ben geldim anne
ceylan gözlün
/.. 5.gün
Ben sessizliğimin karanlığında haykırırken bedenimin içinde büyüyor dış sesler. Ağlamalar, yalvarmalar, keşke dokunabilsem onlara. Mağdur yüreğim, muhbir anıların avuçlarında son gayret atmaya çabalıyor. Gözlerim… Kim söylemişti bakışlarımın dumanlı olduğunu, şimdi o gözlerim karanlığın kör alacasında düğümlüyor genizleri. Sırtlandığım yüküm o kadar ağır ki bana, mantığımla savaşan duygularımın ganimet diye aldığı her an bir sonraki hamlede zehirli ok olarak dönmüş bana. Amoka çıkan dönemeçlerde geri dönmek yerine ivme kazandırmışım katliama meğer. Meğer ben, yüreğime yenildikçe koşarak yaklaşmışım menzile.
rahvan yürüyüşü özlüyorum
yokuş aşağı dökülen günler gibi
/.. 7.gün
cinnetlerin sağrısıydı amok koşucusu
geçemedi dar kapılardan
kaçıncı muhtırası algımın
direndim sonuna kadar
zamandan arsızdı oysa an
yenilenirken tüketmek
yapışkan kokulu vahalarda kandı
/.. 13.gün
Ben bir kadınım, tüm gerçekliğinde hızla amoka yol alan, bedeninin gizlerinde özgürlük taşıyan, mağdur ruhu mağrur sevdasına yenik. Doğurgan duyguların ağırlığında kendini asan, her ölümünden yeni canlar türeten. Serin rüzgârlar oynaşırken dağların gölgesinde sızılı bir şarkı ile avunan, ayaklarına değen toprağın kıymıklarıyla yeniden uyanan kadınım. İç sesi “önce ben” dedikçe unutmaya dünden hazır bir yürek ile yola çıkmanın imkânsızlığını bile bile sevdasına sımsıkı sarılabilen bir kadın. Saçlarında dalgalar köpürürken kıyılarını döven söylemlerin masumluğuna inanan, nilüferlerin köklerine asılı “hülyaları” görebilen, gördükçe körlüğü yeğleyen, inanmamaya inanan. Ben bir kadınım…
sözlerin…
sözlerini al da git
kalmasın fikrimde artık
çek tetiğini, bende kurşunu kalsın
muhalif düştükçe kendine
muafsın aşktan
özgür bıraktım bedenini
ruhun bende oldukça
sevemeyeceksin kimseyi
sevdan…
sevdanı al da git
değmesin yüreğime artık
çek kılıcını, bende yarası kalsın
/.. 15.gün
Renklerimin seçimini ellerine bıraktıkları andayım, karanlıktayken aydınlığa yürüdüğüm ışığımı karartmaya ısrarlı umutsuzlukta. Son kararın verileceği an, beni duyabilselerdi onca ölmek istediğim zamanlara inat yaşamak istediğimi söylerdim onlara. Haykırırdım uyanacağımı olsaydı sesim, yeniden yeni ben olacağımı. Yaşam, kaygısız günlere tomurcuk verirken onları gözyaşı ile büyütmenin anlamsızlığını anladığımı söylerdim. Her saniye uçurumun kenarından baktığım karelerin silikleşip gökkuşağının parladığını anlatırdım. Bunları öğrenmem için yaşamam gereken amok günlerime bile teşekkür ederdim olsaydı fırsatım.
uyanış çağırıyor derinlerden
sarıyor sancısı doğumun
dağların gölgesindeki hüdhüd kuşunu
köpük köpük taşan bahar vurgununu
sığındığım limanların kuytusunu
leylakların haylaz kokusunda
ben olmayı özlüyorum
şiirlerimi kulağıma fısıldayan adam,
sesinle dönmeliyim
/.. 20.gün
Uyanışımla ilk gördüğüm yüzleri kazıyorum beynime, her şeye tersten başlıyorum; okumaya, yazmaya, yaşamaya. Amok günlerimde yanımda olmayanları, beni amoka sürükleyenleri hatırlamamak için. Devrirevan bir taksim geçiyor ruhum mayıs yağmurlarında, yaşam her karesinde sürprizlere gebe bırakırken anı.
denizler geçiyor gözlerinden gemilerin ufka dair
şafaklar doyuruyor memelerinde analar
adamlar asırlık çınarlarca heybetli
adamlar adamlıktan gıybetli
sokul bana, yasla başını gök kubbeye
seyre dalalım işveli alemi
sabaha uyanalım bir ceylanın gözlerinde
çiy düşmemiş sütün alın terinde
ateşi sönmemiş yangının seherinde
şimdi revan yağmurları özlüyorum
geceye dökülen şiir gibi
Rengin Alacaatlı
Rengin AlacaatlıKayıt Tarihi : 20.5.2008 10:59:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Rengin Alacaatlı](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/05/20/amok-gunlukleri.jpg)
sayıklamalarını okudum.Adeta baştan ayağa; adına hüzün diyebileceğimiz bir şala bürünmüş, hayat
biyografinizden başlamak üzere (hayatı yaşamak için akan nehrin durmasını bekleme, diyen siz
değilmişcesine) bu hüzün şalı içinden bakıyor
görüntüsü veriyorsunuz.Hattâ o kadar ki; müzik
seçiminizde bile bu görüntünün dışına çıkamamışsınız.Adeta 'Bu hazan yine kalbim maziden daha kırık.' demek ister gibisiniz.Satırlarınızdan bunu sezmemek mümkün değil.Şiirinize 'güzel' desem bile,tüm yazdıklarınızdan, beni de hüzne sevkeden bu sezgimi ifade etmeden geçemem.Siz Mersin'desiniz ama, ben 70 yaş hazanıma bahar
tazeliği kazandırmak için her yıl bir-iki defa aylık
ziyaretlerde bulunmak üzere,Mersin'e gelmekten ve
orada Mersin'le ilgili şiirler yazmaktan kendimi
alıkoyamam. Çok şükür İstanbul'a da bir yıl yetecek
kadar (dinç) moralli dönerim.Dilerim sizin de sanat
musluklarınızdan bundan böyle hüzün yerine neşe,
sevgi ve mutluluk aksın...
Enver Özçağlayan
baki selam ve muhabbetle.
O güzel yüreğiniz hiç susmasın
TÜM YORUMLAR (39)