Oldun ise bendeki aşk, doldur ab-ı Kevser iç,
Kimde olduğu meçhuldür, imana gel, gelelim.
Huzuri ‘yim söz isterim; söz içinde söz ola;
Ölçü, tartı, mana, maksad; mizana gel, gelelim.
Usta ve yetkin aşık sertleşmiş ve vuruşlarını da sertleştirmişti. Şöyle demekteydi: ‘Aşkın kölesi-bileni oldunsa; Kecser Şarabı ‘ndan kana kana içsene. Ondan önce, kimde bulunduğu hiç de bilinmeyen inançtan söz et bana. Ama unutma ki; ben Huzuri ‘yim, söz altında söz isterim. Hem de öylesine söz ki; ölçüsü, tartısı, anlamı ve ereği eksiksiz söz. Haydi gel de göreyim teraziye.’
Aşık Reyhani ‘nin gözleri Huzuri Usta ‘da, eli mızrabında, mızrabı sedef göğüslü sazının tellerindeydi. Çalıp söyleyerek Huzuri ‘ye şöyle yanıt veriyordu:
Sevgilim, bir günün ortası şimdi
Taşıtlar hızla gelip geçiyor, her yer kalabalık,
Ben seni düşünüyorum bir bodrum kahvesinde
Uzat bana uzat ellerini
İzinli askerler görüyorum, kırıtarak yürüyen işçi kızlar
İstanbul her günkü yaşantısı içinde, uğultulu,
Devamını Oku
Taşıtlar hızla gelip geçiyor, her yer kalabalık,
Ben seni düşünüyorum bir bodrum kahvesinde
Uzat bana uzat ellerini
İzinli askerler görüyorum, kırıtarak yürüyen işçi kızlar
İstanbul her günkü yaşantısı içinde, uğultulu,
Ozanlarımızın yüregine saglık,yüreklerinden gelmiş söylemişler.Saygılarım sonsuz kendilerine.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta