Dinler misin ey Nebi, bir arzuhalimiz var?
Hasret deryalarından naru firâkımız var
İkibinli yıllardan, büyük buhranımız var
Dağlar gibi yükselen, yüce meramımız var
Gelip de bir görseydin, şu garip halimizi
Yaşamak zor geliyor, farz ve sünnetimizi
Ne kadar şeffafsak da tanımıyorlar bizi
Kapılar kapanıyor, uzatsak elimizi
Uzaklardan bakarak okurlar içimizi
Sen dahi bilemezken kalpteki gizlimizi
Mercek altına girdik bir başka görülürüz
Söylemeye korkarız tertemiz fikrimizi
Sahranın ortasında yalın ayak yürüdük
Serapları doğunun her köşesinde gördük
Tükendi umudumuz, Sur'u bekleyişimiz
Sabrımızın önünde mihengimizi gördük
Sevinçler paylaşırken, hüzün kalmasın bize
Yağmurlar yağıyorken rahmet damlasın bize
Batı'ya Güneş doğup bir bir aydınlatırken
Uçsuz, bucaksız siyah gece kalmasın bize
Bir daha keskin taşla kimse ezmesin bizi
Bölge bölge sırayla topa tutmasın bizi
Şefaat et, merhamet kuşatsın hepimizi
Bir daha dikmesinler çuvaldan giysimizi
Biz sadece kütükte yaşattık dinimizi
Paylaşmayı bilmedik kalpten himmetimizi
Bir köşeye sığınıp açtık ellerimizi
Ve duayla bekledik Hak'tan rahmetimizi
Medet umuyoruz biz getirdiğin dininden
Çizmeye başladılar, başka izler; peşinden
Sabır taşı olsaydı, çatlardı üzüntüden
Affeder misin bizi yürürsek izlerinden?
Umutları dillere getirmeyi isterken
Kenetlenip tek vucut olmayı düşlüyorken
Buram buram ayrılık kokuları yükseldi
Nasıl yalan söyleriz, biz senin ümmetinken?
Gel yetiş ey Mualla duamızsın sen bizim
Hatrına yaratıldık minnetimizsin bizim
Açılsın Bâb-ı Âli nerde kaldı sancağın?
Gönlümüzün sürûru, mihrâbımızsın bizim
Bağrımıza işleyen gül kokumuzsun bizim
Cehennem Dünya'mızda gül bağımızsın bizim
Bize sonsuz mutluluk, ümit vâdediyorsun
Rab'bimize ileten Burak'ımızsın bizim
Başımızda tacımız, mihrâkımızsın bizim
Ruhumuzu besleyen mihâlimizsin bizim
Nebiler ötesinde Arş'a yükseliyorsun
Sidretülmünteha'ya mi'racımızsın bizim
Hak'tan gönderilmişsin, kabulümüzsün bizim
Kurân'ın methettiği, makbulümüzsün bizim
Ölünce sığınacak makberimizsin bizim
Yaradanın aşkıyla mahbubumuzsun bizim
Sen bize bir lütufsun, himayene al bizi
Kalbimizdeki hüznün amansız zahmetini
Bir nebze bırakmayız açarsak elimizi
Dualarla ıslandık, gel gör şu halimizi...
Mihal: Kuvvet, Makber: Kabir, Mahbub: Sevgili, Mihrak: Odak Miraç: Merdiven (ulaşım, iletişim aracı, dünada gidilebilecek son nokta(namaz))
Hasibe CavaçKayıt Tarihi : 15.5.2006 21:44:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Hasibe Cavaç](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/05/15/arzuhal-18.jpg)
Kuran'ın methettiği makbulümüzsün bizim
Ölünce sığınacak makberimizsin bizim
Yaratanın aşkıyla mahbubumuzsun bizim
Sen bize bir lütufsun himayene al bizi
Kalbimizdeki hüznün amansız zahmetini
Bir nebze bırakmayız açarsak elimizi
Dualarla ıslandık gel gör şu halimizi!
SEVGİLİ KARDEŞİM.DUANIZLA NİYAZINIZLA sağlıcakla kalın yüreginize saglık
TÜM YORUMLAR (4)