Nice darplar ettim, nefsin başına,
Ben nereye vurdum, ses nerden çıktı.
Çok taşlar bağladım sabır taşına,
Her biri, tahammül mülkümü yıktı.
Sırtına allame gömleği giyen,
Temizleyim derken üstüme siyen,
Derdini anlat da; dinleyim diyen,
Konuşmadan sözü ağzıma tıktı.
Üstüme yığıldı ondaki ahlar,
Keşke’li söylemler, eyvahlar vahlar,
Beni hedef aldı, bütün silahlar,
Anlıma, envai kurşunlar sıktı.
Çürük çekirdekti fidan verir mi?
Çiçeksiz ağaçtı, meyve gelir mi?
Kabuğun içine, civciv denir mi?
Folluk diken üstü, yumurta cılktı.
Kamil insanları ararken gözüm,
Yine garip kaldı, yetimdir özüm,
Kimseye tesiri, olmayan sözüm,
Su içen eşeğe, sanki ıslıktı.
Muhabbet değeri, üç beş kuruştu,
Ben sus deyince, yüzü buruştu,
Yoldaşım olamaz, yolum yokuştu,
Çıktığım basamak otuzdu, kırktı.
Yaralı gönlümün, açtıkça gülü,
O herif savurdu, mangaldan külü,
İzzeti üstlendi, yükledi zül’ü,
San ki melez değil, en asil ırktı.
30.11.2011…Mustafa Yaralı
Mustafa YaralıKayıt Tarihi : 30.11.2011 22:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!