Ey amansız gece;
Uykusuzluğumun iğneli fıçısı
... Korkulu düşü, çocukluğumuzun
.... Ve yetim kalan sevinçlerimizin
Sayrılı sancısı, dinmeyen acısı
Hep kanayan yaramız;
... Ve delikanlılıkta sevdamızın
.... Bin bir maskeli hüzünbaz yüzü,
Kör bıçakla mı kessem seni
En keskininden?
... Agular mı içirsem
Ya da sersem mi? Boylu boyunca
O soysuz bedenini,
Mavzer kurşunlarının önüne
... Ve yahut sele mi versem
.... Savursam mı yellerle seni?
Alıp götürür mü Nuh Tufanı?
Ey puştların zulası
... Ve kancıklığın edepsiz ustası,
.... Açlığımızın ve unutkanlığımızın
Utanmasız ayıp yüzü,
Dağıtır mı ki yetmişlik seni?
Atar mı altına
... Bilmediğimiz bilincimizin?
Bir gün, çok uzak değil,
Bir gün anıtını dikeceğiz! Bil
... Memleketimin
.... En büyük
..... Meydanına,
Yakıştıramasam bile
En ucuzundan paçavraya
... Tükürmek için,
.... Senin o utanmaz yüzüne,
Ey! Onursuzluğun, şerefsizliğin
... Ve kalleşliğin abidesi!
Dahası dönekliğin doğurgan anası
... Dipsiz kuyularında utancı boğan
.... Ey! Arsız ve omurgasız karanlık
..... Bekle yakındır gelecek sonun,
Daha bitmedi seninle hesabımız…
Bir gün uzanıp dokunacağız maviye.
Kayıt Tarihi : 4.3.2007 10:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)