Susuzdum; çöl kalbimin
En ağrıyan yanındaydı o akşam
Çocukluğumda ırmakların
Terk edip gittiği her yerde bana
Bir korku kalıyordu
Bir titreyiş
Bir sızı
Yeniden büründüm yer kabuğuna
Dumanlı dağlara savurdu beni
Ankara’dan ayrılırken kırmızı
Düş yangınlarımda açan çiçeğin
O dupduru, gözyaşıyla ıslanmış
Yaprakları arasına
Ömrümün en nazenin
En karanlık sırlarını bıraktım
Şimdi her birinde bir Leyla kelebeği
Alıyor ruhumu kanatlarına
Kafdağı’ndan avucuma sessizce
Bırakıyor ay bakışlı bir kızı
Kendimi arıyorum yine yollarda
Çürüyen köklerde, kırık dallarda
Sonsuz bir rüyayı getirdi bana
Ankara’dan ayrılırken kırmızı
Kendi dalgalarına
Düşman bir deniz mi yoksa gözlerim
Bu yüzden mi fırtınalar
Mutluluğun yorgun gemilerini
Batırıyor kanlı kirpiklerimde
Al beni sultanım, götür buradan
Ardımda ne izim, ne yazım kalsın
Bilmezdin; bilemezdin bir zamanlar
Kartalları öldürürken avcılar
Issız ülkesinde yalnızlığımın
Gizemli bir süreyyayı
Aradığımı çocukluğumda
Bazen mağaralar yutardı ellerimi
Bazen de kuşlar
Tutup ellerimden uçurur beni
Konarlardı sevda çınarlarına
Ankara’dan ayrılırken kırmızı
Civanperçemiydi, zülüfte candı
Kırmızının olmadığı her sokak
Her ev çaresizdi, loştu, zindandı
Pencereler kapılardan
Kapılar gökyüzünden sorardı bulutları
Kim bilir hangi yıldız
Bekliyordu güneşin bir simsiyah
Samanyolu’ndan doğacağını
Şiir ki, rüzgârdı orda, cânandı
Gecenin kalbinde yanmıştı yazı
Ah bir görseydiniz, hasret şivandı
Onsuz gönül yurdu boştu, virandı
Koparıp götürdü benden beyazı
Ankara’dan ayrılırken kırmızı
Kayıt Tarihi : 21.1.2009 21:31:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bir programım bitmişti ve Ankara'dan dönüyordum...Akşam olmuştu. Ufka baktığım bir anda kıpkırmızı gördüm onu. Günbatımını Ankara'da ilk defa böylesine kan renginde görüyordum...İç alemimde meydana gelen dalgalanma sonra bu şiire dönüştü... Sevgilerimle...
örter düş beyazı..
Onsuz gönül yurdu boştu, virandı
Koparıp götürdü benden beyazı
Ankara’dan ayrılırken kırmızı
Ankara'da günbatımının kızıllığı ayrılığı, hüznü özlemi hatırladır.Ankara'nın beyazıda kırmızısıda güzeldir.
Bu çok güzel ve benim için çok şey ifade eden bu dizeler için teşekkürler,Kaleminiz daim olsun Sayın Genç.
Efsunkâr bir bakış...
Necip Fazıl, bu dizesinin oluşumunu şöyle anlatır: -'Bahçede yürüyor eve dönüyordum. Ağzımdan çiklet balonuna benzer bir şey çıktı. Bu şey büyümeye başladı. Giderek önümde ikinci bir kafa büyüklüğünü aldı'...(Şiir Üzerine Bir Şeyler Söylemek, Murat Kapkıner, sh.15)
Halk ozanlarımızın bâde içme diye algıladıkları efsunlu kelimelerle haşir-neşir olma sanatı demek ki büyük şairlerimizde böyle oluyor...
Halet-i ruhiye öyle bir hale geliyor ki, artık meshur bir şekilde âlemi temaşa ediyor...
Ve bunun sonucunda böyle harikuladelikler vücut buluyor.
Çok sağ olun üstadım bu güzel dizelerinizi bizimle paylaşma cömertliğini sergilediğiniz için
Hürmetlerimle selam, saygı ve muhabbetlerimi sunuyorum
TÜM YORUMLAR (10)