Biz çocukkende fakirdik şimdide
Soğuk on kasım günleri cümlemiz garibandık.
Önceki gün mukadder abladan krizantem istemeye başlardık.
On kasım günü elimizde emanet çiçekler ata ya saygımızı sunardık.
Haziran ayında tatil olurdu mahallede çay ocakları favorimiz
Sabahın sekizinde ya babamızın yanında yada çay ocaklarında geçerdi vaktimiz.
..
Anneye karşı ödev-sürmeli sonsuza dek
Daima verilmeli-hem gayret hem de emek
Onlar sevdikçe yaşar-kalkar bütün dertleri
Huzura kavuşturur-solan giden mertleri
Anneler ilaç gibi-bakışıyla kaldırır
Evlerde evlatlara-temiz nefes aldırır
Üzme ruhu köreltme-yürü onun yanına
..
Bugün sevinç ten ağlıyorsun anne
Sevinçlerin mutluluk göz yaşı dolsun
Hüzünler, kederler sevgiye katlansın
Anneler günün kutlu olsun,kutlu olsun
****************************************
Bahara sürüklenmiş anne coşkusu
Heyecanla bekleriz günün doğrusu
..
kız çocuklarını okula göndermeyen, desteklemeyen; erkek çocuklarından, kardeşlerinden aşağıda gören anneler, babalar, abiler; dilerseniz altmış gün oruç tutun, on vakit namaz kılın, üç kez hacca gidin, malınızın yarısını zekât verin, bin bir kez tövbe edin...
o kız çocuklarının âhı ömrünüz boyunca yakanızdan düşmesin! "
..
anneler çocuk doğuruyor bu gün
ben seni doğuruyordum amansız
babalar vardı heyacanla bekleyen
benim gözlerim seni bekliyordu sabırsız
kordonunu kesiyordu doktorlar
sen sancılarımı kesiyordun gecede
..
Yıllar yılı çok çektik-düşman yurda girmişti
Eziyet ve sıkıntı-hepimize vermişti
Dipçikler ellerinde-onlar postallarıyla
Yurdumuzu çiğnedi-uzantısı var hâlâ
Anneler uyandırır-çocukları gençleri
Bunun için sağlamdır-hepsinin dirençleri
Karşı duran milletim-erkeği ve kadını
..
Selam sana gökyüzünde doğan güneşim,
Selam sana yeryüzünde açan çiçeğim,
Selam sana karanlıklarımın aydınlığı,
Bu kalp seni unutmaz; anneler unutulmaz...
Sevindiğimde gülüşlerimsin,
Üzüldüğümde gözyaşlarım.
..
…… Sizin hiç anneniz öldü mü? Benim ölmedi çünkü; hiç annem olmadı, doğumumda sonsuzluğa göç etmiş, yaşamını verirken bana, toprağa vermiş son nefesini…
…… En çokta bu dayatma, kapitalist geleneğin çiçekleri vurur beni ama sen bilmiyorsun… Onca yıl bir ama bir tek kez geldin rüyalarıma ve flu yüzünle papatyalarla donatmamı istedin mezarını ve sanki biliyordun deli oğlunun en çok papatya sevdiğini, kucağında papatya resimli kadın gibi… Sabahı zor edip onlarca papatyayla kabrine geldiğimde her gün yediğim vurgunların en büyüğü idi o anki anne ve mezarındaki çiçekleri, toprağı çalanlar hangi ülke ve inancın insanları, buz tutan kıran gecelerde sen hiç üşümedin mi anne titremedin mi? Kutsal addedilen bu yerde toprağın altındakileri ürpertircesine beni dinden, beni imandan çıkaranlar mı yoksa ben mi suçluyum anne?
…… Varoşlarda doğmasam, orada oturan bir işçinin karısı olmasan şu an nerede olacaktım kim bilir ve bu yanılsamamla sen yine annem mi olacaktın? Peyniri, zeytini mahalle bakkalından her sabah ve gramla alırdık yoksulluktan, seninde evliliğin hep böyle gramla alınan yiyeceklerin dayanılmaz yoksul sızısıyla mı geçti anne? ... Biliyor musun ben hiç muz yemedim küçükken, her gece yorganı çekince üzerime sessizce ağlardım, babam duysun istemezdim… Muzsuz, mutsuz, sensiz geçen çocuklu- ğumda ilkokulun Amerikan süt tozlu, beslenme çantalı geçen günlerin teneffüslerinde muz yiyen çocuklar potansiyel düşmandı anne ve şimdi nerede muz görsem ezmek istiyorum ayaklarımın altında, sahi muzun tadı nasıldı? Anneler sıcak sarılır derler, muzda anne gibi sarar mı dilimi, tenimi? ...
…… Trakyadaki arkadaşlarımdan her yıl Mayısta tenekelerde gelen peynir ne güzelmiş anne, ama heyhat tıkanıyor, yiyemiyorum, karşı sokağın içlerinde doğu-güneydoğudan kopartılan kürt kökenli ailelerin çocukları ekmekle beslenip sağlıksız büyürken kahrolası geçmiyor bir yerlerimden ve kabul etmiyorlar verdiğimde, dilencide, açta değiliz, topraklarımıza dönmek amacımız diyorlar…
..
Şiir bahçesinde esiyor yine esin rüzgarları.Kırılıyor en ince yerinden gül dalları.İnciniyor bülbülün ince dudakları.Öpmelerinden geriye bir yığın tarumar kalıyor.Ahhhh gül endamları yerlerde kan ağlıyor.
Yeryüzü sularını ince çizgiler halinde yaralarından süzüyor.Bir sancı halinde yayılıyor vadiler boyunca nehirler.Çocuklar suların debisinde boğuluyor.Yüreğini yırtıyor çakıl taşlarının en keskin uçlarıyla anneler. Bir yürek kanayışı denizin kıyısına varıyor.Gün batımı vaktinde hayat kan kızılı bir manzara oluyor. Mor renkli kıyılar zambakların yalnızlığına dönüşüyor.
Bir kız kızgın taşlarla oynuyor.Elleri yanık buğday tarlaları gibi cehennem kokuyor.Küçük kız bir yüce gönüllülük gösterip dünyanın taşlarını yerinden oynatıyor.Elleriyle ateşten duvarları yıkıp şiirsel duvarlar örüyor.Gül bahçesinde sarmaşıklar mısra mısra imge kokuyor. Şair kanadında bir kuş kızın saçlarına konuyor.İkisi beraber hüzzam tadında bir şarkı dillendiriyor.
Yaşlı ve olgun bir karga şiirin tam ortasına pisliyor.Dışkı kokuyor günün en verimli saatleri. Bütün gün karga kanadında ölgün düşler masmavi gökyüzünde dolaşıyor.Şiir kaçacak yer arıyor.Şair şiirini bir karganın pençeleriyle yakalıyor.Ölüme dair dizeler dünyanın kırılgan yerlerinden akıyor.Sokaklarda cinayet işleniyor.Bir savaş Fırat nehrinin kıyılarında ansızın ortaya çıkıyor.Çünkü bu nehrin adı bütün sözlüklerde kan ağlıyor. Sağır ve dilsiz bir barış Mezopotamya’da kol geziyor.
Şair düşleriyle yetiniyor.Dişlerinin arasında tok sözler bir mine gibi akıyor. Gülümseyişlerinden şiirsel ışıltılar dökülüyor.Şairler ağız tadında bir hayatı kelimelerin tat veren kıvamında yaşıyor.Düş denizinde peynir gemilerini yürütüyor.Şair gönül tokluğunda bir Afrikalı gibi yaşıyor. Afrika çiçeklerini yürek obasına dikiyor. Şair en çok zenciye benziyor.
Gün batımı kızıllığında deniz yüzünün derisini yüzüyor.Martılar çığlıklar halinde denizin mavi gözlerine saldırıyor.Kan ağlıyor deniz.Dalga dalga yayılıyor acı.İnsanlar acılara boğuluyor.Anneler bir balık gibi çırpınıyor.Kızlar ve oğlanlar bir şairin dizeleriyle güneşin altın ışıkları altında can veriyor.Çünkü şair en çok zenciye benziyor.Beyaz tenli insanları göz yaşlarının sularına katıyor.Onları düş denizine sürüklüyor.Onları kum görmüş su görmemiş bir insanın özlemiyle yakarken denizin serin sularında atıp boğuyor. Şair zenci dolu bir hapishaneye benziyor.Ne yaşıyor ne de ölebiliyor.Hep karanlığa mahkum oluyor.
..
eğer engelli çocuğunuz varsa sakın onların özgürlüğünü kısıtlamayın onları eve hapis etmeyin ne olur bende bir engelli olarak bu yazıyı yazıyorum ben yaşadığım için yazmak geldi içimden sevgili anneler ve babalar her ne olursa olsun evlatlarınıza güvenmeyi deneyin onları anlamaya çalışın ne olur onları engelli diye veya imkanımız yok diye okutmamazlık etmeyin okutun eğitim alması için her ne olursa olsun yapın ben okumadım hiç bir zaman hep kendim öğrendim hep kendim hıs yaptım kendime bir söz verdim bunu başarıcam dedim sakın siz engellemeyin bir engelde siz koymayın onların hayatına ve düşüncelerine bırakın onları kendileri hayatını kursunlar hep sizmi olucaksınız ki yanlarında hayır bu hayat elbet birgün yanlız kalacak o yuzden onu hayata hazırlayın hayatta ki zorlukları öğrensin benim ailem beni anlamaz güvenmez neyin var diye sormazlar ama çok severler eminim ama ben kendi karalarımı kendim almak istiyorum kendi hayatımı kendim yaşamak istiyorum acı tatlı veya deli dolu yaşamak istiyorum benim düşüncelerim çok başka belkim sizin çocuklarınızın düşünceleride çok daha başkadır sakın ha diyorum ki onların engeline bir engelde siz eklemeyin benim hayatımda bir engel var bedenim ve baçaklarım o yetmiyormuş gibisinden bir engelde ailem koyuyor bundan ne anladım ki ha yaşıyorum ha yaşamıyorum farkı varmı sizce siz söylerin bana gelin hepberaber bu engele son verelim bu gözyaşları son bulsun sevgili annelerimiz ve babalarımız ne olur biz engellere şanş tanıyın ben bir engelli kızım yaşım 31 adım saliha sizden bunu istiyorum elbetteki sizde benim düşündüğümü düşünceksiniz benim ailemde beni anlar inşalah diyorum gelin hepberaber engelli aşalım ben resim yapıyorum iki kitap beraber yazıyorum arada şiirde yazarım ben ovapınar gazetesine de çok teşekür ederim onlar olmazsaydı sesimi sizlere duruyamazdım sevgili engelli arkadaşlarım size de sesleniyorum sakın ümitlerinizi kaybetmeyin ben kaybetmicem her ne olursa olsun gözyaşlarım sel veya deniz olsada vaz geçmicem benim bir arkadaşım var ressam rüstem yılmaz rüstem bey hep der ki sen çok güclüsün birgün yenicen derdi ailen anlar ben bu yazıyı yazarken ağıyorum tüm kalbimle diliyorum ne olur evatlarınıza engel olmayın lütfen anneler ve babalar sizlere seseniyorum çocuklarınızın hayallerile oynamayın onlarında hayatı var gelecekleri var vede düşünebiliyorlar ben tekrar ovapınar gazetesine teşekür ederim sevgül hanıma ve levent beye onlar olmasaydı bu yazıyı sizler okumayacaktınız ben birde arkadaşım rüstem yılmaza da çok teşekür ederim oda bana destek oluyor ve beni her zaman dinliyor anlıyor onada çok teşekür ederim
BU BİR ENGELLİ KIZIN KENDİ AĞIZINDAN YAZDIĞI YAZI
..
Anneler gününde anneler
Ne hissederler acaba?
Apansız gelen
Bir sevgi demetini,
Koyarlarken kalplerinin vazosuna.
..
Kur'an öyle bir anayasa (rehber, yol gösterici)'dır ki; içinde bir annenin, bebeğini ne kadar süre emzirmesi gerektiği bile yazıyor. Kur'an; insanlığın yaşam klavuzudur...
"Anneler çocuklarını tam iki yıl emzirsinler. Bu hüküm süt emzirmeyi tamamlamak isteyenler içindir..." #Bakara233
..
Efendim neden üzüntünüzü şiirlere döktünüz.Mardinli,Erzurumlu,Sıvaslı olmanın üzülecek bir yanı yok.Gurur duymalıyız.Biz kültürümüzde yaşıyoruz.sevgiyle hasretle.
Gönlünüz daim olsun.Güzel şiiriniz için tebrikler.Bu mesajınızı okurken,size gerçekte,insanlarımızın sizin düşündüğünüz gibi olmadığını kısa bir örnekle anlatayım..Apartmanda bana herkes sevgi ve saygı gösteriyor,
hareketleriyle,bana yaklaşımlarıyle anlıyorum..daha doğrusu öğle sanıyordum..Ta ki Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur Bey efendi ile,kadın dernekleri başkanları,beni evimde ziyaret ederek,2010 anneler gününde,Narlıdere ilçesi yılın annesi seçtiler.Bana verilen herhangi bir ödül, arsa, altın, madalya yok.sadece bu ziyaret ve gazetelerde adımın duyurulması beni mutlu etti.Apartman sakinlerinden, beni sevenler,kapımı tıklatıp tebrik etmedikleri gibi,bana karşı cephe aldılar.herhalde,benden beklemiyorlardı.veya hakir görüyorlardı.bu konu beni çok düşündürüyor,ama inanın üzülmüyorum.kendilerini belli ettiler.ne mal olduklarını anlamış oldum.selamlar,11.06.2010
Vehbiye Yersel
..
Yedi köyün zeynebi
Bizim buralarda ana gibidir toprak, sır gibi saklar bağrında suları. Nasıl saklamasın ki? Çöle ramak kalmıştır. Buralarda su, su demektir su… kış mevsiminin peşinden gelen bahar yağmurları, doymamış toprak için hala ayrı bir özlemdir. Bu özlem üzerinde yaşayanlarca bazen türkü olmuş söylenmiş bazen ninni olmuş ağlanmıştır. Geneyik köyü de bahar yağmurlarından ümit bekleyen Gaziantep in şirin bir köşesidir.Bu köyde başka olur akşam telaşı. uzun kış geceleri, masal olur söylenir, kısa yaz gecelerinde nasihat olur dinlenir. Bu nasihatlerden birde Kör Hüseyinlerin evinde yaşanmaktadır. Kehrizli Nahsen efendiler, Kızı Meryem’e dünür gelecektir. Kadın durdu! tandırda elini ısıtan Kör Hüseyin’e baktı.
-Ne bakarsın be kadın? Karabiberi, kahveyi aldık; başka eksik mi var?
— Yok ağam
- O zaman hadi işine.
Ben derim ki?
..
Kalp kolay kırılırmış. Hemen incinirmiş, kendisini bazen hemen toplayamazmış. Bazen yolunu bile sapıtırmış bu hengamede kalp. Bazen geçmişte yaşar bazen gelecekten arzularmış. Kalp birinin elinde de kalabilirmiş, kalp sancırmış, hastalanırmış. Kalp var ya en bilinmez yeri insanın. Ve insanın sırtını dayadığı en muhteşem yer. Orayla konuşmayı öğretti bana hayat ilk.
Geriye bakmamayı, pişman olmamayı. Yenilenmeyi...
'KALBİMİ HEP YAMAMAYI ÖĞRETTİ' ilkin.
Ve sonra babalar her evladını eşit sevmezmiş. Bazen birine verdiğin öpücüğü diğerinden esirgermişsin. Ve nasıl oluyorsa 'birbirinden ayırmadığı yalanını' söylüyormuşsun yavruna.
..
BAŞ TACI ANNELER
Özene bezene yaratmış sizi hikmet,
Yüce makamınız olsun en güzel cennet.
İlkin size Havva dendi,
Cennet sizinle şenlendi,
..
Küçükken kulağıma niniler söyledin
Birkerecik bile kızıpta sövmedin
Benim yüzümden azarlar bile işittin
Anneler günün kutlu olsun canım annem
Büyütene kadar çok eziyetler çektin
Birkerecik bile of çekmedin
..
Bir Hint atasözü diyor ki:
“Kazdığın acının derinliği kadardır mutluluğun...”
...
seni çok üzdüm
seni çok acıttım
affet anne
..
Ölümü seçiyorsa bir insan
Yaşama umudunu ne yapsın,
Açlığa terk edipte atarsan
Sokağa dökülmeyip ne yapsın?
KİT’leri satan, be hey vicdansız
İşçiyi bırakırsan güvensiz
..
Yemez yedirirsin, giymez giydirir
Herşeyin doğrusunu anneler bilir
Annem sana boynum kıldan incedir
Hiç bitmiyor dertlerin nicedir
Sana kâr kalan hep acıdır
Canım anam yine duacıdır
..