AŞİL
Hayat bazı şeyleri öğretirken çok acımasız olabiliyor. Kurulu saatlerin öngördüğü dilimde avucumuzdaki suyu yudumlamaktır gayemiz. Çalar saat çalmaya başladığında her şeyin tükendiği noktada beklemeye gücümüz kalmayacak. Bunu bildiğimiz halde neden yaşamı kahretmeye dönüktür düşüncemiz. Kendimizi kemirdikçe büyüyen kurgular içerisinde yaşam kayıyor güncemizden. Yaşadıklarımızın süzgecinde bir avuntu olacak son sözümüz; “ben seni ölümüne sevdim”
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Hanımefendi
Her zaman yazdığım MÜKEMMELLİK: Şii5rsel mektup, şiir, bilgi. CANDAN KUTLARIM. Gönülden 10
yaralı bir yürek var bende
okşanmaya aç
şizofren yanınla sev beni ki
gecenin imbiğinden dökülsün tutku
mor ipeklere dolanan tenimizde
aşkın kırmızısı, derinliğin mavisi sevişsin
ok saplanmadan aşile, zaman tükenmeden
acele et
Gönül bahçemden gönül bahçenize 1001 renk çiçek yolluyorum. Kabul buyurunuz lütfen.
Saygılar...
Âlimoğlu
Şiire edebi kuvvetini, felsefesini ve özgeçmişini de katmış şair. Hikayesi her ne kadar dimağıma ağır gelse de mana ile bütün hale gelip mısra olan kelimeler dik duruşlu ve yürekli.
Rengin abla şiirlerinde ki imge dozajının dengesine de her zaman hayran kalan bir okuru olarak suskunluğumu tebriğimle telafi etmek istiyor saygılar sunuyorum...
Antoloji.com'un kenarından köşesinden geçerken sayfanıza uğramamak benim için bir kayıptır. her şiirinizde ayrı bu güzellik bunda olduğu gibi. tebrikler. reşat Karabağ
harika ötesi teprik ederim saygılarımla
“Aşil” daha metinsel, şiir tarihimize göndermelere daha fazla önem verir gibi... Aynı zamanda şair kendi mirasına göndermeler yaptığını hissettirmek istiyor sanki... Kesilip biçilen sözcükler, kırılan, monte edilen heceler, paylaştırılan harfler ve diğerleri hem Alacaatlı'nın deneysel/görsel şiir hareketlenmesi içindeki varlığına işaret ediyor hem de kendi derdini şekillendiriyor... Kutlu/yorum...
'Tüm yolların sevgide buluştuğu bir ülkede ikamet etmeyi özlemek,sevilenin yüreğinde selim ur olmayı düşlemek'.yine güzel bir çalışma okutunuz.Tebrikler üstadem.
SEVGİYE OLAN HASRETİNİZİN BİTMEMESİ DİLEĞİMLE
GÜZELLİKLER SİZLERİN OLSUN
bize
bizden olmayan birini
bizden bri olarak
yücelttirdin
yaratmak bu
şiir bu
sevdasına ortak etmek iklimleri,
mitolojiyi
hikayeyi başa koymalıymış bence
ben hikayeden sonda bir daha okuduğumda daha sevdim
aşk zaten kutsal
ama
sizin hasreti böylesine kutsamanız
vuslatı böyle arzulamanız
harika
ay şavkırken gözlerinde
kirpiklerinden süz ihtişamını müziğin
ruhunun sılasında
yaralı bir yürek var bende
okşanmaya aç
şizofren yanınla sev beni ki
gecenin imbiğinden dökülsün tutku
mor ipeklere dolanan tenimizde
aşkın kırmızısı, derinliğin mavisi sevişsin
ok saplanmadan aşile, zaman tükenmeden
acele et
TEBRİKLER,,MÜKEMMEL BİR ANLATIM,,
ay şavkırken gözlerinde
kirpiklerinden süz ihtişamını müziğin
ruhunun sılasında
yaralı bir yürek var bende
okşanmaya aç
şizofren yanınla sev beni ki
gecenin imbiğinden dökülsün tutku
mor ipeklere dolanan tenimizde
aşkın kırmızısı, derinliğin mavisi sevişsin
ok saplanmadan aşile, zaman tükenmeden
acele et
İÇTEN BİR ÇIĞLIK VAR BEN DUYUYORUM . KUTLARIM.
Bu şiir ile ilgili 31 tane yorum bulunmakta