“Anka, şimdi sen uzak bir masal değilsin”
Ah Anka! Buralara neden geldin?
Kaf Dağı’nın ardından
bana aşk diye ölüm getirdin.
Gökyüzü ağır
Gökyüzü ağır düşler peşinde
Her yerde kendimi,
Kendimde seni ararım anka
Uçurum dipleri derin,
Sakın ha düşünme!
Bulut bulut düşlerin başımı döndürdü
Kanatların perde perde
Korkma! Serde ayrılık yok
Aydınlık içimizde
Ak sineli kuşlar çoktan yuvaya döndü
Anka sen gelmeden tüm çiçekler
Ah! çekip de bir bir kalbime döküldü.
Kalbim param parça
Dudakların yok Anka,
Gözlerin ateş çukuru
Yak anka! Yak!
Sana yana yana gelmeliyim
Sonu ölüm olsa da yine görmeliyim
Ve sevgi dolu koynun da
Hıçkıra hıçkıra
Dili bir, sevdası bir
Türküler söylemeliyim.
Anka ben, her insan gibiyim;
Eli, ayağı ve beyni çamur.
Çamurdan yaratılmışım
Cümle alem bunun için ağlar
Cümle sürüngenler fırsat kollar
Öyle zamanlar olur ki,
Kaya dipleri taze toprak
Korkuya umut diye sarılmış fidan
Karanfilden kan sızar
İnsan etine doymayız.
Ölürüz,
Öldürürüz
Beni kanlı ellere bırakma!
Koynuna al Anka!
Hani derdin ya
……………aşk ölümsüzdür.
İşte o gün; bu gündür.
Evren suskun
Sevgi çaresiz
Konuş anka!
Dilin dilime
Sesin sesime değsin
“Anka, şimdi sen uzak bir masal değilsin.”
Muharrem NalçacıKayıt Tarihi : 21.12.2008 00:26:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!