Ne günlerimiz oldu bizim,
Senenin büyük bir kısmı, kış olan, kar kokan
ve soğukların altında büzülerek yürüdüğümüz,
Nefesimizden çıkan buharın bile donma tehlikesi geçirdiği
o buz gibi karlar altında ki Erzurum da,
Tek yürektik, tek bilektik zorlukların karşısında,
Bir musiki havasıydık senelerin ortasında.
Benim en büyük tutkum şiirdi,
Ne yazmayı becerebiliyordum doğru dürüst,
Nede okumayı,
Ama yine de meftunuydum, şiirin, türkünün
En çokta bu yönlerden birbirimize zıttık,
Ben İbrahim Sadri'nin Ali Munzurunu,
Yılmaz Erdoğan'ın sevebilme ihtimalini severdim.
Sen benim anlamadığım dilden insanları,
Ben türkülerle ağlardım, türkülerde coşardım,
Sen Ricki Martin ve adını bilmediğim bazılarıyla.
Biz gençtik, deli doluyduk,
Dadaşın ve Esadaşın geçtiği yolların,
Sanki birer meftunuyduk.
Yine de Erzurum bir başka güzeldi,
O yılların verdiği umutlarla,
Gidebileceğimiz o kadar fazla yer olmasa da,
Cumhuriyet Caddesinin o güzelliği yetiyordu!
Bir aşağı, bir yukarı
Necip Fazıl'ında dediği gibi
'Git ve gel yüz adım', bin yıllık sokak,
İster yavaş yürü, ister koşarak'
Ne aşkların doğuşuna şahit olduk,
Ne mutlulukların yok oluşuna.
Yine de her mutlulukta olduğu gibi,
Her hüznünde ayrı bir güzelliği vardı.
Bizim için nedeni olmaksızın.
Biz alışkındık her şeye, her yokluğa,
Hatta Üniversite dolmuşlarında ki itiş-kakışa bile.
Biz alışkındık dolmuşların dolu yerlerinde,
Boş yer var diye bindirilmeye.
Gidilecek fazla yerimiz yoktu ama,
Fakülteler arası gidilen ziyaretlerimiz vardı,
Bir misafir gelince en azından ikramımız,
Bir çayımız vardı.
Yakılan her sigarada duman duman memleket tüterdi,
Sanki asırlardır ayrıymışız gibi.
Birde radyoların birinden çalmaya başladımı,
şöyle damardan,
Kimseye ilişmeye gelmez.
Sadece ardardına eklenen sigaralar olur,
Bitmeyen bir gurbetin yapraklarında
Bazen de paramız olmazdı ekmek almaya,
Bazen de en lüks lokantadaydık hava atmaya.
Geceleri buz tutturan soğuklar olmasa,
Aslında yaşamak o kadarda zor değil.
Gecenin bir yarısında çıkıp fırından,
Bir ekmek alıp sıcacık, dolaşabilsek sokaklarda,
Sadece bu yönlerden yoksun ve muzdariptik,
Yaz gelince de yaptığımız en önemli ve de en güzel icraatta buydu.
Bir evimiz vardı, küçücük
Her ne kadar ilk bakışta yıkık ve harabeye benzese de,
Bize göre değme evlerden farksızdı.
Sadece birkaç yerinden gelen soyuklar
ve de evimizde dolaşan davetsiz misafirler dışında.
Biz öylesine yaşamaya alışmıştık,
Önemli ve lüks sayılabilecek bir şeyimiz varsa,
o da cep telefonumuzdu.
Her ne kadar eski ve kullanışsız olsa da.
Pek nostalji olsun diye de taşımıyoduk galiba,
Sadece olanaksızlıklar mecbur ediyordu kullanmaya.
Eskide olsa arayıp konuşabildiğimiz sevdiğimiz vardı,
Uzakların ses yakınlığında ki ıraklığında.
Herkesin olduğu gibi, özlemim, hasretim, memleketim
Sivrihisarım vardı.
Yüzünü ara sıra görüp,
Havasını bayramdan bayrama koklayabildiğim.
Özlem çekmesine çekiyorduk ama,
Kaderin iyimi desem, kötümü,
bir cilvesi olarak katlanıyordum.
O günler mazi oldu geçti,
Senden bana kalansa
Bir albümlük resimdi.
Şimdi bilmiyorum zaman karşısında nasılsın?
Ben eski günlerin anısını atamazken içimden,
Sen hala gayesiz, hala amaçsız,
Hala daha balta arayan bir sap mısın?
Yoksa yine garip mekanların, sırrında mısın?
En önemlisi de yaşanmamış bir aşkın,
Hiç durmaksızın arkasında mısın?
Vahit gibi bir garibi unuttuğunun da,
farkında mısın?
01.11.1999
Vahit KaraKayıt Tarihi : 26.3.2006 23:14:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Vahit Kara](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/03/26/anilarda-kalan-3.jpg)
Kutluyorum, Saygılarımla.
Senden bana kalansa
Bir albümlük resimdi.
Ve hüzün. Maziden kalanların etkisi bir ömür boyu geçmiyor.Tebrikler Vahit bey
TÜM YORUMLAR (2)