http://blog.milliyet.com.tr/yukselonacan
-Emirdağ’da yaşanmış gerçek bir öykü/Yöre Ağzıyla-
Yüksel ÖNAÇAN
.
Okulun bahçesinde çocuklar, çaput bir topun arkasından koşturuyordu. Sığırtmaç, Eğitmen’in evinin arkasına kadar sığırları getirmişti. Az sonra sığırlar, kendiliklerinden köye dağılacaktı. Günlük işini bitirmenin rahatlığıyla sığırtmaç, bir türkü söylüyordu. Kelimelerin hepsi duyulmuyordu ama, Sıdıka türkünün tamamını biliyordu. Kollarını göğsüne kavuşturup, balkon demirine yaslandı.
“Kalaysız kap dizilir mi sergene
Ne hüzünler kurtarır seni
ne çeyiz sandığının ceviz gölgesi
ve ne de acının ses duvarındaki
yorgun ve bıkkın bekleyişler
Acılar karartmışsa bile günlerin duvağını
Devamını Oku
ne çeyiz sandığının ceviz gölgesi
ve ne de acının ses duvarındaki
yorgun ve bıkkın bekleyişler
Acılar karartmışsa bile günlerin duvağını