Düş’ün  toprağını avuçladım.. Çok bekleyen belkiler vardı. Belkilerden   geçtim.
Eflatun bir yüreğe Eflatun olup:
“İnsanın kendini yenmesi en şanlı zaferdir.”Bu zaferin senli otağında kendime yeniden geldim.
Peygamber çiçeğinin   özünde   yıkandı  arılığım.Hep arındım, hem bal yaptım .
Bir  gölgenin  çınarı  gibi   büyülenmiş dünyamı  sana sundum.Büyük  çınarların  saki  meclisine gittim.
Şiirle  şarabı   karıştırıp   özünden   sapan  Hayyam'ın  sarhoşluk    meyhanesinde   kendimi buldum.
-Bir ben uyanık,  bir ben sana sarhoş: Hayyam’dan      bir duble içtim.
“Gece, gül bahçesinde ararken seni,
Gülden gelen kokun sarhoş etti beni; 
Seni anlatmaya başlayınca güle
Baktım kuşlar da dinliyor hikayemi.”
Göz bebeklerinin bebeği   kuşların  anlattığı  öyküde  uyandılar.Simurg  oldun bir den.Simurg ‘tan sözler   aktı..
Ve Simurg; kendini idrak eder…Efsane gerçekleşmiş, yolculuk yapan otuz kuş Yokluk Vadisi‘nde gözden kaybolmuşlardır… Simurg’u bulmayı başaran tüm kuşlar gibi, onlar da bir daha asla Yokluk Vadisi’nden geri dönemeyeceklerdir…
Otuz arayıcı kuş artık yoktur… Arayan Aranan’da yok olmuş…
Şimdi senli mistik arınma yolculuğunda, arayan bendim. Arıtılan, arılanan, Aranan’a yok oluş simyasını sunan da bendim. Sense, bu safir aşkın değerisin.Seni sevmek kadar sevmeyi sevdim.Simyasını bulduğum ceylan yüreğinde nitel sevgilerinden, nicel aranışlara gittim.
Toprak  kadar yakın,  gök kadar içimde. Hislerinle   sisleri ayırt edip   imkansızlık sızılarından   geçip  okyanus oldum sana Şulenar.
-Felsefenin   köklerinde oğullandım.Akıllanan aklıma  arıtıldım ilmi salıncağında.
Gülüşüne metelik atan   Afrikalı Leo  gibiydim. Özümde  madenler var.Asil bir  Afrika gibiydim.Bütün elmaslarımı, Madenlerimi  sömürgeci periler  aldı.
Afrikalı Leo’ydum seni tadıncaya kadar.  Gözlerin sahibi değişmiştir…  Sahip ile  Sahibe’nin  sayfasında yazılmışız.
Hakim ile Hakime olup  kendimize  hakim olmuşuz.    Nefsi ile Nefise olup nefsimizin    közlerinde aşkın kebabını yemişiz.   Dertli ile Derdiye olup    dertlerimizi  arıtmışız.
-Aşk ile Aşkiye   olup  en   yüce aşka   kendimizi teslim etmişiz.       Biraz  dahalara,  biraz sonrlarımızı eklemişiz.Bir sondan sonra    bir sonsuzluk    özü akar.
Şuurun şerbetini içtik. Bilincin kulesini kurup kendimizle tanıştık.Tanıdı bizi alemin farikası. Gönlümüz artık bir fabrikasyon.Kendi sevi losyonlarımız üretiliyor.
-Sen  mis kokunla  Mislinamsın artık. Sen  aşk alevinle  artık Şulenarımsın. 
-Senli  melodiyle dansım başladı  baş kaldırışlara. Senli düşlerle başladım düşten  öte düşüncelere   güzel kav olmaya.
Senli bir bakışla  başladım bakmaya.Şimdi senli bir senle  sana  geldim.Artık kendine de  yok diyemezsin Şulenar…
Kayıt Tarihi : 8.3.2013 15:09:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
 


Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!