Ankara Anarşi İnisiyatifi, kendisini anarşist, anti-otoriter ve benzeri sıfatlarla tanımlayan ya da herhangi bir sıfat kullanmayıp otoritenin olmadığı, gönüllülük temeline dayalı bir toplum ve dünya özlemi taşıyan kişilerden oluşmaktadır. Hiyerarşik bir yapılanma değildir, katılım gönüllülük esasına dayanır ve kararlar uzlaşma yoluyla alınır. Dostluk, dayanışma, kardeşlik ve paylaşımın güçlendirilmesi amacımız olduğu kadar aracımızdır. Ankara Anarşi İnisiyatifi, benzer diğer grup ve örgütlenmelerle karşılıklı iş-birliğine, ortak eylem ve etkinliklere açıktır.
Bu amaçla bir araya gelen katılımcılar olarak, aşağıdaki ilkeler üzerinde uzlaşmış bulunuyoruz:
- Başta devlet ve onun kurumsal uzantıları olmak üzere her türlü tahakkümcü ilişki tarzının ve ağının ortadan kaldırılması gerektiğine inanıyoruz. Diğer bir deyişle; devletlerin, sınırların, sınıfların, orduların, cinsiyet/dil/inanç/ırk/etnik-köken vb. ayrımların olmadığı başka türlü bir dünyadan yanayız. Bu dünyayı belirsiz bir geleceğe havale etmek yerine, özgürlükçü ve eşitlikçi bir dönüşümün hemen, bugün, buradan başlayabileceği fikrini savunuyoruz. Özgürlüğe giden yolun ancak özgürlükçü araçlarla açılabileceğine inanıyor; amaçlar ve araçlar arasındaki tutarlılığı önemsiyoruz.
- Kapitalizme ve kapitalizmin küreselleşmesine karşıyız. Kapitalizmin ve mülkiyetin olmadığı bir dünya istiyoruz. Bu amaca ulaşırken, küresel emek mücadelelerin yanı sıra, tüketim alışkanlıklarının değiştirildiği, özgürlükçü ve eşitlikçi her türlü talebin, farklılıklarımızı gözeterek, iktidar ilişkilerinden bağışık bir şekilde üretilip paylaşılabileceği bir küreselleşmeden yanayız.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...