak böyle devam edecek bu düzen
Beli bükülmüş henüz kırklı yaşlarda
Çelimsizleşmiş büzüşmüş teni
Yerlere paralel düşmüş omuzu
Ciğerlerine yaralar üşüşmüş
Ciğerleri parçalayan öksürüğü
Terli, terli içtiği soğuk sulardanmış

Dünyanın yükünü taşımış
Ağlar beyler servetine servetler katmış
Bir verip bin kazanmışlar
Çoluğu çocuğu her gün her gece
Pavyonlarda barlarda eğlencelerde
Heyecanın nefsin doruklarına doyamayanlar
Kendileri için sanırlar ki
Yeni bir hayat ikram ederler asil adamlara

Vasıf’ım Gönülden silinmez
Silinmez yaşananlar
Bedende ruhta saklı kalır
Kırkında erken çöküş yorgunluğu
Gönlünüzden silmeyin unutmayın
Ter içinde ıslanmış gömleğiyle
Yorgun argın akşam eve gelişleri
Sakın ha, bir sevda uğruna
Gönlünüzden silmeyin anayı babayı
Silmeyin beraber geçirdiğiniz
Anılarınızı hayallerinizi

VASIF TEMEL ÇOBANOĞLU
26.01.2022 ÇARŞAMBA

Vasıf Temel Çobanoğlu
Kayıt Tarihi : 12.2.2022 15:06:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Vasıf Temel Çobanoğlu