Anaların şahı,şahmerdan anam,
herkezden ayrı yaşamak bir dert lakin senden ayrı yaşamak varya! Bu deli, ogluna bambaşka bir dert...Hele ki oniki saatte bir GÜNÜNÜN bittigini düşününce; zehir içsem kanmıyorum kendime annem....
Canın uzak,cancazın el olmuşçasına, gömü vermişiz yüregimizi ekmek kavgasına..Sanki nefes almıyor,yaşamıyorum anam...Demişler sana ki,
____Oglun içkiye düşmüş gününü gün edip zevki alemini yaşıyor,unutmuş artık oraları... Dogrudur içtigim ama zinhar yalandır unuttugum anam.Unutamadıgımdandır aslı derdim.O sana konuşanlar anlayamazlar bunu...Gözlerimin görmedigini,kulaklarımın duymadıgını bilemezler...Hangisine yeter söz, hangisine yeter kelime ki söylesin bu dil...Söyleyemez kesilir, lal olur anne...Bir kadının; kahpesi olur sanırdım. Erkegin de kahpesi varmış.Topragına namert,kanına şerefsiz anam.Gözüm gördü! Şaştı! Agladı, agladı da akamadı... İçine vurdu ana... Tuz, buz oldu,düştü içki bardagıma / içtim...Namerdi vuramadım çekip alnından,yine agladım.... İçime aktı / içtim.... Kendi kanına göz koymuş kanı bozuk şerefsiz,gömemedim topraga yine agladım.... İçime aktı tuz,buz oldu / içtim...
Ah, şah anam,şahmerdan anam. Ne kadar kızsan nekadar sövsende haklısın...Dogmama gibi bir şansım olmadıgı için sen haklısın. Dogdum büyümeme gibi bir lüksüm olmadı, büyüdüm...Büyüdümde keşke büyümeseymişim anne.... Senin bana anlattıgın masallarda hiç böyle şeyler yoktu...Kimse kimseyi sırtından bıçaklamıyor,kimse kimsenin umutlarına tecavüz etmiyordu.Devası çınarları yıkmıyor,hiç kimse yavrularını terk etmiyordu..Öylesine yeşil öylesine toz pembe olmasada mutluydu benim çocuklugum anne...Benim ellerim niye kanadı,ellerim niye kanlandı peki anne? Kurban anam, canım anam,kızma bana ne olur.Ben istemedim böyle olmasını hayatın....
Yine o sarı, kırmızı yanaklı, tombul beben olayım. Kuru nasırlı ellerinle okşa yine yüzümü, bırak çizik çizik etsin yüzümü..Sık, çek saçlarımı...Sorsanda demem! Yüzümü kimin çizdigini,diyemem senin nasırlı ellerin diye...Merhametini sar üstüme annem...Buralar bozuk,buralar çok uzak, buralar çok başkası annem...
Bizim Seldalardan, bizim Zeyneplerden,bizim Ayşelerden çok var anne ama hiçbiri onlar gibi degil,ne yanaklarında al var ne gözlerinde fer,yüzleri bile yok anne...Seldanın çocugunu daha olmadan almışlar içinden,ne içi kalmış, nede bir yüregi...Zeynebin çocugu olmuş – dogmuş. Ama hiç kucagına almamış,görmemiş bile. Kör olmuş annem...Ayşe ise hala bir çocugu oldugunu sanıyor,gördügü her çocukta kocaman kocaman oluyor gözleri,koşmaya mecali kalmıyor...
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman