Anne! Anne! Anneee!
Karanlıklardayım Gittin Gideli,
Hiç doğmuyor güneş, doğmuyor ANNE!
Donuyor bedenim, soğuk geceler..
Yorgan senin gibi sarmıyor ANNE
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
İlk önce Annenize Allah'tan rahmet, sizlere de sabır diliyorum. Duygu yüklü paylaşımınızı okurken boğazım düğümlendi. Nasıl istersek öyle yaşayalım, fakat unutmayalım ki, bir gün mutlaka öleceğiz. Kimi seversek sevelim ama unutmayalım ki bir gün ondan da ayrılacağız. Dilediğimiz gibi davranalım, lakin şu da aklımızda olsun, her yaptığımızın karşılığını mutlaka göreceğiz. Anlam yüklü paylaşımınızı ve değerli kaleminizi yürekten kutluyorum. 10 + ANT. Saygı ve sevgi ile kalın.
Hikmet YURDAER
HARİKA ESERİNİZİ KUTLUYORUM SELAMLAR ,SEVGİLER.
GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ GRUBUNDA ANNELER GÜNÜ / HAFTASINDA “HER GÜN BİR ŞAİR ANNEDEN - BİR ANNE ŞİİRİ” FAALİYETİMİZDE “GÜNÜN ŞAİRİ” SEÇİLEN METANET YAZICI HANIMI KUTLUYORUZ.
KOKUSUZ GÜLLER
Tabiattaki bütün güzelliklere güzellik katan hava ve suyun yanında olmazsa olmazların en başında gelen güneş ışıklarıdır.
Güneşin düşmediği, ısıtmadığı bütün canlılar ki, buna bitkiler de dâhil, renksiz, soluk ve kokusuz, cansız olurlar.
Karanlıkların canlıları da karanlıklara benzer. Solmuş, bitmiş, tükenmiş…
Tabiat için güneş ne ise, bir çocuk için de anne odur.
Hayat veren, can veren, renk veren, güç veren güneş…
Anne sıcaklığının yerini hiçbir yorgan veremez.
Çünkü anne candır, canandır; çünkü anne yardır, yarandır, çocuk için…
*
Güneşin doğmadığı yerde hangi bahardan, hangi yazdan bahsedilebilir?..
Baharı olmayan mevsimlerde hangi gül büyüyebilir?..
Gülü olmayan iklimlerde bülbülün şakıması nasıl beklenebilir?..
Anne değil midir, kışı yaza, sonu ilke, bahara çeviren?...
*
Ne kadar derlerse desinler, “teyze anne yarısıdır” diye, teyze gerçek bir anne gibi olabilir mi? Annenin yerini tutabilir mi?
Anne kokusunun, sıcaklığının yerini, günler geceler boyu gözünün içene bakmadığı, sımsıcak nefesini duyamadığı, kendi canından, teninden can bulmadığı, sinesinden beslenmediği hangi baba alabilir ki…
Anne sevgisi, demelityim ki, ilahi bir duygu, ilahi bir sevgi… Allah yaratıcı, anne sebep olanı, var edeni, vesile olanı…
*
Şöyle bir düşünürsek, ana kara, anapara, ana vatan, ana güç kaynağı, ana bayii,ana yol… hep ana… hep ana…
Var mı daha ötesi…
Ana’nın olmadığı asıl olabilir mi?..
Demek ki her şeyin temeli, her şeyin aslı “ana” kelimesinin etrafında anlam kazanmakta ve değer bulmakta…
Bir çocuk için de ve hatta yaşı başı ne olursa olsun, bir insan için de ana, temeldir, esastır, asıldır… Özdür, ruhtur, candır…
Onun olmadığı bir yerde, her şey eksiktir, natamamdır.
*
Öylesine insanın ruhuna işler ki anne, aradan on yıllar geçse de hayali asla gitmez. Hep göz önündedir, hep vardır, gerçek âlemde olmasa bile…
Gönüllerin sultanı, ruhların şahıdır ana…
O, yürek sesidir, o duygu güllerinin enfesidir.
Bir yürek için nefasettir, zarafettir, letafettir ve metanettir ana ve ana sevgisi…
Mutluluk, huzur, sükûnettir ana, bütün evlatlara…
Onun olmadığı yerde, onun olmadığı bu dünyada güllerin rengi solar, kokuları silinir, yok olur gider bütün güzellikler.
Hangi evlat ondan başkasına gül diyebilir, ondan başkasına mis diyebilir…
*
Hep beklenendir.
Hep özlenendir.
Hap aranandır.
İnsanın sözüne geçiremeyeceği gönül onun için çarpar, mantığının dumur olacağı anda bile yine anne vardır.
*
Bütün canlılar, önce kendi analarını ararlar. Analar da yavrularını…
*
İnsan, mahlûkatın en mükemmeli insan nasıl aramasın ki…
Yüce Rabbim öyle bir kalp ve öyle bir duygu vermiş ki kullarına…
Her daim muhtaç kılmış analarına…
***
Şaire Metanet Hanımdan güzel bir ANNE şiiri okuduk.
Duygulandırdı bizi, düşündürdü…
Aldı, zaman zaman götürdü geçmiş günlerimize… Yaşadık hatıraları bir kez daha, yaşadık kısa süren anneli günlerimizi…
*
Bu sımsıcak, bu buram buram ana duygularıyla bezenmiş şiirinden dolayı tebrik ve takdirlerimle şaireyi kutluyorum.
Kalemine, yüreğine sağlık Metanet Hanım.
Sağlıcakla kalın…
12 Mayıs 2011
Hikmet ÇİFTÇİ
“ Karanlıklardayım gittin gideli,
Hiç doğmuyor güneş, doğmuyor anne!
Donuyor bedenim, soğuk geceler..
Yorgan senin gibi sarmıyor anne!
… “
Şiir; ince ayarlı söz dizinleriyle insan ruhuna en çabuk ve derinden etki edebilen, kendi içinde ritmik, melodik bir estetiğe sahip söz sanatıdır.
Birçok şiir vardır son derece güzel, anlamlı ve ustaca kurgulanmış ancak, her şiir aynı süreçte ve kıvamda etkileyemiyor okuru! Ya da; okurun ruhiyatına, duygusal coğrafyasına, algısına göre değişebiliyor bu etkileme/etkilenme duyarlılığı. Tıpkı bu dizelerin (annesi hayatta olan ve yaşamında “ anne-evlat “ ilişkisini olması gerektiği ölçeklerde yaşamış doygun biri olarak) özümün en ücra kıyılarına değin ulaşarak beni etkilemesi gibi.
Hayatta birçok durumda duygudaşlık yoluyla başkalarının duygu ve düşüncelerine -kısacık bir an da olsa- bürünerek onları daha objektif bir yaklaşımla anlamaya, anlamlandırmaya çalışır; böylece olayları, olacakları daha net ve çözüme yakın bir çizgide değerlendirmeyi, ortak akılda buluşabilmeyi amaçlarız. Böylece hakkaniyetli, barışık ve esenlikle dolu bir yaşamın penceresini aralamayı düşleriz.
Saygıdeğer Metanet Hanımın bu her biri birbirinden anlamlı, vurucu, sımsıcak olduğu kadar hüzünle dolu dizelerinde insanı gördüm, çocuğu… Bir kız çocuğunu, bir kadını gördüm; tüm acılarına, yalnızlıklarına, hüzünlerine ve hayatın kalleşliklerine rağmen, kendi içselliğinde kendine dost, kendi yarasını otayan ve sağaltan, bir yudum yaşam adına…
İnsan çığlık çığlığa iken yüreğinin kanayan kıyılarında sıcak bir ana kucağına hasretle… Nasıl başarabiliyor aynı anda ayağa kalkabilmeyi, yaşama ve yaşamını anlamlandıran her bir şeye tutunabilmeyi? İşte bunun adı SEVGİ, anaç bir duyarlılık…
Annesizlik birçok duyguyu daha derinlikli, daha naif boyutlarda besleyebiliyor; ya törpüleyerek ya da sivrilterek…
Tıpkı şiirin ilk dizelerinde ifade edildiği gibi; annenin yokluğuyla bir anda yaşamın bütün güzellikleri anlamını yitirebiliyor, mevsimler kendine has güzellikleri, çiçekler rengârenk büyüsünü yitirebiliyor, o ana değin anlamlı olan ışık karanlıkla eşdeğer bir anlama bürünebiliyor, çocuk gözünde.
Hakikaten de, bir annenin yerini hiçbir nesne, hiçbir varlık alamıyor; aynı kan bağından da olsa… O, yeri doldurulmaz bir varlık; Yaratan’ ın çok özel kıldığı…
Değerli şairimiz bu özel durumu son derece anlamlı sözcüklerle vurgulayarak belirtmiş zaten.
“…
Bekleme o gitti, gelmez diyorum!
Boşuna çağırma, duymaz diyorum!
Dönülmez yerdedir, anla diyorum,
Yüreğime sözüm geçmiyor anne! ..
Hasretin canımı yakıyor, anne!
Büyüyor özlemin, dinmiyor anne! .. “
Hele ki, yukarıda alıntılanan son mısralar yok mu? Annenin yokluğuyla içini acıtan ve kabullenmekte zorlanılan gerçekle, çığlıklarını kendi derinliğinde sessizce yaşayan yüreğin çatıştığı o hassas dönemeçte - ifade edilen isyan, özlem ve hüzünle yüklü duygu dolu söylemler…
Bu çağıl çağıl duygu akan, adı gibi metanetli, değerli olduğu kadar samimi kaleme saygımla; kutluyorum şairimizin ve bütün annelerin “ Anneler Günü” nü.
Refika Doğan
“Gerçek Dostlar Birliği” Grubu
anneler gününe yakışır güzel bir eser kutluyorum tebrikler...listemde saygılar sunuyorum..
guzel saırımden harıka bır sıır okudum cok tşk edıyorum dusuncelerınıze saglık sevgımle samı
akçay sıze el sallıyor
Yüreğinize sağlık çok güzel akıcı bir şiir olmuş duygularınız mısralara dökülmüş anlam ve anlatımı güzel şiirinizi ve sizi canı gönülden kutlarım kaleminiz daim ilhamınız bol olsun saygı ve sevgilerimle
Mekanı cennet olsun. Anne segisinin yerini başaka hiç bir sevgi, tutmuyor. Onun şefkatle sardığı kollar başka kimsede yok; onun özel kokusu eşsiz ve benzersiz. İnsan derin bir özlemin içine düştüğünde, dünyası zindana dönüyor birden... Anne sevhisi, anne.... anne... anne.... sen yoksan dünyadan bana ne... Tam punaımla kutluyor, bu çok güzel şiirinizi özel antolojime alıyorum. Başarıla dilerim..
Bu gün anneler günü Anne Anne Anneee diye sesleniyor şaiir yüreğinden gelerek yalnız olduğunu düşünerek.Bu gün kimbilir kaç yürek sesleniyor böyle sen ben onlar çoğumuz kaç yürek ağlıyor bugün Anneler için.Annesi olmayanlar Annelerini özleyenler.Öyle kutsaldır ki onlar anlatmaya kalksam kelimelere sığdıramam anlatamam sadece bir Anneyi. Bizler kaybettik Annelerimizi istemeden uğurladık onları bu benim Annemsiz geçirdiğim ilk Anneler günüm.Daha niceleri var benim gibi peki Anneleri olanlar.Lütfen varken bilin değerlerini bir gün değil her gün hatırlayın onları.Metanet hanım duygu yüklü şiirini bu anlamlı günde hüzünlenerek okudum.Anneler gününü yürekten kutluyorum.Annesizsiniz ama yalnız değilsiniz.Bizler seni seviyoruz...
Anne bir ışıktır.. Anne bir güneştir.. Kışları yorgan olduğu gibi yavrusu üzüldüğünde yağmur dolu bir buluttur.. Öyle bir gözleri vardır ki sevinince sanki bir ay, ağlayınca bir yağmur. Şefkat la bakınca da bir okyanustur.. Yüzme bilmesen de asla boğulmayacağın bir okyanus.
Kokusu miski amber olup gülü kıskandıracak kadar güzel kokar. sıcaklığı ile güneşi kıskandıracak kadar sıcaktır. Sevgisi her şeye bedel olup tüm güzellikleri gölgesinde barındırır. Dünyanın en büyük nimetini de getirsen ana sevgisi karşısında adeta bir hiç kalır.
Anne bir mükemmeliyettir. Anne bir duygudur…. Anne bir şefkattır.. Kısaca Anne herşeydir. Hani derler ya
ANA BAŞA TAC İMİŞ
HER DERDE İLAÇ İMİŞ
BİR EVLAT PİR OLSADA
ANAYA MUHTAC İMİŞ
Sözün özü işte sen busun Anne… Yüceliğini anlatırken beynim duruyor…yüreğimin sesi ve kelimeler yetersiz kalıyor… Onun için diyorum ki Tüm annelerin ellerinden saygıyla öpüyorum… Yüreğinize sağlık Gönül dostu…Kaleminiz daim ilhamınız bol olsun..saygılarımla.
Bu şiir ile ilgili 23 tane yorum bulunmakta