Düştüm yollara zamansız
Geceler yaşadım gözün karası gibi
Çok zamandır sana hasretim
Kavuştuk iki sevgili gibi, senle İstanbul.
Işıklarını kıskanır yıldızlar
Düşersin yorgun gönüllere
Işık misali aydınlatırsın
Bin yıldır ayaktasın acılara inat
Eskitemedi yıllar taşlarını,yaralarını
Hala sıcaksın,kabuk bağlamaz yaralar sende.
içim daralıyor yoksun ya sen
dört mevsim beşe çıktı yokluğunda
rengi kalmadı sevmelerimin
sen taşıyorsun yüreğimi,ben tükeniyorum usul usul
acılar! ah hayatımızın vazgeçilmezi
gözlerim uykusuz bedenim yorgun
ruhum divane
nerde ararsın sahrayı
gözlerime bak ve usulca fısılda
sesin,sözcüklerin yağmur olsun sevgilim!
gitme kal günün en güzel saatleri
sarılmak istiyorum sana
ve kaçırma ellerini ne olursun
utangaç hallerine hasretim nicedir
rüzgarın sırtında senden kalan buse
kendime saklıyorum sevinçlerimi
gülmüyorum,konuşmuyorum,kapadım gözlerimi
tutmuyor ellerim,dönmüyor dilim,ayaklarım prangalı
zindanımı kendim yaptım,gözlerin duruyor kapıda bana bakan
nasıl geçerse geçsin razıyım saatler,aylar,yıllar
sürgün edilmiş yüreğim,uzaklardayım
başka geliyor her şey,sancılar başka,ağrılar başka,ben başkayım
yabancı şehirlerde,tenime yabancı yağmurlar yağıyor,kokusunda sen saklısın
yitiriyorum birer birer ne kadar kıymetlim varsa
böylemi olur senin sevmelerin
ben başka bir yerdeyim uçurumlar çoğalıyor ayrılıklar adına
kanarsa bir yerin ben ağlıyordum sana senden habersiz
sen görmeyesin diye yutuyordum göz yaşlarımı
sende kalmıyor rengi aşkın
bir başında acı var sancılı insanlar
diğer ucunda zevkten kuduranlar
nasıldır yaşamak diye sormayın
yürek kaldırmıyor sevgili nasılsın diye sorma
sancılıdır hiç olmadığı kadar sancılı
yağmurlar yağarken terk etmeliyim şehri
yüreğimi alıp sorgulamalıyım uzaklarda
sen uyurken kaybolmalıyım bir başka şehrin sokaklarında
ve en saf halimle dönmeliyim şehrine seni daha çok severek
böyle yapmalı sevdalılar




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!