ANAMI KARIŞTIRMAYIN
Öğretmen Umut, çok öğrencinin sevmediği Matematik dersini sevdiren bir öğretmen olarak bilinirdi. Onun dersini öğrenciler can kulağı ile dinler, diğer derslerde giriştikleri ders kaynatma girişimlerine baş vurmazlardı.
Öğretmen Umut, bu durumu şöyle açıklıyordu soranlara:
- Ben hiçbir zaman dersimde öğrencilere üstünlük kurmamışımdır, onlarla bir dost, bir arkadaş olmuşumdur. Hiçbir öğrenci benimle konuşmak için tereddüt etmez. Dertlerini bile rahatça benimle paylaşırlar. Dersteki örnekleri günlük hayatla bütünleştirir, böylece problemleri soyut olmaktan çıkarıp somutlaştırırım. Biraz da işin içine drama katıldı mı öğrenciler derste olduğunu unutur, kendilerini bir eğlencenin içinde hisseder. Ben de bu arada çaktırmadan dersin kazanımlarını aşılarım.
O gün Öğretmen Umut, derse girdiğinde kendisine dikkatlice bakan iki gözle karşılaştı. Bu gözler farklıydı. Sanki kendinden hesap sorarcasına bakışlar. Göz mercekleri dışarı fırlamaya an kalmış. Dersin aksayacağını düşünmese göz bebeklerinin çapını çıkartacak, merceklerin kaç saniyede kendisine çarpacağını hesaplayacaktı. Bütün bunları bir yana bırakıp öğretmenliğini uygulamaya koyuldu.
Öğrencinin baktığı gibi bakmadı öğrenciye. Sevecen bakışlarla adım adım ilerledi. Eli ile başını okşadı. Okşayan bir seste:
- Hoş geldin yenisin galiba.
- Hoş bulduk. Gelmedim zorla gönderdiler.
- Nasıl?
- Senin anlayacağın sürgün.
- Önce tanışalım. Ben Matematik Öğretmeni Umut İŞLER. Senin ismin Nedir?
- Kemal Yedibela. Siz kısaca Yedibela da diyebilirsiniz
- Hayır, Ben Kemalciğim diyeceğim.
Kemalciğim, geliş nedeninin sende kalsın. Benim gözümde bu sınıfta diğer arkadaşların nasılsa sende öylesin. Bu sınıfta arkadaşların bir birini sever. Onlar seni de sevecektir. Bak gör şimdi. Sınıfa döner:
- Alkışlayın çocuklar arkadaşınızı. Bir de hoş geldin deyin.
Sınıfta bir alkış tufanı, aynı an, aynı seste ‘’Hoş geldin’’ yankıları.
Yeni öğrenci:
- Hocam, benim kimsenin sevgisine ihtiyacım yok. Bırakın sevmesinler. Ben yalnız takılırım.
Öğretmen:
- Bak Kemalciğim, yalnızlık Allah’a mahsustur. İnsanlar bir arada yaşar. İnsanları birbirine bağlayan sevgidir, hoşgörüdür, paylaşımdır. Okulların en büyük amacı sizlere bu duyguları kazandırmaktır.
- Hocam bırakın bana nasihat vermeyi. Babamdan da her gün nasihat dinlemekten usandım, bir de sizden dinlemeyeyim. Buyurun siz dersinizi anlatın
Öğretmen dikkatleri başka alana kaydırmak, öğrenciye yaklaşmak için derse geçti. İlk soruyu yeni öğrenciye sordu:
- Bak Kemalciğim, baban senin yaşının üç katının 5 fazlası ise babanın yaşı kaçtır?
- Hocam, bana babamdan bahsetmeyin, sabah sabah dayağını yedim geldim. Hem de ben babama söz söyletmem. Ne de olsa babamdır.
-
Sınıfın bir kısmı gülüyor. Bir kısmı 47 diye bağırıyordu. Öğretmen 47 diyenleri tek tek notla ödüllendirdi.
Kemal, öğretmene şaşırdı. Birden: ‘’Hocam siz ne yapıyorsunuz? ’’
- Problem çözüyoruz.
- Bu ne biçim problem? Benim babam 37 yaşında. Siz kalkmış 47 diyenlere not veriyorsunuz. Sorun benim babamsa bırakın yaşını ben söyleyeyim. Sizin gibi öğretmenler yüzünden her dönem eve dokuz zayıf götürdüm, dokuz katır yükü dayak yedim, yetmedi dokuz okul değiştirdim.
Öğretmen:
-Bak Kemalciğim, sen dikkatini derse vermediğin için anlamadın dikkatle dinle ikinci soruya sen cevap ver, sana da not vereyim. Şimdi senin annenin yaşı, senin yaşının iki katının 7 fazlasıdır. Annenin yaşı kaçtır?
- Hocam, lütfen işin içine annemi karıştırmayın.
- Evladım bana ne annenden, biz problem çözüyoruz.
- Problemse kendi ananızı hesaplayın, bırakın anamı.
Kemal, sen ileri gidiyorsun.
-Her öğretmen öyle dedi. Bu okulda birinci günüm. Siz suç işliyor siz de beni suçluyorsunuz. Evde hesap veren ben oluyorum.
Öğretmen anladı ki durum ileri gidecek. Öğrenciye:
- Sen dışarıda kapının önünde, sessizce bekle, teneffüste baş başa görüşelim.
Aradan kaç dakika geçtiğini matematik bilgisi ile övünen Umut öğretmen bile anlamadan kapı çalındı. Nöbetçi öğrenci, Müdürün kendisini çağırdığını söylüyordu. Nöbetçi öğrenciye, ‘’Dersi bölemeyeceğini teneffüste uğrayacağını’’ söyledi.
Yine aradan ne kadar zaman geçtiğini anlamadan kapı çalındı. Gelen nöbetçi öğrenci. Elindeki not kağıdını kendisine uzattı. Kağıtta: ’’Beni sınıfa getirtmeyin. Çağrıldınız yere gelin.’’ İmza
Umut öğretmen istemeyerek dersini böldü. Müdürün yanına gitti. Kapıyı çaldı. Müdür, telaşlı bir gözle bakıyordu kendisine. O sınıfta gördüğü öğrencinin ise hışımlı bakışları gitmiş yüzüne bir tebessüm bürümüştü. Gülümsüyordu...
Müdür isteksiz cümlelerle:’’ “Okulumuza nakil gelen Kemal Yedibela’yı dışladığınız, derste hiç ilgisi olmadığı halde öğrencinin babasından ve annesinden söz ettiğiniz; öğrencinin sizi uyarmasını üzerine onu dersten attığınız öğrenci tarafından yazılı bir dilekçe ile bildirilmiştir. Bu durumda sanırım kendinizi savunmak zorunda kalacaksınız.”
Öğretmen Umut hiçte şaşırmadı. Kendinden emin bir sesle Kemal ile beni baş başa bırakın dedi.
Kemali aldı karşısına:
_ Kemalciğim ben gerektiğinde özür dilemesini bilirim. Senden özür dilesem, senin gözünde suçlu olacağım ayrıca müdürün gözünde de. O da sorun değil. Yarın bir başka derste bir başka sorunlarla sen baş başa kalacaksın. Senden tek bir isteğim olacak. Anlıyorum ki derse ilgin yok, olmasın. Sadece sana iki soru öğreteceğim. Bana ayıracağın zaman 5 dakika. Sonra da suçumu üstleneceğim ne dersin? Suçumu üsleneceğim sözünü duyan Kemal düşünmeden ‘’tamam’’ dedi.
Öğretmen Umut, 5 dakikada yaş problemlerini çaptı böldü çıkartı ve öğretti. Aynı yöntemle Kemale kendi yaşını hesaplattırdı. Doğru cevabı alınca da not defterini cebinden çıkartarak ‘’senin sözlü notun da 5’’ dedi. Ali’nin elini tutarak:’’ Müdürün yanına birlikte gideceğiz ve ben suçumu üsleneceğim.’’ Dedi. Müdürün yanına vardıklarında Kemal öğretmeninden önce söze atıldı. Yanlış anladığını öğretmenin kendisini affetmesini istedi ve öğretmeninden özür diledi.
Dönem sonunda Kemal karnesinde ilk defa 5’ler gördü.
İbrahim Şahin 2Kayıt Tarihi : 27.9.2008 15:19:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Okuduğunuz yazı 18.2.2011 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir. Edebiyatdefteri.com
![İbrahim Şahin 2](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/09/27/anami-karistirmayin.jpg)
Recep Uslu
TÜM YORUMLAR (33)