Arkadan gelen sesler Şiiri - Cevat Çeştepe

Cevat Çeştepe
1214

ŞİİR


147

TAKİPÇİ

Arkadan gelen sesler

Duvar yazılarım…,
memleketime, sana ve her zaman insanlığa benzeyecekse tadı, aydınlığımın
arabesk acılara değil, yürekte bitmeyecek sevdalara çıksın adı, eşkıyalığımın
sel üzerinde köprüler kurarken eğer, tanışacaksam ihanete ait ilk kurşun ile
o kurşun ciğerde onur gibi taşınmaya değer, nöbet yerinin tesliminden önce arkadan gelenlere…

* * *
/yağmurdan mı geldin, yoksa denizden mi, saçların ıslak, hoş geldin…/

şimdi…,
yağmur günlerinde ve tam ortasındayım, boyumu aşan bereket tarlalarının
iyi ki sen varsın oluyor adı, karanlık yağmur gecelerinde kaçan uykularımın
bir sabahı bulduğumda, görmesem pencere buğusunda kırmızı dudak izini
bir daha duyamam korkusu sarar içimi, yıldızlardan gelen ışık seli gibi sesini.

sonra;
bu liman ki huzura terkedilmiş mavi olur, çığlıklar saklanır dalgalar arasına
dağılmasın martıların anlattığı masallar diye, kilitleri düğümleriz kapılarına,
fırtınalar koptuğunda.

.

/rehavet saati gelmeden, bir sigara yakayım mı ateşinden, ne dersin…/

şimdi…,
küllükteki külleri karıştırıyorum, izmariti ile tadı damağımdaki son sigaramın
sevabını kendime yazıyorum, ihanet etmeyip müstehcenliğine yaşadıklarımın
yan gözümdesin sevdiğim, ne kadar yorgun yerleşse de vazolarına çiçekler
görüyorum dinmişliğini hasretlerin, öylesine canlı açıyor çiçeklerdeki renkler.

sonra;
vazgeçiyoruz günbatımından, elimizle tutuyoruz güneşi, yanıyoruz yanmasına
ve bozulmasın dünyanın düzeni diye, uğurluyoruz güneşi gene kendi dünyasına,
gün batımlarında.

* * *
Duvarın önündekiler…
Ali’nin attığı top Ayşe’nin ellerinde, ikisi birden yan-yana, aynı duvarın önünde
arkadan gelen seslerden öğrenecekler, neler yaşayacaklarını, gelecek günlerde
belki bir şiir dizesinde en büyük aşk kim bilir ya da kavgalarda öncü birer nefer
ve toz bulutları içinde gözden yitinceye kadar, akla gelmeyecek daha neler-neler
onları da öğrenecek, daha arkadan gelenler.

Cevat Çeştepe
Kayıt Tarihi : 28.9.2009 07:09:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Şimdi tekil, sonra çoğul olmak, işte umut budur … Duvarda yazılanlar değil, ardından gelen sesler, işte yaşam budur….

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Filiz Kalkışım Çolak
    Filiz Kalkışım Çolak

    derin hülyalara daldım adeta...mısralardaki içtenlik duygu yoğunluğu karşısında adeta sudan çıkmış balığa döndüm...hocam ben şiir okuyorken eğer şiir beni alabora etmiyorsa ben ona şiir demem...ve mutlaka böyle bol imajlı olacak....sizin esrlerinizde öylesi şiir tadı alıyorumki sayfanızdan ayrılamıyorum....hakikatten yetenekli gençlerin sizden ders alması gerekli...keşke bir okulunuz olsa...sonsuz saygılarımla...

    Cevap Yaz
  • İrfan Çelik
    İrfan Çelik

    Evreni büyütmek,ufukları genişletmekle orantılıdır diyen bir
    şiir.Anlamın çoğalmasını da eklersek.Sözün bittiği yerde,yaşama şiir başlar.Saygılar şaire.

    Cevap Yaz
  • Nazlı Akın
    Nazlı Akın

    Arkadan gelen sesler

    Duvar yazılarım…,
    memleketime, sana ve her zaman insanlığa benzeyecekse tadı, aydınlığımın
    arabesk acılara değil, yürekte bitmeyecek sevdalara çıksın adı, eşkıyalığımın
    sel üzerinde köprüler kurarken eğer, tanışacaksam ihanete ait ilk kurşun ile
    o kurşun ciğerde onur gibi taşınmaya değer, nöbet yerinin tesliminden önce arkadan gelenlere…

    * * *
    /yağmurdan mı geldin, yoksa denizden mi, saçların ıslak, hoş geldin…/

    şimdi…,
    yağmur günlerinde ve tam ortasındayım, boyumu aşan bereket tarlalarının
    iyi ki sen varsın oluyor adı, karanlık yağmur gecelerinde kaçan uykularımın
    bir sabahı bulduğumda, görmesem pencere buğusunda kırmızı dudak izini
    bir daha duyamam korkusu sarar içimi, yıldızlardan gelen ışık seli gibi sesini.

    sonra;
    bu liman ki huzura terkedilmiş mavi olur, çığlıklar saklanır dalgalar arasına
    dağılmasın martıların anlattığı masallar diye, kilitleri düğümleriz kapılarına,
    fırtınalar koptuğunda.

    .

    /rehavet saati gelmeden, bir sigara yakayım mı ateşinden, ne dersin…/

    şimdi…,
    küllükteki külleri karıştırıyorum, izmariti ile tadı damağımdaki son sigaramın
    sevabını kendime yazıyorum, ihanet etmeyip müstehcenliğine yaşadıklarımın
    yan gözümdesin sevdiğim, ne kadar yorgun yerleşse de vazolarına çiçekler
    görüyorum dinmişliğini hasretlerin, öylesine canlı açıyor çiçeklerdeki renkler.

    sonra;
    vazgeçiyoruz günbatımından, elimizle tutuyoruz güneşi, yanıyoruz yanmasına
    ve bozulmasın dünyanın düzeni diye, uğurluyoruz güneşi gene kendi dünyasına,
    gün batımlarında.

    * * *
    Duvarın önündekiler…
    Ali’nin attığı top Ayşe’nin ellerinde, ikisi birden yan-yana, aynı duvarın önünde
    arkadan gelen seslerden öğrenecekler, neler yaşayacaklarını, gelecek günlerde
    belki bir şiir dizesinde en büyük aşk kim bilir ya da kavgalarda öncü birer nefer
    ve toz bulutları içinde gözden yitinceye kadar, akla gelmeyecek daha neler-neler
    onları da öğrenecek, daha arkadan gelenler.

    Cevat Çeştepe


    uzul soluklu güzelmi güzel anlatımdı okudum okudum okudum ve sonrası kalemınz daım olsun eksık olmayın dıyorum ıyıkı varsınız saygılar efendim.

    Cevap Yaz
  • Osman Aktaş
    Osman Aktaş

    Dünyanın en küçük biriminde iriili ufaklı tüm arenalarında bir bayrak yarışı gibi yaşam sürüyor. Kimilerinin umurunda bile değildir yarış yeri bile belli değildir onların (ha varlar ha yoklar), kimileri bu yarışı izler sadece olduğu yerdedir (olmasa da olurlar), kimileri yarışçıdır hep ileriye gider hedeflediği yer bellidir (onlarsız olmaz, umutu onlar yaratırlar). Duvara yazılanlar acaba ben kimim? Neye yarıyorum, bir amacım var mı? diye okuyana kendini sorgulatıyor. Duvarın önünde miyim, arkasında mıyım, içinde miyim düşünmem gerekiyor...

    Cevap Yaz
  • Hikmet Atiş
    Hikmet Atiş

    Cevat bey çok anlamlı ve güzel bir çalışma şiir tadında bir eser. Tebrikler. Sevgi dolu selamlar.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (106)

Cevat Çeştepe