Ankara Otogarında
Meczup bir yalnızlığa uyanmakta gece.
Demli bir bardak çayın buğusunda yanarken dudaklarımız,
Son peronda kalkacak ilk otobüsü beklemekte şarkımız.
Söylemek hiç gelmese de içimden;
Şimdi senle ben paylaşılmış bir simidin iki yarısıyız;
Ayrı ellerde, ayrı yollarda.
Yine o simitten dağılan susamlar gibi
Etrafa saçılmış anılarımız Ankara Otogarında
Meczup bir ayrılık şiirini yazmaktayız.
Yalnızlığımız kadar kalabalığız.
Kalabalık gibi yalnızız.
Ankara Otogarında
En çok da suskunluğumuz bağırmakta.
Ve kim bilir hangi otobüs beklemekte,
Ezip geçmek için anılarımızı, geçtiği yollarda.
Bize yol görünen, sevgili
Belki aşk, belki dostluk, belki gözyaşı
Ve belki kahkahadır aslında.
Sence de götürülebilir mi bütün anılar,
Bir bavula sığdırılarak, üstelik bir otobüsün bagajında.
Gece kavuşurken sabahına,
Bizim yolumuz ayrılığa sapmakta.
Ve kristal bir vazo gibi elimizden düşmekte
Sımsıkı kucakladığımız her ne varsa.
Ve bir cümle çıkmak için beklemekte dilimin ucunda,
Hani o en sevdiğimiz şiirin mısralarından;
“Gidersen Yıkılır Bu Kent”
Ve ben yıkılırım Ankara Otogarında.
(Ağustos’12)
Kayıt Tarihi : 9.1.2013 21:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!