Öğretmen eğitim diyor da başka bir şey demiyor. Eğitim, eğitim…
Öğretmene çaktırmadan bakıyorum sözlüğe. Sözlükte ‘’ Eğitim öğrenilen bilgilerin davranışa dönüşmesi.’’ diyor.
Kulağım öğretmende, gözüm arkadaşların davranışında. Arkadaşların bir kısmının elleri bağlı ayakları tepiniyor, bir kısmının ayakları bağlı elleri tepiniyor. Bir kısmı kulaklarını sallıyor. Bir kısmının ağızları bir karış açık. Say dişlerini sayabilirsen. Katlan ağız kokularına katlanabilirsen
Kim veriyordu bu eğitimi bize? Beynimde cevapsız sorular, öğretmende bitmeyen eğitim tekrarı ‘’ Eğitim evde başlar.’’
Bu davranışların eğitimini evde mi alıyorduk? Hayır, hayır olamaz. Hangimiz gördük babamızın tepindiğini, sabahtan akşama el kol salladığını. Çoğumuzun annesinin eli bulaşıktan çıkmıyor. Çoğumuzun babası elindeki yağın eldiven gibi elini kapladığını görmeye fırsatı olmuyor. Alnındaki teri silmeye vakit bulamıyor.
Sorular, Sorular…
B u defa sorular kafamda yer edinmeden öğretmen doğru söylüyor dedim. Öğretmen kazanılan davranışlar kolay kolay değiştirilemez.’’ derken arkadaşların davranışlarının bir yıl, bir yıl öncesi geldi gözümün önüne. Hiçbir değişiklik yoktu. Peki, verilen bir yıl, bir yıl eğitim nereye gitti? Çık çıkabilirsen işin içinden. Soru üstüne soru. Yanımdaki arkadaşın kâğıttan boru yapıp sınıfın en ön sırasına kâğıt parçasını üflemesi. Soru muydu, bir sorunun cevabı mıydı?
Sorular, sorular…
Öğretmenin bitmeyen eğitim tekrarı…
‘’Eğitilemeyen çocuk yoktur. Eğitilmeyen çocuk vardır.’’ Sorular, sorular… Eğitilemeyen çocuk muyduk, eğitilmeyen çocuk muyduk?
Öğretmen devam ediyor '' Bir de eğitim gördüğü halde eğitimden nasibini alamayanlar var.'' Öğretmen yine mi doğru söylemişti? Kafa sallayanlar eğitimden nasibini alamayanlar mıydı?
Öğretmenin çabası neydi? O başlı başına bir soru.‘’Eğitim evde başlar.’’ ‘’ Anne baba çocuğunu okula gönderirken ‘’ Saldım çayıra Mevla’m kayıra’’ dediyse çocuk etrafını yeşil görmeye başlar. Başlar defterinin, kitabının sayfalarını yırtıp dişlemeye.’’ Öğretmen bu defa da doğru mu söylemişti üç beş arkadaşın elinde yırtılmış kâğıt parçası...
Sorular, sorular..
Sorular dolup taşmış olmalı ki ben bile şaşırdım ağzımdan çıkan söze ‘’ Ama öğretmenim onlar anırmıyor! ’’
Öğretmen ‘’ Pek yakındır anırmaları. Anne babaları dizginleri bıraktığı an, omuzlarına ilk yük yüklendiği an başlarlar anırmaya.’’
Beynimde oluşan soruları tek bir soru susturmuştu ‘’ Yüklenen yük mü olmalıydık, yükün yükleneni, yükün taşıyıcısı mı olmalıydık? ’’
İbrahim Şahin 2Kayıt Tarihi : 29.9.2019 12:09:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!