Git ne olur,
İstemiyorum seni ve kalma sakın bir daha?
Evet biliyorum güneşim de sensin ayım da sen.
Her gün, her an seni düşünüyorum.
Gülmek sana o kadar yakışıyor ki,
Lakin sen gülerken Gazze'de vuruluyorsa çocuklar
Yan yana mezarlıklara koyuluyorsa papatyalar...
Artık bu dünyaya çok yakında her mevsim kış/kıyamet gelecek.
Ve yine vurulacak serçeler...
Seni sevmem Gazze'ye ihanet..
Senin gamzelerinin çiçek açması çocukların gülüşlerine ihanet.
İşte o yüzden sen gelme istemiyorum.
Biz sessisiz diye şehirler yıkılıyor.
Babalar vuruluyor, anneler ağlıyor yıkıntılar arasında
Dün bir çocuk daha öldü...
Bugün de bir çocuk ölüyor.
Yarın yine bir çocuk daha ölecek..
Çünkü sen yoksun ve her yer savaş, her yer kan.
Sana söz senin için bir ölüm borcum olsun,
Seni ölene kadar nasılsa seveceğim ya...
Mühür gözlerinden geceye kan olur akarım...
Yüreğim karışık değil, kafam karışık...
İkisi arasında derin bir uçurum, derin bir çatışma var...
Keşke öbür güne de sana borcum olsaydı da seni sevmeye devam etseydim...
Yani anlayacağın sevgilim! Bizimkisi zor bir hikaye...
"Savaşta en çok aşıklar yaralanır ve en çok da anneler ölür..."
Sen yoksun diye az önce bir anne daha öldü avucumda tıpkı bir serçe gibi.
Her anne öldüğünde alev alır yüreğim,
Kerbela’da susuz şehit olan güller gibi.
Her anne öldüğünde binler dirilir bedenimde.
Güller dikmeli her bir bedene, her bir şehre.
Doğunun her şehrinden Direnişin şehri Gazze'ye selam gitmeli.
İster ölüm borcum olsun sana istersen de sevmek borcum olsun..
Ben razıyım seni sevmeye de yoluna can vermeye de...
Yeter ki anneler ölmesin savaşlarda...
Git! İstemiyorum seni.
Gelme artık...
Oldukça dünya böyle.
Uğrama bana.
Kayıt Tarihi : 26.7.2024 19:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!