ALTINCI KOGUS `tan bahsedip `CEHOV ` demisken; edebiyatin diger kol ve dallarinda oldugu gibi, konusu icerigi ne olursa olsun, bilhassa bütün Roman türlerinde de yazarindan mutlaka kisilik, kimlik ve karakterine özgün olusmus duygu, düsünce, dilek, duyum,bildirim, tavir, algi, anlayis, inanc, fikir, hayal, görüs, sezgi, gibi kendinden izler ve parcalar tasiyan ve yaziyla iletisim kurdugu herkese iletip duyurmaya dönük bildirim sunum ve aktarimlarinda bulunur. Bu sayede bir taraftan insanliga olan AIDIYET duygusunu ve zorunlu kilan gerekliligini yerine getirirmeye iliskin ve toplumsal bütünlüge dair detaysal parcalari deneyip sinayip bulup birlestirerek - kimi zaman da tüm arayislarini bosa cikaran ve bulmasi gereken yerini isabet almayan yanilsamalara ragmen- kazandirdigi sosyallesmenin özgün kisiligine erismeyi amaclarken, diger taraftan bu sayede kurdugu iliski ve iletisim alanina kendine özgü nufuz etme etkinligini kurguladigi diyaloglarla yerlestirip yaygin hale getirmenin sosyo-kültürel geri dönüsümlerini duyup bilme gayreti güder. Genelde de cok tanidik bildik durumdur, yazar veya sair, etkisi altinda kaldigi toplumsal ETKENLER ( inanc, dogma, ideoloji, egitim, ekonomik kosullar, göc veya diger zorlayici kosullara bagli soyolojik degisim, gelenek görenek gibi kültürel kiskac..) kusatmasinda kendi basina cok tarafliligin karsit görüslü tezatlariyla tartisip konusan dili ya bile bile kendinden olan öngörülerini kurgudaki diyalogun kesin dogrusu olarak aktarmayi hedefler; veya kurguladigi hikayenin neresinde nasil isterse herkes olabilen hayal ürünü yönetimiyle sonsuz kafa karisikligini hedefleyip, hayatin yükledigi ve cözülmesini bekledigi bütün soru ve sorunlari ebediysen CEVAPSIZ birakarak, bir soru veya sorunun en saglikli cözümünün ve yetkili cevabinin hic istifine dokunumadan oldugu gibi birakilirsa ( zamanin basina buyruk gidisine, yani ilgisiz umarsiz duyarsiz ve kayitsiz kalip sürüncemeye birakarak zoraki kabulle icsellestirilip kendiliginden benimsenmesini saglamayi amaclayan ) cok daha kolay ve kökten karsiligini bulacagini yegleyip tercih eder.
Cehov bu baglamda Altinci Kogus`ta, hem hasta Dimitriyic hem de Doktor Yefimic olarak, zitliklarin karsit görüslerini tek kisilik kendinde tartistirip konustururken, yüklenip sürükleyen hayatin bütün bskisini eziyetini yozlasmisligini kokusmuslugu acimasizligini ruhsuzlugunu kayitsizligini kendi haline terk ederek güttügü kalabaliklara alisip sindirmekten baska care birakmayan ve devamli kendi köhne sarmalini degiserek büyüyen hayatin cok da cesitli degildir dili hali vakti ve secenegi. Bu yüzden yazi kurgusunu her iki zit görüslülügü tartistrip konusturuyor olsa da Cehov, Romandaki esas konu veya tasiyici ANA FiKRi Rus edebiyati`nin ( marksist -mataryalist olsalar dahi ) kilise baskisindan ve SLAV gelenelselligi veya ORTODOKS dindarliginin ötesine gecmeyen, soru ve sorunlari oldugu gibi cevapsiz birakarak bilinmeyen adrese havale etmenin ( tanriya yahut toplumsal kozmopolitige ) en dorunun daha dogrusu olacagini duyurup ögretmeyi gütmektedir.
Icra memuruyken icine düstügü kusku korku ve karamsarlik sarmalindan bir türlü kurtulamamanin sonucu paketlenip tüm insanca yasama umut ve ihtimallerinin son buldugu kirli- pasakli les gibi kokan ve sadece yataktan pencereye, pencereden duvar köselerine oturup kalkip aimlanmanin disinda hic bir hayati belirginligi olmayan tam bir intihar sürüncemesidir, kuruntu ve kuskularinin dayanilmaz hal alip kontrolden ciktigi, sokaklarda aklini ve kendini kaybedilmis bulanlar tarafindan hasta Dimitric`in, hapisaneye iki kilometre bu taraftaki doktor YIFIMIC gözetimli -mecbur kalmadikca viziteye cikmayaan ve hap ilac yazmadigi- hastahaneye kapatilip kilitlenmesi . Ordan, yani nizamiye kapisindan girer girmez kanli irinli yastik yatak ve diger demir döküm hastahane hurdaliginin avlusu ve merdivenlerini yürüyüp gectikten sonra her günü bir an önce ölümün gelip almasini beklemeye adanmis ve kapanmis, dünyanin ortasinda fakat umrunda olmayan uzakliktaki dehset verici gazapta yasayan canli tabut dünyasidir.
Öyle ki, Nikita, hasta bakiciliginin cok ilerisinde ve ötesinde her yeri bozuk olan Onuncu Kogus tamir ve Timarhane harabesinin ortaligi susturup sindirmeye tutulmus ilk ve son söz sahiblilige kemik kiran gardiyanidir. Hic bir sikayet karsiligini asla bulmayan yeltenisini Nikita`nin mutlak zorbaligiyla ödesir. Yalnizca bir kisi disari cikma müsadesi olan yari kacik Moseyka`nin, sehrin meydanina giderek yalvar yakar topladiklarina daha kapi girisinde el koymaktadir, onu dilencilik kobayi olarak kullanan Nikita. Doktor Yifimic`in hergün ve hic evlenmemis yalnizliginahemen hemen her paydostan sonra aksam bira demlenmeleri icin ve rutin saati hic kacirmaksizin `senden iyisi yok, bu dünyada tek dostumsun ` sohbet ekseninde Potahaneci Avaryanic, zorla ikna ettigi Prag gezisi sirasinda YIFIMic`in bütün maddi birikimini kumarda üttürdükten sonra, hastahaneye bir an önce yatmasi icin - tipki kuyusunu kaziyip yerini almak icin ortadan kaldirilmasini bekleyen diger doktor ve asistanlari gibi- elinden geleni ardina koymamaktadir cünkü; Cünkü bu sayede Yifimic bir daha kilitlendigi kapidan ölmedikce cikamayacagi ve bu sayede kumarda ondan alip kaybettigi borcu geri ödeme gibi temel kaygisi kökten hallolacaktir.
Ah eller üstünde çiçekler içinde
Dudağında yarım bir sevda hüznü
Aslan gibi göğsü türküler içinde
Rastlardım avluda hep volta atarken
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta