Asayisi Bozgun Behemal Şiiri - Seyfi Karaca

Seyfi Karaca
5108

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Asayisi Bozgun Behemal

Hizi ve kalkismasi ne olursa olsun kisa deparlarla uzun yollar almak aklin mantigin alacagi sey degildir. Kusura bakarak, noksan sayarak, kibir nizah hahir güderek, sonu gelmedik ihtiraslara bencilliklere ve yarislara sorunlara sürekli acik veren zaafiyetleri kollayarak gidinilebileceklerin en saglam yeri, menzili maksadi tuttugu niyetlere göre saplanip kaldigi hayatin tüm yasam degerlerini harcayip yiyip bitiren emsalsiz ve kiyassiz acizligin yasamsal yikimi ve kimyasal tepkimesi örenkesmekesligidir.

Cünkü insanligini damarinda ve devraninda dönüp dolastirdigi koskoca hayatin sadece SÜPER MARKA manyakligina seckin budalalik etmeyi önemseyip - herseyin önceligine teslimati pesin siparislerden yazilmislari yasamakla mecbur- mutlak ve vazgecilmezlerden sayilmanin kusattigi esarete dahil olmak icin tüm yasamsal degerlerini kendi olmayan hiclige servis edip sunmak, kurgulanmis yapilmis tüketim piyasasinin ürün cesitleri arasinda insanmis gibi süslenip görünmekten öte ve baska, sorumlu duyarli varliga dirlige onura ve mutluluga ilgili ve dair, ne belirti ne tutarlilik ne tavir ne durus ne iz ne esame ne isim ne itibar tasir ne de isaret. Fabrika ayarlidir. Siddet saldiri salgin hastalik dert kavga kargasa bozgun sorun kaygi nefret endise hormonlarinda beslenir ,barinip beslendigi bitmis tükenmisliklerden de sürükleyen ve sürgiden sosyal intiharin ve toplumsal bozulmusluklarin silsile veren devamini üretip cogaltir.

Okumasi yazmasi olmayacak kadar alcalip düsmeyi hic yüksünüp gocunmaksizin, estetikten sanata, sagliktan sipora, bilimden egitime, kültürden felsefeye, düsünceden duyguya, özgürlükten özgüvene bütün hayatin cevrim carkini hamasatle hurafeyle, sehveti furyayi sentezleyen magazinciligin yilgin bitkin batak butikci sanayiciligini en sadik müsteri köleligiyle alinip satilacak sekilde en önde görünen ve görünenlerin en iyisi olmalarina ilk sira birinciligini kiskirtip kamcilayan afyonlarla, daralip kücülen hayat kadar yalnizlasip yabancilasmayi onursar ve kutsar, kusur kaliplarina göre vaziyet alip tüketim piyasasinin buyurdugu tutsaklikta kendini mecbur mahkum eden bagimliliklara ayarlayip düzeltmeye kalkisan insan .

Ve bu yüzden hayatin gercekligine kopmus uzaklasmis soyut sahte yapay ve yapmacik gündemlerin kuklasi ve kölesi kalibina girmis cökmüs cürümüs yozlasmis ve kokusmus insan, ihmal edip tedarikini yapmadigi yasam kavgasi ve teminatini kovalayip ezen üzen yoran yipratan yalniz koyan ve ebediyyen yabancilastran piyasa köleliligine sürekli ayip noksan eksik kusur arayarak birbirini zindan zikkim eden sosyal siyasal ekonomik ve kültürel yikinti kuyusuna durmaksizin insanligin öldügü degersiz dengesiz toplumsal molozlasmayi harcar tüketir.

Mesela Bir dünkü Siirden Bir bugünkü Filimden :
„ Istanbulu dinliyorum gözlerim kapali / Bir kus cirpiniyor eteklerinde / Alnin sicak mi degil mi biliyorum / Dudaklarin islak mi degil mi biliyorum / Beyaz bir ay doguyor fistiklarin arasindann/ Kalbimin vurusundan anliyorum / istanbulu dinliyorum..“ derken ORHAN Veli, ayni yol iz tutku duyum sanat inceliginin rromanini yazan Sait Faik Abasiyanik`la sürdürülebilir bir hayatin dilini damarini yerli yerinde duyuyor görüyor yeriyor ve takdir ediyordu. Hic kimse digerinin yok ve uzaginda da olsa, „ alnin sicak mi degilmi, kalbimin vuruslarindan anliyorum „ diyen sevgi sayginin onurunda aklinda fikrinde ve hürmetindeydi canli cansiz hersey. Sag ve salimdi de ordaki Istanbul denen dünya.

Fakat `oldukca gercegine yakin insan avlamak veya dünya yalkalamak ` adina namina söhretine ve sanal medyatikligine güncellemelik ; zamanin tüm sorunlarini acmazlarini celiskilerini sürdürülemez bataklikta kaynastirip buharlastirmaya dair elinde ve cüzdaninda nesi varsa seferber eden PIYASA ve GISE bagimlisi sektörlesmelerin Filmlerinde birinde, `Bütün Saadetler Mümkündür ` metrajlariyla atak yaptirip zaman ayarli hizdan DEPAR yaptirtan Semih Kaplanoglu, her yapimin elbette iletip duyurmak istedigi bir ANA FikiR maddesi oldugu noktasini özetlerken :
„Ne yani kitap götürüp de burdan kendini okumaya mi kapatacaksin, cik gez dolas hayatini yasa ve tüm okuduklarini sil, bildiklerini unut, ilim bir nokta cahillerse onu artirir yayar, ayakli kütüphane olup da ne yapacaksin ki, olsa olsa cehaleti hic olmadigi yere sürükleyip bulastiracaksin ( Hz Ali alintisini maddeye malzeme yaparak ) „ doldurusa getirdigi bileti kesik salonlara kendi yoksunlugunu asilayip aktarmakta..ki orada bir yerde ne dünya ne alem ne insan ne de Istanbul, talanin tarumarin fosptik cukuru ve Rantiye santiyesinin haramina viran olmus durumda.

Bu yüzden de herkes herkese ayri gayriligi kutsayan yolsuz hirsiz haydut haramisi bol miktardaki, yitik küs dargin kapali uzak birbiriyle hic bir yakinligi ve tanidikligi kalmamis, ortak yasam degerleri talan ve tarumara teslim, kayiplariyla cökmüs cöreklenmisleri kendine TANRI bilerek, ICGÜDÜSEL güdümlü ve bagimliligin ilgisiz kayitsiz cöl ve kuraklarda sürünen matrak maskarasina dönüsür insanina özdes tüm hayat.

Bu yüzden de kalitesi düstükce düsen duyarsiz ilgisiz egitimsiz bilimsiz sanatsiz kültürsüz -yokluklarla bogusan yoksulluklarla can cekisen- LIYAKATSiZLIGIN yapim yönetimiyle, nitelikli dolandiriciligin ve sabika sayisi belirsiz aldatip kandirmacalarin yagmasina sömürüsüne tacizine tecavüzüne istismarina ihanetine ihmaline zorbaligina - sanki ölen yiten ve biten kendi hayati degilmis gibi- önceligi medyatik magazin olup tükenerek viran yasar, gelecegi dününden daha beter yikim yagmalarin rezil rüsvasini seyre dalip vitrindeki tabuta kendini koyar ve süslenir insan.

Nisan / 22

Seyfi Karaca
Kayıt Tarihi : 12.4.2022 16:26:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Seyfi Karaca