İnanan insanların hayatı tüm zorluklarına rağmen yaşama nedenleri vardır.
Çünkü bu fani dünya hayatı onlar için ölümsüz ruhlarının, sonsuz ve sınırsız his ve duygularının gerçek standardındaki ebedi ve saadetli hayatı kazanma eğitim ve ticaret alanıdır.
Yüz yaşını aşmış olsalar, yatalak bile olsalar, ölümü isteyemezler.
Çünkü dünyaya gelmek onların iradeleri ile olmadığı için gitmeleri de isteklerine tabi değildir.
Onlar kendilerinin bir yaratıcılarının olduğuna ve yaratılışlarının ise kainata anlam kazandıran önemli nedenleri olduğuna inanırlar.
Varlık alemine anlam ve değer kazandıran hayatları onlar için her şeyden kutsaldır.
Çünkü canlı cansız her şeyin hayata özellikle İNSAN HAYATINA hizmet ettiğine inanıp onu yaratıcılarının belirlemiş olduğu son ana kadar her türlü maddi ve manevi zararlılardan korumayı hayatlarının gayesi kabul ederler.
Bir dakika bile olsa fazla yaşamayı isterler ve derler ki şu yaşayacağım son dakika bile ya bir tövbeye vesile olup bir günahımdan kurtulmamı sağlar.
Veya mazhar olduğum bir nimete şükreder, muhatap olacağım musibete sabreder Rabbimin rızasını kazanır ahirette ebedi hayatımda makamımı yüceltirim der çok kazandıran bir işi yapmanın sevinç ve mutluluğu içinde ömrünün son anına kadar hayata sarılma ve tutunma gücünü inancından alır.
Ahirete iman etmeyen inkarcıların SONUNDA YOK olacaklarına inandıkları ve çok önemli bir şey kazanacaklarmış gibi İNATLA iddia edip ıspatlamaya çalıştıkları hayati tehlikelerin tehdidi altında sayısız sıkıntılar içinde yaşamalarının mantıklı bir izahı olabilirmi?
İnanıyorum ki inkar etmekte oldukları ahiret aleminde kendilerini bekleyen İlahi tehdidinin korkusu, içinde yaşamakta oldukları hayat denilen dünya cehenneminde son nefeslerini verinceye kadar sülük gibi sürünerek yaşamayı zorunlu hale getirmiştir.
“LARAHETE FİDDÜNYA” dünyada rahatlık yok denilmiş.
Genelde bütün insanların en rahat ve mutlu anları farklı yerlerde beğendikleri yemeklerden doyunca yemeleri, hasret duydukları sevdikleri ile bir süre beraber olmalarından ibarettir.
Yani ruhlarının gelmiş olup, farkına varmadan aramakta olduğu cennet standardında bir hayattan başka bir şey değildir.
Dünyadaki rahat, haz ve lezzet numune ve reklam nitelikli olduğu için aradıkları haz, huzur ve rahatı temin etme imkanına sahip değildir.
Fazlası sadece rahatsızlık ve sıkıntı verir.
Sevdiğimiz yemekleri çok yediğimizde yaşadığımız hazımsızlıklar, kabızlıklar, en sevdiklerimiz ile biraz fazla kaldığımızda içine düştüğümüz anlaşmazlıklar ve yaşanan bıkkınlıklar ve kavgalar izaha ihtiyaç bırakmayacak kadar hepimizin her zaman yaşadığımız hayatın FARKINA varamadığımız en önemli gerçekleridir.
Aslında hayat hasretini çektiğimiz yarınların dünün mazi çöplüğüne gömdüğümüz hayallerinden başka bir şey değildir.
Hayatın bir tek hakikati var oda yüz yüze gelmekten korktuğumuz ÖLÜM.
Ey her işini sonucu itibari ile anlamlı, amaçlı ve ücretli yapan kendisini akıllı, mantıklı ve ZEKİ sanan insan!
Ahiret yoksa SADECE ÖLÜP YOK OLMAK İÇİN bir ömür, anlamsız amaçsız ve ücretsiz sayısız sıkıntı, dert, musibet, hastalık, kaza, bela, sakatlık, hırs, haset, kin, nefret ve ihanetlerle dolu sonu ise SEVİMSİZ bir yaşlılık ve KORKUNÇ ÖLÜM olan hayatı bir bakteri gibi sürünerek yaşamaya değermi?
Necdet EremKayıt Tarihi : 2.7.2014 15:07:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Necdet Erem](https://www.antoloji.com/i/siir/2014/07/02/anlami-varmi-2.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!