http://blog.milliyet.com.tr/yukselonacan
-Emirdağ’da yaşanmış gerçek bir öykü/Yöre Ağzıyla-
Yüksel ÖNAÇAN
.
Okulun bahçesinde çocuklar, çaput bir topun arkasından koşturuyordu. Sığırtmaç, Eğitmen’in evinin arkasına kadar sığırları getirmişti. Az sonra sığırlar, kendiliklerinden köye dağılacaktı. Günlük işini bitirmenin rahatlığıyla sığırtmaç, bir türkü söylüyordu. Kelimelerin hepsi duyulmuyordu ama, Sıdıka türkünün tamamını biliyordu. Kollarını göğsüne kavuşturup, balkon demirine yaslandı.
“Kalaysız kap dizilir mi sergene
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim