Çok sade,
modern,
bir o kadar da her detayıyla ince hesaplanmış
estetik düzeyi yüksek içmekanlar...
herbirinin bir duvarı geniş pencerelerle
cepheye bakan büyükçe odalar,
salona yakın konforda bir mutfak,
derya gibi, ruhları genişleten bir salon...
15. katta oldukça lüks bir ev...
insana verdiği huzur
özellikle –anlayan insana- verdiği huzur
dünya üzerindeki hiçbir ölçü birimiyle tartılamaz.
genel bir de müzik sistemi var
isteğe göre programlanan...
ben oradayken fonda hep
doğa seslerinden esinlenilmiş
ambient tınıları uçuşuyordu
ruhumun çeşitli yerlerine dokuna dokuna...
Her odanın
özellikle girişinden algılanabilen
hakim bir duvarında
büyükçe, sade tasarımlı ve kolay algılanan
birer saat...
fazla süse kaçılmamış;
sadece parlak metal ve cam yüzeyler
ve...
ve sadece “zaman”...
zaman, her odayı pençeleri arasına almış.
zaten bence de neden sadece
mutfakta ve salonda saat olsun ki? !
zaman hep akmıyor mu?
her seviştiğimizde
her uykuya daldığımızda
her duş alışımızda
yemek yaptığımızda
ardı ardına filmler seyrettiğimizde
antreye paltomuzu her astığımızda
ve ayakkablarımızı ayaklarımızdan çıkartıp
ayakkabı dolabına her koyduğumuzda
zaman bizi arkamızdan sinsice takip edip
bizden saniye saniye, dakika dakika
bazen saat saat, gün gün bir şeyler eksiltmiyor mu? ..
hoşuma gitti bu modern evin her mekanında karşıma çıkan
o büyük büyük, modern saatler.
güzel tasarımlarıyla ve asıldıkları duvarlarla olan ilişkileriyle
aslında bana zamanı umutluca, nazikçe söylüyorlar.
zamanın o hızla akışındaki coşkuyu,
hayatın koşuşturmasını,
gizemi,
kozmozdan bize verilmiş
bir anlamda bizi sınayan
sınırlayan o hediyeyi
dünyanın yaşlılığının, olgunluğunun hoşnutluğunu
yaşanmışlıkların tatlarını
ve hep daha olgun bir ruha yaklaşmanın
o gizemli gerisayımını ne kadar çok sevdiğimi
o, her mekanı saatlerle dolu
bana her tarafımdan zamanı hatırlatan
uyanık kalmamı sağlayan modern eve girdiğimde
bir kez daha açık gönülle hatırladım.
zamanın kendisi oldum
ben ona sarıldım, onu sevdim
o da beni takip etti.
beni en sonuna götürdü
herkesten uzakta
sessiz...
bana zamanın oyunlarını anlattı
zaman, sadece görevine sadık bir varlıktı.
sadece dost olmak istiyordu
kendisinin bile aslında çok önemli olmadığını anlatmak bir de...
zamanı artık seviyorum.
onunla da sorunum kalmadı.
artık dostuz.
darısı dünyanın başına...
(Kasım 2006)
Ömer DalmanKayıt Tarihi : 25.11.2006 20:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!