Anı = Tahliye mi / Talik mi?

Mehmet Çoban
1967

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Anı = Tahliye mi / Talik mi?

Doludur çocukluğum, anlayamadığım anılarla
1960 ihtilalini yaşamıştım konuşulanlarla

Askerler darbe yapmışlardı
Halkın seçtiklerini indirmişlerdi.
O zamanlar ilkokula gidiyordum
Ortaokul ve lise yıllarımda
27 Mayıs bayramlarını kutladım
Tabi isteyerek değil, zorla yaptım
Zira aile yapımdan gelen anlayışla
Askerlerin darbelerine karşıydım

Yaz tatilleri köye giderdim
Özellikle anamın köyünü severdim
Köyde çocuklar kuran okurlardı
Bende çok isterdim okumayı
Ama şehirde oturuyorduk
Şehirde kuran kursları yoktu
İzinsiz okutmakta yasaktı
Köyümüzde ise izinsiz okunuyordu
Çünkü köylere izim verilmiyordu
Köylü de şehirden gelenlere inanmıyordu

Okuma sevdamla
İlkokul yıllarımda
Yaz tatillerimde köye gittim
Kur’an okudum yazdım çizdim
Daha çocukken yasakları çiğnedim

O dönemler, dine, dindarlara karşı
Devlet yetkilerinin genelde olumsuz tavrı vardı
Sanki Kur’an okumaya, okutanlara karşı savaş açmışlardı
Özellikle 1960 ihtilalinden sonra takipler iyice hızlanmıştı

Anılarımda büyüklerimin anlattığı bir olay var
Köylülerin sevdiği biriyle okutuluyor çocuklar

Bir gün şehirden gelenlerin şikâyeti üzerine
Tutuklayıp götürmüşler, koymuşlar cezaevine
Tutuklama kararı, artık sıra gelmez mahkemeye

Cezaevindeki mahkûmlar sormuşlar
“Amca suçun ne, seni içeriye niye attılar”

“Benim bildiğim bir suçum yok, bilmiyorum
Köyün çocuklarına kur’an okumayı öğretiyordum
Alıp getirdiler beni buraya, ne olduğunu anlamıyorum”

“- Demek sen hocasın” dediler

“- Esteğfurulllah hoca değilim
Çocuklarımızı okut dedi köylüler”

Biri hemen öne çıktı
Hocanın gözlerinin içine baktı

“- Bize de kur’an öğretir misin?
Vakitlerimizi değerlendirmeye yardım eder misin?

“- Evet, niye olmasın
Kimler öğrenecek saymalısın
Okuyacaklara Elifba* bulmalısın”

Bütün mahkûmlar onayladı

“Hepimiz öğreneceğiz Kur’an-ı”
Bulacağız en kısa zamanda Elifbayı”

Koğuş buldu Elifbaları
İçerde öğrenmeye başladılar Kur’an-ı

Hukuk yoluyla cezalandıramayacaklarını bilenler
Mahkemeye çıkarmayarak ceza vermeyi düşündüler

Aslında cezası üç ay gibi bir şeydi o zamanlar
Mahkeme edilseydi paraya çevirip çıkaracaklar

Aradan günler geçti içeride
Mahkûmlar Kur’an okumayı öğrenmekte

Derken hoca çağrıldı mahkemeye
Savcısı, hâkimi bağırdı çağırdı hoca efendiye
İşlediği çok büyük, korkunç bir insanlık suçu diye

Hâkim cezaya baktı,
Cezası çok azdı
Böyle bir suçlu çokça yatmalıydı
Çare mahkemeyi uzatmaktı
Henüz hazır değildi dosyaları
Bağırıp çağırdıktan sonra verdi kararı

Dosyadaki delillerin toplanması
Münderecatın tamamlanması
Üç ay sonraya talikine diye verdi kararı
Gurur ve sevinçle daktiloya emretti yazmayı

Hoca ise düşünüyordu derinden
Çıkmamalıydı cezaevinden
Çünkü içeride Kur’an okuyanlar vardı
Neredeyse bitireceklerdi elifbayı
Kur’an-ı okumaya başlayacaklardı
Köyde ise, nasılsa çocukları okutacak vardı

Onun için sürekli okuyordu duaları
“Ne olur Rabbim tahliye olmayayım” Rabbine çağrıları

Düşünceler içinde iken duymuştu kararı
Zaten içeride de çokça gürültü vardı
Bu nedenle anlayamamıştı verilen kararı

“Sayın hâkimim
Tahliye mi?
Talik mi? ”

Diye çekinerek sordu
Hâkim soruya bozuldu

“Ne tahliyesi, talik, talik” diye bağırdı
Güya, Kur’an okuttuğu için cezalandırdı

Hoca talik kararını duyunca
Derinden bir oh çekti bolca

Bu sefer hâkim şaşırdı hocaya
Niye derinden oh çekmişti bolca

“Niye oh çekiyorsun
Cezaevini çok mu seviyorsun”

Hoca saf, iyi niyetli
Ne bilsin savcının hâkimin niyetini
Kur’an okuyana, okutanlara diş bilediklerini

Anlattı saf saf içerde yaptığını
Mahkûmlara öğrettiğini elifbayı
Talikse onlara öğreteceğini Kur’an-ı

Çıldırmışlardı duyduklarından
Hemen döndüler verdikleri karardan

“Çıkar kızım yazdığın kararı
Yaz hemen tahliye kararını”

Herhalde, savcı hâkim korkmuştu
Hoca cezaevini kur’an kursu haline sokmuştu
Kurtardılar tahliye kararı ile mahkûmları
Hukuk demeden veriverdiler tahliye kararını

Köyde büyüklerim gülerek anlatıyorlardı bu olayı
Aktardım sizlere anlayın diye geçmişteki bazı olayları

Sakın bugüne bakıp aldanmayın olanlara
Bu millet neler çekti dine karşı olanlardan anla
Dine karşı olanlar ellerine yetki aldıklarında
Yapmadıkları zulüm kalmamıştı inananlara
Güya gelişmiş, aydınlanmış çağlarında

Sen Kur’an öğretiyorlar diye atarsan içeri insanları
Anlatamazsın insanlara hiçbir zaman aydınlığı karanlığı

09.10.2009 - İzmir

* Kur’an okuma alfabesi

Mehmet Çoban
Kayıt Tarihi : 9.10.2009 00:08:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bugünün nesli geçmişte olanları pek bilmez. Benim yaşımdakiler ki, 58 bazı olayları hatırlar. Annelerimizden, babalarımızdan, çevremizden dinlediğimiz o kadar çok şey var ki… Geçmişimiz, gelişmişlik ve modernlik adına, alkolün, serbest yaşamın, kadın erkek ilişkilerinde sınır tanımazlığın fütursuzca öne çıkarıldığı dönemlerdir. Diğer taraftan, dinine bağlı, dinini öğrenmek ve yaşamak için çalışanlar ise, ötelendi, horlandı, ezildi. Bugün bazılarının dine inanlar çoğaldıkça baskı artacak diye korkmalarının altında yatan, zamanında kendilerinin inananlara yaptıkları baskıları bilmelerinden kaynaklanıyor. Siz Müslüman bir ülkede, Müslüman bir memurun, işçinin, müstahdemin, namazını işyerlerindeki merdiven altlarında, kömürlüklerde, çoğu zamanda gizli kılmak zorunda bırakılmasını anlayabilir misiniz? Siz namaz kıldığı, oruç tuttuğu için, biraz okumuş, devletin dairelerinde yetki almış birçok amirin memurun alaylarına, horlanmalarına neden olduğunu anlayabilir misiniz? Siz geçmişte namaz kıldığı, oruç tuttuğu için, bazı memurların yetki almasının engellendiğini düşünebilir misiniz? Ve siz hala bazı yerlerde, sırf namaz kıldığı, oruç tuttuğu, hanımları kapalı olduğu için, ötelendiğini, dışlandığını, üst makamlara çıkma dönemleri geldiğinde üzerlerinin kırmızıya çizildiğini biliyor musunuz? Geçmişimiz ne yazık ki bu tür olayların bolca yaşandığı zamanlardı. Bugün onları inkâr edebilirler. Ancak yaşları 50’nin üzerindekiler o günleri hala hatırlamaktadırlar. Bunu yapanlar, bu ülkeye aydınlığı, özgürlüğü, çağdaşlığı, insan haklarını getirdik diye ortalıkla cirit atanlardır. Onun için yaşadığım, dinlediğim anıların gerçekliğini görmezden gelip, bugün insanlık havarisi kesilenlere inancımı kaybettim. Onların ikiyüzlülüğüne karşı hiçbir şey söyleyemem. Benim hayatımda öyle anılar vardır ki, anlatıldığında ne akıl kalır, ne mantık… Mesela bunlardan birisi, 1986 yılında Ankara Ulucanlar cezaevinde bir arkadaşla karşılaştım. 1977 yılında içeri atılmış. Adam dokuz yıldır cezaevinde yatıyordu. Gözlerinden hastalanmıştı. Eğildiği zaman gözleri akıyordu. Onun için asla öne eğilemiyor. Dik duramıyor. Yatarken sağa sola dönemiyordu. Uyurken sırt üstü uyumak zorunda. Veya gözlerini bağlamak zorundaydı. Uyanıkken sürekli başını yukarı tutmak zorundaydı. Doktorlar ise es geçiyorlardı. Bu arkadaşımız, dokuz yıl sonra, yargılandığı mahkemelerden beraat etti. Yani dokuz yıl sonra suçsuz bulunmuştu. Yani dokuz yıl sonra, bu insana hiç utanmadan, hiç arlanmadan, hiç sıkılmadan, dediler ki? Seni biz boşuna yatırmışız, senin hiçbir suçun yok muş? Haydi, çık dışarıya… Onu dokuz yıl içerde tutan bütün yetkilileri, karşılıksız dokuz yıl yatırıp çıkaracaksın ki hayat ne imiş öğrenecekler… Ama ben vicdanları kararmış, gözleri dönmüş insanların böyle olsa bile insanca düşünebileceklerine artık inanmıyorum. Televizyonların, medyanın, halkın karşısına çıkarak, insanlık haklarından dem vuranlar, ne yazık ki, ellerine fırsat geçince, bütün siyasi, kin ve nefretlerini her yere yansıtıyorlar. Kendilerine layık görmedikleri her şeyi, karşı düşüncedeki insanlara layık görüyorlar. Bunun adına da insanlık, çağdaşlık, modernlik diyorlar… 1988 yılında cezaevinden çıktım. 1989 yılında 141, 142 ve 163. maddeler kaldırıldı. Bu maddelerden kaç kişinin yıllarca boşu boşuna cezaevlerinde yattıklarını biliyor musunuz? Bu ülkenin geçmişi karadır. Bugünü karadır. Geleceğini ise……. siz düşünün. Bütün yaşadıklarıma, hatırladıklarıma rağmen diyorum ki, Kalbimize inancı riyakârsız, İnsan sevgisini karşılıksız... İnsana saygıyı pazarlıksız… İnsanla paylaşmayı çıkarsız… Düşünmeyi, yaşamayı düşleyenler, yaşayanlar oldukça asla umut tükenmeyecektir. Bugün olmaz ise, yarın… Yarın olmaz ise, daha sonra… Mutlaka insan kendine dönecek, insanlık erdemlerini bayraklaştıracaktır. Samimiyet içinde, inancından başka bir şeyi olmayan… Garip bir köylüyü aylarca suçsuz yere cezaevinde yatıranlar… Cezaevini Kur’an kursuna döndürdü diye çıkaranlar… Hukuku; hukukçuların içinde az da olsa böyle çarpıtanlar oldukça, ülke karanlıktan asla kurtulamayacaktır. Günümüzde böyle kalpleri kararmış, hukuku kendi inançlarına alet edenler var mı bilmiyorum… Sadece saflığımla ve samimiyetimle inşallah yoktur diyorum.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mustafa Halit Evcim
    Mustafa Halit Evcim

    beğeniyle okudum, yüreğinize sağlık
    tam puan

    Cevap Yaz
  • Muhiddin Ateş
    Muhiddin Ateş

    Yüreğinize sağlık

    Cevap Yaz
  • Şemsettin Ağar
    Şemsettin Ağar

    Yakın geçmişi bilmeyenelre bildirmişsiniz.Kaleminiz daim ola üstadım.

    Cevap Yaz
  • Sinan Karakaş
    Sinan Karakaş

    Müslümanlar için cezaevinin bir diğer ismi, medresei Yusufiye diye geçer, Yusuf Aleyhisselamın zındanlarda bulunanlara öğrettikleri ile, zındanlar güllük gülistanlık olmuştu.Güzel bir çağrışım teşekkürler Mehmet Bey.Selam ve Saygılarımla

    Cevap Yaz
  • Mehmet Çobanoğlu
    Mehmet Çobanoğlu


    Merhaba üstad sayın Mehmet Çoban hocam geçmişte yaşanmış olduğun çeşitli olayları belleğinize saklamışlığınız her türlü iz ve hatıra yada anıları şu an kaleme almanız kadar doğal ne olabilir?Dost güzelikler çabuk unutulur kötülük ve olumsuzluklar asla unu
    Tulmaz.Hele bu türden çirkinliklerin musebbibi insanin kendi devletiyse oluşan acılar,cirkinler insanin yaşamında her an daha
    da katmerleşir…Adına her ne denilirse”örfi idare”sıkıyönetim”yada “ihtilai” veya “askeri faşizm”bunları emsallarınız yaşadı
    yada gördü veya þehit oldu..Dost doğrudur çok kötü günler yaşadık 1960 te kiihtilal çok can yaktı diğer örfi idare ihtilaller gibi
    1970 ve 1980 Faşist yönetimler gibi bu ülkenin halkı çok çekti .Dincisiyle,Kürdüyle,Türküyle ve komünistiyle çok badireler atlat
    ılar hepimiz çektik bu acıları..1970 de Mini etekli kızların makasla etekleri kesilirken yada boynunda gitar taşıyan gencler alınıp
    bir daha geri gelmemelerine kadar yada 1980 Faşist Kenan Evren döneminde yaşları büyütülüp dar ağacına gönderilen 16 yaşın
    daki erdal erenleri biliyoruz.Hocam çok çektik bizler çok ..Eşimin lohusalı olduğu bir dönemde gece saat 01-00 da onlarca asker
    in evimize baskın yaptığı o gece ………….unutulmaz çok çektik Kürtçe konuştuğumuz için çok yaramı eştiniz hocam …Bugün
    de aynı şeyler üstü örtülü yapılmaktadır hocam.Anayasası Faşistlerce hazırlanan bir ülkede demokraside yada adaletten bahs
    edilmez ve de yoktur…Şiirinizi beğeniyle okudum hoca şiiriniz beni yaraladı ,üzdü keşke o acı dolu günleri yaşamamış olsaydık

    Saygılarımla

    Mehmet Çobanoğlu

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (10)

Mehmet Çoban