/hayalet olur düşer ay ışığının beyazı,
arka odanın bahçesine, kaktüsler üzerine/
de ki; dağları dökülüp çöl olmuş, kalmamış sığınacak gölge
bir damla su bile bulamamış, dün yıkandığı o derelerde.
ama ceylanın korkusu ne ondandır ne de ondan canımın içi
kurşunu namluya sürülmüş mavzer korkusudur yüreğindeki.
...kendimden bilirim, yüreğimde bir ceylan yüreği…,
korkudan ayaz olur, titrerim.
,
/son çınar ağacını saran sarmaşıkların,
yeşilini söküp alırsa bir zemheri, ağaç üşürse/
de ki; türküler söylememiştir, telgraf tellerine konmalarını
işte o sebepten bilmez turnalar, kanatlarında taşıdıklarını.
ama hasretin bahanesi ne türküdür sevdiğim, ne de turna
gittiği yerde ağlayanın olmamasıdır, ucu yanık mektuplara.
...oysa inanmıştık, sonu güzel biten her masalda…,
nasılsa hep biz olacaktık.
,
/ama belli olmaz, belki bir güneş doğar,
yarını beklemez bile, tutar ellerinden bu gece/
de ki; ceylanla göz göze geldiğinde, mavzeri elinden düşen
bir avcı çıkar elbet, havadaki turnaya uğurlar olsun diyen.
de ki; bakarsın arka bahçende açıvermiştir sonsuz bir deniz
sonsuz denizin ortasında bir ıssız ada, adada yalnız ikiniz.
...kanat sesinden derin, ceylan gülüşü gibi sessiz…,
seninle tam içinde güneşin.
Kayıt Tarihi : 12.5.2014 08:01:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
yürekte gece korkuları ve gecede gün aydınlığı...
![Cevat Çeştepe](https://www.antoloji.com/i/siir/2014/05/12/arka-odanin-gece-manzaralari.jpg)
12.05.2014 09:15:00
Çocukken bir kere yanıltmıştı ya ay ışığı, sonraları fazlaca sevdiğimi söyleyemem ama her şekilde ihtiyaç da olurdu elbet ay ışığına. Elektrikle taaa 1980’li yıllardan sonra tanışan bir köy düşünün örneğin…
Yaz günü neyse de kışın veya bahara yakın ay ışığı fazlaca parlak olursa ayaz ve don olacağına inanılır-gerçekten de ertesi sabah kalkıp baktığımızda, toprağın kabar-kabar
pamuk gibi olduğunu görürdük…Puslu ya da daha mat olduğunda, kurt ya da çakalların Bir ağıla saldıracağı kehanetini dinlerdik ve o da gerçek olurdu.
Bazen ağıldaki hayvanlar, bazen de saldırma cüretini gösterenler yenilirdi bu hep böyleydi.
Şiirin başlığına dönecek olursak, sonraları yani köyden ayrılıp da çok katlı evlerde yaşamaya başlayınca bir iki
yıl öncesine kadar ay ışığını görmedim elbet, yokluğunu hissettiğimi de Söyleyemem ama güzelmiş gene de...
Bir de denizden çıkmış gibi bembeyaz olunca…
Yada bir dağ başında, eğer ateş yakmamışsanız, her yeri pırıl pırıl aydınlatan o kocaman fenere şiir yazılmaz mı?
İster pastoral, ister lirik ya da didaktik…
Mizah ya da Hiciv….
Gören göz-düşünen, beyin ve hisseden yürek, Sayın Cevat ÇEŞTEPE ise bir de...
Ne diyebilirim ki….
Muhteşem bir paylaşımdı….
Kutluyor, saygılar sunuyorum….
'...sonsuz denizin ortasında bir ıssız ada, adada yalnız ikiniz.
...kanat sesinden derin, ceylan gülüşü gibi sessiz…,
seninle tam içinde güneşin.'
Adada yalnız ikiniz' demekle şair kendini hayalin içinden çekip hayali resmeden üçüncü şahsa dönüşüyor gibi.
...kendimden bilirim, yüreğimde bir ceylan yüreği…,
korkudan ayaz olur, titrerim. / en narin, en ürkek, en savunmasız yürekten yakalamışsınız değerli şairim. ***10*** (+)
Korku ve umudun size özgü bir anlatım ve başarılı imgelerle anlatıldığı çok güzel bir şiir.Kutluyorum,saygı ile.
TÜM YORUMLAR (82)