Yaşım genç gösterse de aynadaki yansımam, o rakamın fısıldadığından çok daha fazlasını anlatıyor sanki. Gözlerimin kenarında belirmeye başlayan ince çizgiler, yorgun bir gülümsemenin hatırası gibi duruyor. Oysa kahkahalarım ne kadar da tazeydi bir zamanlar. Şimdi içten bir tebessüm bile, derin bir nefes almayı gerektiriyor.
Omuzlarımda taşıdığım yük, yaşımın çok ötesinde. Hayatın acımasız yüzüyle erken tanıştım. Her düşüşümde biraz daha törpülendim, her kalkışımda biraz daha olgunlaştım. Ama bu olgunluk, beraberinde tarifsiz bir yorgunluk g ...
Işık yok.
Perdeler çekili değil, güneş küsmüş bu şehre.
Sanki dünya, bu odanın paslı eşiğinde biter,
Ve ben, o eşikte bekleyen kimsesiz bir gölge.
Gecenin en siyahı tükenince,
Bize bir kürek verildi, daha ilk nefesten.
Dediler: "Bu senin payın, başla toprağı deşmekten."
Bu uzun bir görev, yavaş ve pek zorlu,
Her gün, santim santim kazılır bu sonlu yolu.
Ve bir yarış bu, kör bir telaş sardı herkesi,
Yorgun bir gölgeyim,
Kendi kalabalığımda kaybolmuş.
Her yer aydınlık, ama içim karanlık.
Sıcak bir odada,
İliklerime kadar üşüyorum.
Çünkü içimde fırtına var,
Rakı şişesinde balık olsam,
Buz gibi biraları taşıyan tırın şoförü ben olsam.
Mezenin yanında unutulmuş bir zeytin tanesi,
Anason kokusunda demlenen o gizli bahane ben olsam.
Kavurucu bir öğlen sonu, mola yerinde,
Asfalta vuran serabın ta kendisi ben olsam.
Boşlukta asılı bir nefes,
Bir yankı arayan sessiz bir ses.
Var olmak, yok olmak arasında
Sıkışıp kalmış bir kafes.
Her gün, dün gibi solgun,
Metalik bir tat genizimde,
Her nefes, paslı bir bıçak.
Güneş, unutulmuş bir anı,
Gökyüzü, kurşuni bir duvak.
Bacalar, göğe uzanan parmaklar,
Sadece boş bir kadehte sesin
Ne bir meze, ne bir sohbet eşin
Yalnızca dünün yorgunluğu gözlerde
Ve yarının bitmeyen endişesi içeride.
Dışarıda hayat, bilirim, akıp gider
Bir film şeridi gibi aktı zaman,
Kare kare silindi çoğu an.
Ne başlangıcı bildim, ne de bir son,
Savrulup durdum, yorgun ve pişman.
Yollar uzadı, ayaklarım yara,
Gönlümde dinmeyen bir kara yara.
Yaralarım kanar, acım derin ve dipsiz,
Hayat denen bu çarkta hepimiz kimsesiz.
Gecenin karanlığı ruhumu sardı,
Sırtımdaki hançer, kanayan bir yara gibi kaldı.
Yorgun bakışlarım, solgun bir alev,
Issız bir limanda bekleyen gemi gibi,
Ruhum demir attı bilinmezliğe.
Ufuk çizgisi silindi gözlerimde,
Güneş battı içimin denizinde.
Her dalga bir fısıltı geçmişten,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!