Saklama Dalanardıç, söyle hangi yaştasın,
Kalabak Ali Beği burda ağırlamışsın.
Ne güzel kurulmuşsun sılamın yamacına,
Hasret kaldım köyümün dağına ağacına
Hadi anlat bakalım, ne yaptın? görmeyeli,
Yazı yazan oldu mu? köylüler geçmeyeli.
Doğrudan çıkışınca gölgende dinlenirdik,
Sana yazılanları okur hep eğlenirdik…
Sırtında hiç kesik yok, hiç mi geçen olmamış?
Üstünde hiç yazı yok, hiç mi seven kalmamış?
Emmi ve dayılarım, ne zamandır geçmezler,
Merak ettin mi sen hiç? Neden seni görmezler?
Sanma ki onlar seni, hiç mi hiç ki, sevmezler.
Onlar çok uzaktalar… seni hiç göremezler!
Beni hatırladın mı? Ben Hatıb’ın oğluyum,
Hani epeydir gelmez, işte onun oğluyum.
Bilmem hatırlarmısın, o da selamı kesti,
Bilmem erken, bilmem geç, onu yanına seçti…
Çok iyi hatırlarsın, onu benden çok gördün,
Belki de o zamanlar şimdikinden de gürdün.
Ne zamandır buradasın? Seni bura kim dikti?
İnsanlar kudurunca, seni diken de gitti.
Ne zamandır gördün mü? Gölgende keklikleri,
Hatırlarsan onlara, insanın ettikleri!
Seni eken hiç mi yok? Nasıl çoğalacaksın?
Onlar sizi terk etti sen kısır kalacaksın! ..
Bilmem farkında mısın? Bir tek sen kaldın burda!
Ah! ne güzel olurdu, kardeşin şurda, burda!
Bu dağlarda çoktunuz, bilmem hatırlar mısın?
Eski geçen günleri bana anlatır mısın?
Sizlere çok ettik biz, çok, çok özür dileriz,
Siz bizi bırakmayın, biz ki, sizsiz neyleriz.
İyi bak! Sen kendine, sohbeti sürdürelim,
Haydi artık, hoşça kal, seneye görüşelim.
Biraz sonra yükseğe yaylaya gideceğim,
Senden odardıcına, selam söyleyeceğim.
Yakınlarım yok diye, bilmem, çok üzgün müsün?
Benim babam çoktan yok, halimi görür müsün?
Sen yine köyündesin; şu doğduğun ilk yerde,
Ben ise öyle mi ki, gezdim hep bir yerlerde.
Sen yine sıkılınca, bakarsın köy karşında,
Ben ise ne yapayım, beton duvar karşımda.
Senle sohbet güzeldi, çok güzel dinliyorsun,
İnsanlar artık tuhaf, laf dinletemiyorsun.
Haydi artık arkadaş, ben de artık kalkayım,
Seneye de inşallah, seni burada bulayım.
Merhaba Odardıcı'm, yolu mu gözlüyorsun
Yaylamın ortasında bizi mi özlüyorsun
Hiç yoldaşın kalmamış seninle konuşacak
Oda kurulmaz olmuş gölgende tartışacak
Sana selam getirdim biraz aşağılardan
Yayla yolu üstünde yalnız yaşayanlardan
Onun da senin gibi kalmamış bir yoldaşı,
Onun da benden başka kalmamış bir sırdaşı.
Herkes motor üstünde yanına hiç varan yok
Adını unutmuşlar halin nedir soran yok
Sen yine de iyisin; bak çevrende insanlar
Benden başka baksana yanında yaşayanlar
Büyük görünüyorsun acaba kaç milenyum?
Sen daha çok yaşarsın; belki birkaç milenyum…
Belki de hatırlarsın bu dağlar hep doluydu,
Ah! Belki de kim bilir, hepsi senin soyundu
Bilir misin acaba kaç kişi kalmışsınız?
Bak! sana söyleyeyim; çok çok azalmışsınız,
Senden başka ki üçü; Dalan, Tantan, Süleyman,
Bir de Yağır var şurda, ileride tek duran.
Hemen de hüzünlendin, af edersin arkadaş,
Dertlerini mi deştim, sana da oldum sırdaş.
Nedir ki sizin dostum bu insanlarla kavganız?
Kabahatiniz nedir, neden bu atışmanız?
Sizi neden sevmezler acaba bu insanlar,
Yok ederler her yerde, gizli düşmanlık mı var?
Duydum ki siz kuşları barındırırmışsınız,
Onların ekinine saldırttırırmışsınız! ..
Sen sorma hiç istersen, ben sana anlatayım;
Çevrende kuş gördün mü, hangisine yanayım.
Hepsini yok ettiler; ardıç kuşu da, dahil
Sizi düşünmediler, bu insanlar çok cahil.
Nasıl çoğalırsınız, ardıç kuşu, olmadan
Ne yapmalı, bilmem ki soyunuz kurumadan.
Korkarım ki seneye, biri oduna gider;
Alır testeresini, sizi hepten yok eder! ..
Ben çok üzülüyorum, insanların haline
Nedir ki bu Allah'ım, bu doğanın suçu ne?
Sana bakan birisi, ne güzel odunmuş der
Başka birisi gelir; ne güzel tarihmiş der.
Yine çok farklı biri, gelir senle konuşur,
Başka birileri de, gelir gölgende uyur.
Ne yaparsın arkadaş, odun diyenler fazla,
Sizi koruyacaklar, sayılırlar parmakla.
Bu insanlar bir türlü, akıllanmayacaklar,
Çevreye bakıp, bakıp, ders çıkarmayacaklar.
Üç beş yüz yıl içinde nefes alamayacak,
Hepiniz yok olunca, kutuplara kaçacak.
Bu nasıl anlayıştır, aklım almaz bir türlü,
Ne gereği var ise, tüm insanlar motorlü.
Diyeceksin ki bana; bunlar bilinmiyor mu?
Çok fazla bilgimiz var, gereksiz, kirlilik bu!
Ne gariptir insanlar, aya bile gittiler,
Neye yarayacaksa, kaynağı tükettiler.
Demin de söylemiştim; fazla bilgi kiri var,
Eğer bilgelik yoksa, çok bilgi neye yarar.
Bilgeliksiz biginin çok da zararı olur,
Birkaç yüz yıl içinde, dünya böyle yok olur.
İnsanlık çok değişti, gitmez oldu komşuya,
Ona gidemeyince, ondan gittiler aya.
Cem Yılmaz adı ile bir soytarımız vardır,
Komşuya gitmeyenler çok para kazandırır.
Bilgelik olmayınca; komşuluk da kalmadı,
Komşuya gitseler de, ne konuşacaklardı.
Cem Yılmazın yaptığı sadece muhabbettir,
İşte bu muhabbet de, dostla edilecektir.
Benim çocukluğumda, dedem, Tulumcu vardı
Çok tatlıydı muhabbet, her şey konuşurlardı
Bilgelik muhabbetti onu da bitirdiler,
Kutuları çoğaltıp; cümle aptal ettiler.
Olduk artık hepimiz, çok zeki, ama aptal
Tıpkı bir maymun gibi çıktıkça hep kutu al.
Duydun mu? Buralar da her gece şavkaracak
Artık buralara da kutulardan konacak.
Muhabbet edilirdi, altında toplanıp da
Çokça üzüm yenirdi, hal hatır sorulup da
Artık bura da bitti, o kutular gelecek
Şuralara gölgene yan yana dizilecek.
Belki büyükçe biri, çapraza konulacak,
Sibel Can kıvıracak, ağızlar ayrılacak.
Çoktandır göçmezlerdi, insanlar bu yaylaya
Otururlardı köyde, sıcaktan bayılmaya
Peki merak ettin mi? Göçmemenin nedeni
Elektriik geleli herkes oldu medeni.
Bundan sonra sen bir gör, bak nasıl göçecekler
Karşıki tepelere nasıl yerleşecekler,
Sevinmeyesin hemen, seni görmezler onlar
Ellerinde kumanda, eğlenceler oyunlar
Aldırma güzel dostum varsınlar görmesinler
Sen onları görürsün varsınlar seyretsinler.
Benim korkum o değil, kışın oturacaklar,
Çok soğuk havalarda, seni doğrayacaklar!
Ya sobaya doldurup yan gelip yatarlarsa
Koskoca bir tarihi parçalar satarlarsa
Fakat sen merak etme burada bunu yapan yok
Sen yaylamın her şeyisin kıymetini bilen çok
Sen korkma güzel ardıç, bunu sana yapmazlar
Benim köylüm bilgedir, kimseye yaptırmazlar.
Sen merak etmeyesin, bir yolu bulunacak…
Hiç olmazsa beşiniz mutlaka korunacak.
Haydi! odardıcım, bu kadar yeter artık,
İnsanlar bundan sonra seni severler artık!
Hoşça kal sarı yaylam, yaylamın bel direği,
Hoşça kal canım ardıç, köyümün gözbebeği.
Kayıt Tarihi : 29.11.2016 21:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!