Çetrefil duygular yaşamak iyi değil
Yaş altmışa dayanıp kırk yılın hesabı var
Kırk yıl insana neler öğretmiyor ki?
Dile kolay koskoca kırk yıl
Devlet bile eskiden yirmi beş yılda emekli ediyordu
Yirmi beş yılın anısına haydi işin bitti der gibi
Arkada kalanlara umutsuzca sallanan bir el
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Yüreğinize sağlık
Duyarlı yüreği kutluyorum
Ah üstadım. Geçmişte olanları hatırlattınız bana. O karanlık günleri tekrar yaşamak çok zor gelir insana. Kutlarım üstadım.
Duyarlı kaleminizi kutluyorum. Saygılar.
12 Eylül 1980 de ortaokul ikinci sınıfa gidiyordum herşeyin farkındalığında olamasam bile boykot edilen ders saatleri her gün onlarca insanımızın ölmesi duvarlara yazılan yazılar boyalar sloganlar.Sağ sol ayrımında hane halkları bölünmüş sevgiler fikirler..Sanki o günlere bir dönüş var gibi memleketimizin üzerinde yine birilerinin kanlı elleri ve hesapları var.Gün birlik ve beraberlik günüdür ama bu ilk önce devlet büyüklerinden başlamalı.Söylenecek şey çok ama zaten siz herşeyi yazmışsınız hocam.Tam puan bıraktım gönül sayfanıza selam ve dua ile..'
Birilerine düdük çal diye bağırıyor bunlar
Çal düdüğü, düdüklenmek istiyoruz diyorlar
Anlamıyorum kime bu nazlar, bu tafralar?
Sevinecekler mi üzerlerine dönüp patlarsa silahlar?
Daha otuz yıl önce düdükler çalınmıştı bu ülkede
Bugünkü olaylara benzer olayların eşliğinde
Kimlerin, niçin düdük çaldırdıkları çıkınca orta yere
Çıkarcılardan başka hiç kimse gülmedi bu ülkede
Düşünüyorum hangi insan olur böyle bilinçsizce?
Her nesil kendi hatalarının kurbanı mı olacak?
Sonraki nesiller öncekilerden hiç mi ders almayacak?
Bir ah yükselirse haksızlık içinde eylemlerde
Bir masum ölürse, öldürülürse bir hiçlik içinde
Hangi insanlık, hangi adalet vardır düşüncelerde?
Anarşiyi hak aramaya çare diye bilen fikirlerde
Asla insanlık yoktur, insanlığını bilene
Yüzleri kapanmış anarşi çıkaranlar
Ortalık karışınca çıkarcılarıyla sıvışırlar
Yine garibanlara çıkarılır faturalar
Eğer hak aramak haksızlık içinde olursa
Haklar hiçbir zaman gelmez haksız olanlara
Eğer birileri düdükler çalınsın istiyorlarsa ülkede
Düdük çalmak isteyen meraklı çoktur böyle biline
09.12.2009 - İzmir
Mehmet Çoban
üstadım mehmet bey;
şiirnizin gerek içeri ve gerekse hikayesi nefisti..okuynca insanı doyuruyor.çok çok harikaydı.
emek verilerek yazılmış,akıcı ve duygu yüklü yüreğinizin sesi olan bu güzel çalışmanızı beğenerek okudum..
kutlarım saygın kaleminizi ve sevgi dolu yüreğinizi..tam puan 10..akçaydan selam ve saygılarımla...ibrahim yılmaz
oynuyor herkes rolüne..
piyonlara çok yazık..
Çetrefil duygular yaşamak iyi değil
Yaş altmışa dayanıp kırk yılın hesabı var
Kırk yıl insana neler öğretmiyor ki?
Dile kolay koskoca kırk yıl
Devlet bile eskiden yirmi beş yılda emekli ediyordu
Yirmi beş yılın anısına haydi işin bitti der gibi
Arkada kalanlara umutsuzca sallanan bir el
Koskocaman boşluklar altında sürüp gidiyordu
Üstadım. Dolu dolu bir şiir okudum. Ancak yukarıdaki bölümünde geçen emeklilik yaşı şu soruyu aklıma getirdi. Bugünkü mevzuat çerçevesinde 18 yaşında işe başlayan bir insan ( ülkemizde 12 yaşında işe başlayan insanlar var.) kaç yıl çalıştıktan sonra emekli olacak? Emekliliğine az bir süre kala (60 yaşında) işten çıkarılırsa, kim işe alır ve nasıl emekli olabilir ? Bunlar toplumsal bir yaradır. Yüreğinize sağlık. Saygılarımla.
TAMAMINI HEP BİRLİKTE YAŞADIK, TESPİTLERİN TAMAMINA İMZAMI ATARIM, ZATEN OLMASI GEREKEN DE MÜSLÜMANCA BAKIŞ DEĞİL Mİ, AMA NE YAZIK Kİ MÜSLÜMANIM DİYENLERİN BİR KISMI DA OLSA OLAYLARA NE İNSANCA NE DE MÜSLÜMANCA BAKABİLİYORLAR, BUNDAN DOLAYI DA TARİH TEKERRÜR EDİYOR. DUYARLILIĞINIZI TAKDİR VE TEBRİK EDİYORUM.SELAM VE SAYGILARIMLA
duyarlı yüreğinize tebrikler üstadım, kaleminiz daim olsun
tam puan + ant.
Bu şiir ile ilgili 22 tane yorum bulunmakta