Afrikanın aç ve sefil çocukları
Anlıyorum sizleri
Sonbaharda çiçek ve yapraklarını döküp
Çırılçıplak kalan bir ağacın
Soğukluğu kadar.
Ve anlıyorum yine sizleri
Vuslat kaderden emanet
Çık çatıya sallandır kefenini
Oh ne ala ihanet
Yedir ortanca çocuğuna benzin varilini
Ver ateşe gitsin pezevengi
Sık çatlarcasına varisini
Yok olan ellerin var
Hayalimde..
Saçlarını atıyorsun Anadolu Yakasından karşıya
Sen yalancısındır,
Sırf seni seviyorum diye
Yalan sözler edersin.
Hiç utanmadan
ve sıkılmadan.
Frenk öpücük silsilesiyle donanmış ağzın
Ben koklamayı arzulardım o çehreyi yazın
Umudunu yitirmiş iki ördekle bir kazın
Lafını sevdalarla donatıp sunmak lazım
İskandinav vaziyetleri benden sana vasiyet
Bir sema ettim ki dün gecenin meşkinden âşıklar meclisinde
Durdu bâtın alemler, durdu dünya önümde
Durdu kandili gökyüzünün, durdu devran bile
Geldi sırlar sırrının kutbu önüme
Geldi hep Mısrî, Bestamî, Tebrizî
Buyurdu hatta siyah kaftanlı şeyhleri
Ah ah sen olmadan aklımızda yelkensiz gemiye benzeriz
Hangi dalga alır da hangi kıyıya vurur diye
Çaresiz güzelim biz her gece bunu bekleriz
Bir fırtına kopacak olsa ta yürek ülkelerinden
Marifetsiz hazin sonumuzu işleriz
Okyanusta balıklar susamış kaynağı ne?
Alabildiğine kadeh dolusu yürek parçaları
Uçurumlar yıkıntısı bir sonbahar akşamında
Dudakların meşrulaşıyor sokak kaldırımlarında
Sayfalar dolusu ciltlik hayallerimde
Mansur ney edası taşır o ısırılası dudakların
Segah perdeden tılsım tılsım dilimle
Hani sen gittin ya şimdi
Zaten gelmemiştin hani
Onun için üzülmüyorum ben
Hani gelsen güzel olurdu
Sen gelmedin ne değişti ki hani
Ne çok hani der oldum ben
Umrum dışı gibi gözüken pek hayta kızcağızların
Kesik darplı kol sanatlarından
Sevgiye kurumuş vaşak bakışlı gözlerine
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!