Hukuk derslerinde profesör desre girer tahtaya AnayaSA yazar
Beşeri adaletin nasıl işlediğine dair mesajı Anayasa kelimesinin son iki harfi ile verirdi
1938 yılını beklediler burjuva dayatmasına başlamak için
1923-1938 yılları arası Türkiye Cumhuriyeti'nin en şerefli yıllarıydı.
Bütün devrim Mustafa Kemal Atatürk demekmiş.
Yanında devrim isteyen ve devrime sahip çıkacak kimse yokmuş 15 yıl pusuda beklemişler şer bir düzen kurmak için.
Nitekim eğitim ve öğretim kalitesini akılcı ve bilimsel uzaklık biat ve itaat kalitesizliğine düşürecek din eğitimi ve öğretimi ile başlayarak devrimi durduruyor devrime sahip çıkmayacak, hatta Cumhuriyet'i yıkıma uğratacak bir süreci çok partili ve ideolojili komünizm düşmanlı bir tuzak ile bir taraftan komünizm ve sosyalizm isteyen ideolojileri de sahaya sürerek merkez siyasete muhafazakar, sözde milliyetçilik adı altında ırkçı, dini siyasete alet eden dinci ideolojili siyasi partileri siyasetin arka bahçesi imam hatip okullarından besliyorlardı.
İstikbal ve İstiklal savaşında İngiliz ve Amerikan mandası isteyenleri her konuda söz sahibi yapacak tüm gayretler 1950 yılında Amerikan yardımları Kore'ye kan satısı ile nato emrine girecek olan sermaye ve siyaset anlayışı hakim oluyordu.
Ne zaman işler ters gitmeye başlayınca nato subayları satın alınıyor askeri darbeler yapılıyor komünizm tehdidi de canlı tutularak tarikat cemaat, siyaset ve sermaye soygun düzeni batı yeryüzü çetesi yararına ve Amerika'nın silahlı finosu Filistin topraklarında terörü parayla bir yapı kurarak sapkın din projesini uygulamaya koyuyordu.
Siyasetin bu sapkın anlayışı desteklediği anlaşılmasın diye her cuma namazı çıkışı kahrolsun....... terörü diye toplumun (biat ve itaat cemaati) gazı alınıyordu.
Gerçek ise öyle değildi.
Mustafa Kemal Atatürk sonrası 14 Mayıs 1950 sonrası bu terör örgütünün korunması ve topraklarını büyütmesi adına Türkiye Cumhuriyeti yönetiliyor her konuda koruma ve kollama altına alınıyor bu rezalete karşı çıkanlar faili meçhul cinayetlerin kurbanı oluyor. Yurdunu, ulusunu, devrimi sevmek ve sahip çıkmak neredeyse suç oluyordu.
Askeri darbe bitiyor sivil darbe başlıyor tarikat ve cemaatler adına sermayeye devleti hizmet ettirecek insanlar dinci eğitim sayesinde biat eden itaat edenler devletin her kurumuna yerleştiriliyordu.
Adaleti temsil eden AnayaSA hukuk derslerinde bir holding ismi ile kime hizmet ettiği bu şekilde eleştiri konusu olsa bile bu devran bir yerde duvara toslayacaktı.
Çünkü beyin savaşları komutanı çağın Oğuz Kağan'ı Mustafa Kemal Atatürk'ün yarım kalan devrimini tamamlamak için 1970 yılında bir Türk dünyaya geliyordu.
Bütün yaşamını bu ihaneti sonlandırmak için yaşayacak iç düşmanın kalesini içten yıkmak için içlerine girecek bu karanlık ihanetin sicilini tutacak son darbeyi vurmadan önce bir anda tarih sahnesine insanlığı şaşkına çeviren bir ibret yaşatarak zalimlerin yetmiş beş yıllık hazırlığını Mustafa Kemal Atatürk'ün Mondros ve Serv ile dayatılanı nasıl tarihin çöplüğüne attı ise Anadolu üzerinde ki Roma Bizans kinini iç düşmanı suç üstü yakalayarak tarihin unutulacak ibretlik bir sayfası haline getirecekti.
Hukuk derslerinde alay konusu olan holdingin amiral gemisi bankasında on yedi yıl bunun için çalıştı.
11 Eylül 2001 tarihinde Amerika'da ikiz kuleler vurulduğu gün bize savaş açıldığı gündü.
Çünkü 12 Eylül ile istedikleri şer düzeni siyaset, sermaye, asker, tarikat ve cemaat ile medya ile istedikleri gibi kendi çıkarları adına yönetiyor toplumu her konuda bölüyorlardı.
Bu holdingin de sözde sanayici gerçekte komisyoncu mu yasal tefeci mi ithalatçı mı ne olduğu belli olmayan yapısı ile üye olduğu tüsiad denen adı Türk kendi asla Türk olmayan Atatürk ile aldatan bu yapı soros destekli fonlar ile diğer holding ile birlikte tesev adı altında mason bir yapının çabası ile AnayaSA yapmaya bize bir elbise dikmeye bile kalktılar.
Bilderberg derin yapı cemaatinin ülkemizde oyuncuları olarak faaliyet gösteriyor yaptıkları ihanetten hiç utanmıyorlardı.
Bilderberg cemaatinin bir adamı olan Gazi Erçel bu holdinglerin talebi ile merkez bankası başkanı yapılmıştı. Kur vurgunu yapmak için kuru günlük açıklıyordu o yıllarda merkez bankası. 11 Eylül 2001 tarihinde aynı gün ne tesadüf değil mi? Kur iki katına çıkartılacak üretilen krizden en büyük vurgunu holding banka ve tüm şirketleri servetleri kadar serveti kurun iki katına bir gün önceden merkez bankası başkanı tarafından haber verilmesi sonucu yaptılar.
Çalıştığım banka bu krizden en güçlü çıkan banka biz olduk diye nasıl övünüyordu anlatması çok zor yaşamak bir o kadar zordu.
Hakim ve savcılar da kontrol altına alındığı için sorun yoktu.
Daha neler var burada anlatmakla bitmez.
Bütün bunların ipuçlarını Türk ulusuna vermek ve bir mücadele başlatmak için işten çıkarılma kararımı 11 Eylül 2012 tarihinde ve tebliğ edilmesini de 12 Eylül 2012 tarihine denk sırrım ile kendi ayaklarına kurşun sıktırarak yaptırdım.
Başladım holdingin amiral gemisinin itibarını batıracak gemi kılığında kitap kitap kılığında gemimi yapmaya.
Yeni bir metafizik fırtına yaşatmak için aynı atam Nuh gibi Hun gibi yeryüzünde öğretici olmak için gökyüzü ögrencisi olmayı yaşamım boyunca sırrım gereği içimde saklamış bu günü beklemiştim.
Çünkü 12 Eylül 1980 tarihinde bu süreç kendi ağını benim üzerimden zalimler için örecek bir yaratanım bir babamın birde benim bildiğim bir gerçek yaşandı.
O yıllarda 9-10 yaşlarında bir çocuktum. Darbe sabahı babamla birlikte köy evinde kapının önüne çıkar çıkmaz bir Türk askeri bana yaklaşma vururum diyerek silah doğrultunca çok korktum hemde şaşırtıcı geldi. Ben onlara yaklaşmak onlarla asker olmak isteyen bir çocuk olarak bu sevincimi paylaşmak isteyince böyle bir tepki gördüm.
Anında aklımda ve yüreğimde sanki tüm ışıklar yandı tüm pencereler açıldı ve içimden dedim ki ben bu silahın arkasında kim var bulup ortaya çıkartacağım ve hesabını hepsinden soracağım diye içimden kendi kendime karar aldım.
Yaratanın sırrı yaşanıyordu. Yaşatıyordum. Biz Türkler gücünüzü yaşamdan alır hiçbir çıkar sağlama peşine düşmeden insanlık adına yaşama geri veririz.
Okuma ve araştırma yapmayı çok seviyordum.
Darbelerin arkasında hangi derin güçler var yaşamımı buna adadım desem yalan olmaz.
Ekmeğimi bile bu pisliğin içinde kazanmak zorunda kaldım.
Türk ulusunun ve Türkiye Cumhuriyeti'nin yok edilmemesi için. Yarım kalan devrimlerin tamamlanması ve dünyada kendi kendine yeten Türk ekonomisini Türk Birliği ile kurmak ve Oğuz Kağan'a verilen sözün tutulmasını sağlamak için yaratanım yeryüzü askeri olarak tek başıma donatılmıştım.
12 Eylül 2012 tarihinde başladığım Mobbing Bank Türk Fırtınası kitabımın yazımı 29 Mayıs 2015 (alalede bir tarih olmayıp Roma imparatorluğu tarihe gömen 29 Mayıs 1453 tarihinin yıl dönümü aynı zamanda 29 Mayıs 1999 tarihinde eşimle nikahımın olduğu gün yazımı bitti. İstanbul ile toyumun olduğu gündü. Hiçbiri tesadüf değildi. Batı seferine doğudan boşuna çıkmadım) tarihinde bitti.
Kitabım 21 Aralık 2015 tarihinde yine Türkler için çok özel bir gecede en uzun gecede yeniden doğumun gecesinde ikinci adam yayınlarından çıktı. İkinci adam yayınları ismi de bir şifre ve sırdı. Mustafa Kemal Atatürk sonrası ikinci bir adam hiç olmadı daha doğrusu devleti bir Türk yönetsin diye neredeyse hiç fırsat verilmedi. Yönetenlerde devrim adına yarım kalmışlığı tamamlayacak iradeyi ortaya koyamadı.
Şahsi bir beklenti içinde değilim ve yaşamımı işsiz Türk genci olarak tamamlayacağım. Devrim olacak ve devleti Türk töresi yönetecek.
Şer adına tasarlanan sosyal ağlar dediğim susuz şer denizinde gemim yüzmeye başladı.
Bu tufan susuz denizde olacaktı.
Mahşer tufanı ve canlı ölüler ibretini yaşatacak metafizik bir Türk fırtınası yaşatılacağı kitapta iki kısa koşuk ile mesaj olarak verilmişti.
Kitap dünyada bir ilki yaştıyordu.
Siyaset ve sermaye ortaklığı yetmiş beş yıllık askeri ve sivil darbelerin ekonomik kriz ve vurgunların hepsine birden yanıt vermek adına Türk ulusu adına işsiz bir Türk genci tarafından MUHTIRA verilerek uyarı yapılıyordu.
Türk insanlık davasının tutarı 1 Türk lirası olarak mahkemeye taşınacak olup burada da bir mesaj vardı. Beşeri adalette sonuç alınamayacağını niyet okuduğum için biliyordum.
Metafizik bir gazabın tüm zalimleri beklediğini haber veriyordum.
Gözü dönmüş gafilliğin bunu anlaması mümkün mü?
Dünya bunu duydu fısıltı haberciliği ayağa kalktı ülkemizde bunu yazabilecek dile getirebilecek bir insan, yürek, ahlak, cesaret on yılını doldurduğu halde çıkmadı.
Nitekim bu metafizik fırtına ilk mesajını 21 Ocak 2016; tarihinde verdi.
O gün bir zalimin ibretin maddi delili olsun diye yaratan canını aldı diğer tüm zalimler canlı ölüye döndürüldü.
Nuh tufanı sonrası kendini tanrının yeryüzünde temsilcisi adı altında büyük zulümler din adında insanlığa yaşatılmıştı.
Dinler dahil her hilenin deşifre edilme sırrı da bu tufanın bu zulüm ve zalimler ile bağlantılı bir durumdu.
Sapkın bir inanç adına bütün dünya madde gücü ile esir alınmış o niyete uygun savaşlar ve dayatma bir dünya siyaseti hakimdi.
Bin yıllık Roma Bizans kin ve intikamı yerli ve yabancı düşmanlığı bu çıkmaz yolun gaflet, delalet ve ihanetinin bir parçası yapmıştı.
Yavuz Sultan Selim ve Kanuni döneminde ki bir devlet düzeni ile yine kendilerine sorunsuz hizmet eden kendileri çıkarı için savaşan bir devlet ve sömürü düzeni kurmak için yıkım yapıyorlardı.
.
Suç üstü yeryüzünde insanlığın adı Türkler adına bir sır ile yaratılmış, yaşatılmış ve donatılmış dünyaya bedel o Türk'e çarpılarak zulmün bitişini kendileri başlattılar.
O günden sonra AnayaSA ile tehdit görülen holding sahipleri MaltaSA oldu Vahdettin gibi kaçtılar.
Sırada şimdi diğer holding var.
Kenan Evren'e emrindeyim diyen holding.
Bu günlerde bu holding bağlantı beşeri mahkemede bir davam var.
Sürekli erteleyip duruyorlar.
Mobbing davası AnayaSA holdingi Anayasa mahkemesi davamı incelemeden reddetti. Böyle olacağını önceden biliyordum. İleride burada neler döndüğü çıkacak ortaya.
Diğer holding ile dolaylı bağlantısı olan davanın duruşma tarihi 11 Eylül 2024 tarihine alındı.
Bu kararı beşeri mahkeme kendi öz iradesi ile mi aldı yoksa arkasında kim veya kimler var?
Bu davaya bakan hakime soruyorum bu tarihe alınma gerekçesi nedir?
Pandemi sürecinde yasaya aykırı bir işten çıkarılma yaşandı bu holdingin bir bayisi buna alet oldu.
Bugüne kadar dört yılda çok çabuk bitmesi gereken dava para almamam için bir ceza mı?
Bu nasıl adalet?
Bu kimin adaleti?
Türk ulusu adına karar açıklayan bu mahkemeler bu adaletsizliğe son vermek için ne bekliyorlar?
Yüce adalet metafizik bir fırtına ile işte bu zulmün bu hale geleceğini bir sır ile bana verdiği için kendi işimi kendim gördüm.
Yüce adalete de dava açarlar mı?
Adaletsizlik üreterek yaptıkları nedir?
Sömürgeci, yasal tefeci, mobbing yaptığı ilk davamda Yargıtay onayı ile tescilli bir holdingi Türk ulusundan çalınanların bu holdinglerden geri almak yerine holdingleri korumak adına mobbing davamı reddeden Anayasa mahkemesi ve çok basit bir davayı 11 Eylül 2024 tarihine alarak başka bir zulme beşeri adalet olarak alet edenler unutmasın yargı önüne çıkma sırası sizlere geliyor.
Anadolu'da kimse Türk ulusundan üstün değildir. Beşeri mahkemelerinde kendini üstün zanneden zalimliğin hakim ve mahkemeleri olmadıklarını ne yazık ki gösterebilmiş değiller.
Hakkımı helal etmiyorum.
Ölene kadar da Türk ulusunun bu hakkını sizden geri almak için bu mücadelemi tüm engellere rağmen sürdüreceğim.
Mobbing Bank davası Önder Karaçay'ın şahsi davası değildir.
Bir bankada çalışırken holdinglerin hile ile Türk ulusundan 11 Eylül 2001 tarihinde servetleri kadar servet çaldılar. Buna şahit oldum kamu davasına dönüşmesi için bu sorumluğu taşımak yerine asıl bu hakkı geri alması gereken adalete kitap yazarak ihbar ettim.
İnsanlık görevimi yaptım suç işlemedim suçu ve suçlunun yerini ispatları ile şahit olarak ihbar ettim.
Vergi kaçağı için ihbar hattı kuran bugün ki iktidara soruyorum on yıldır bu ihbarı neden görmediniz?
Bu tür organize hırsızlıklar da zaman aşımı yoktur. Tüm ulusunun tümünü ilgilendiren bir durum olduğu için.
Bu hamur bu süreçten sonra çok su götürecek haksız olanlar haklı gibi gösterilemez.
Hırsızlığı korumak bir insanlık suçudur.
Önder Karaçay
Kayıt Tarihi : 19.7.2024 10:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!