Ankara, dostları kendine çağırıyordu
Türk edebiyatı mecrasını arıyordu
Beşevler’de ezilmiş bir kadın yatıyordu
Sabahın ilk ışıklarında rızk arıyordu
…
Aşti’den Kızılay’a metro taşıdı bizi
Geliyordu yerden yağmurun kokulu izi
Kürşad tipli Kemaloğlu karşılar geleni
Sakarya’nın kızı Sevim de en çok güleni
…
“Gönlümün Güz Mevsimi”ni yazan A.Kadir’e
Güzel yazar, güzel söyler, değerdi takdire
Ahmet Turan kır saçlı, bir beyefendi gibi
Sevinç Atan Hanım sevk idarenin galibi
…
Satoğlu durgundu, Tamburimiz çok suskundu
Akdemir’le İmdat Gümüş’ün gönlü dolgundu
Ulviye Hanım gün görmüş, asude olgundu
Gümülcine’li Nurten çilelerden yorgundu
…
Sevilay Şirin’di, Özlem dağlar gibi çetin
Sevim’le Nur yan yana, Şerife çok metin
Arada bir, bir dalıp gidiyordu Nevin’im
En şeni, en şakrağı, Mustafa’ydı eminim
…
Yurdabak, okur sayılı rubailerini
Dinleyenler dokur, gül yüzlü alkışlarını
Aslan Yürekli bir anadır Sabiha Rana
Kanlar kaynardı, gözü yaşlı Kaan Bayram’a
…
Hasko köşesinde, Elyasoğlu çok genç idi
Sahabeddin gözde, İmren, Atsız gibi idi
Unutmadım “İki karanfilin” annesini
Sanki derdi vardı, alamadı neşesini
…
Mesaj salmıştı, gelemeyen dostlarımız
Seyre dalmıştı, adını unuttuklarımız
Varsın gönülden gönüle dostluklar kurulsun
Bir uçtan bir uca, vatana dostluk sunulsun
…
Ankara170705
Kayıt Tarihi : 31.12.2005 11:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Seyre dalmıştı, adını unuttuklarımız
Varsın gönülden gönüle dostluklar kurulsun
Bir uçtan bir uca, vatana dostluk sunulsun '
Güzel şiir ve şiirin güzelliğine yakışır final. Yüreğine sağlık. Kamil Aydemir
…
TÜM YORUMLAR (1)