Çam altında şu çimene
Bir seccade ser ey saki
Günah bizimse kime ne
Doldur hu de ver ey saki
Gelir nale gider neşe
Tez bitmesin taze şişe
Bindirme birden peşpeşe
Biraz vade ver ey saki
Şişeler şor kadehler kor
Ne kaldır ne kolunu yor
Zülf-ü yarsız zevk olmuyor
Gam-ı bade ver ey saki
Terketmişem gafl-ü habı
Olmuşam hakkın harabı
Saf rakıya sakın abı
Katma sade ver ey saki
Horoz öttü yıldız küstü
Gör hesabı kalsın üstü
Akla eski dostlar esti
Bir müsaade ver ey saki
Cennet olsa dahi dekor
Ne kevser koy ne kendin yor
Zevraki’siz zevk olmuyor
Gam-ı bade ver ey saki
Beşiğimiz güllü mezar
Sallandıkça sallanırız
Eşiğimiz şükufezar
Allandıkça allanırız
Yaşamakdır ölüm rind’e
Ekinimiz kaldı geç’e
Emeğimiz getti heç’e
Böyle kâra köpek sıça
Geçdi bahar yazdan olduk
Bayburt teker Tercan tekler
Köle oldum bir küfeye
Biner sırta sürer beni
Akşam olur bir köşeye
Katlar koyar dürer beni
Bir yanı gürz, bir yanı biz
Şimdi sahip oldun sen ya
Kimin malı ilm ü kimya
Kimse gidemezdi aya
Haktan emir olmasaydı
Şu gördüğün bütün afak
Yıkıl dünya yıkıl sende gülünmez
Gurbetin yakın ya geri dönülmez
Kapalı yolların bize bilinmez
Karnında yatanlar ne halde dünya
Ne doymaz karnın var yer olan nası
Ağla sevdiğim dalıp hülyaya
Dönemem hiçbir haftaya aya
Gönül atlıdır bedenim yaya
Gökteki yıldızlardan sor beni beni
Uçup havada çokça yorulduk
Konup çaylar başına kurulduk
Ezel bulanık şimdi durulduk
Gelen ördek kazlardan sor beni beni
Yolumuz varıp düştü yabana
Bir nişan verip gittim çobana
Ordan da kuvvet verdik tabana
Koyunla kuzulardan sor beni beni
Vardım bir harap çeşme başına
Yaş kattım dertli pınar yaşına
Bir name yazıp geçtim taşına
Uzun kamış sazlardan sor beni beni
Hicran oku işledi döşüme
Kara gözlerden dane düşürme
Yadlardan sorup haber döşürme
Gönlündeki izlerden sor beni beni
Ağlayıp peşimden gel bir zaman
Yetiş ki oldu halimiz yaman
Şaşırdık yolu kasırga duman
Kara bulut tozlardan sor beni beni
Akif der vardım garip diyara
Hiç merhem tutmaz gönülde yara
Burada hubların gözleri ela
Yar da kara gözlerden sor beni beni
Karabük 1960
Eşdikçede vurdun taşa
Vay gidi vay yalan dünya
Emeğimi verdin boşa
Vay gidi vay yalan dünya
Kapı alçak, kafamız dik
Aşgarın yerini almıştır gölük
Çomağı geçmiştir şimdiki çelik
Uslu gez usul bas zemin çok çürük
Toprak belli değil taş belli değil
Sohbetler soğumuş sevgiler sönmüş
Nasılda aldandık yalan dünyaya
Salılan gölülen avladı bizi
Gezeydik tek çıplak yalınayak yaya
Nalılan çululan avladı bizi
Okşayıp uyutup en muhalifi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!