Oldun ise bendeki aşk, doldur ab-ı Kevser iç,
Kimde olduğu meçhuldür, imana gel, gelelim.
Huzuri ‘yim söz isterim; söz içinde söz ola;
Ölçü, tartı, mana, maksad; mizana gel, gelelim.
Usta ve yetkin aşık sertleşmiş ve vuruşlarını da sertleştirmişti. Şöyle demekteydi: ‘Aşkın kölesi-bileni oldunsa; Kecser Şarabı ‘ndan kana kana içsene. Ondan önce, kimde bulunduğu hiç de bilinmeyen inançtan söz et bana. Ama unutma ki; ben Huzuri ‘yim, söz altında söz isterim. Hem de öylesine söz ki; ölçüsü, tartısı, anlamı ve ereği eksiksiz söz. Haydi gel de göreyim teraziye.’
Aşık Reyhani ‘nin gözleri Huzuri Usta ‘da, eli mızrabında, mızrabı sedef göğüslü sazının tellerindeydi. Çalıp söyleyerek Huzuri ‘ye şöyle yanıt veriyordu:
işte sana geliyorum
yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
bir yanımızı defneler sarsın...
demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek
Devamını Oku
yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
bir yanımızı defneler sarsın...
demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek
Ozanlarımızın yüregine saglık,yüreklerinden gelmiş söylemişler.Saygılarım sonsuz kendilerine.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta