Altı altı atlılar Şiiri - Akın Akça

Akın Akça
1865

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Altı altı atlılar

Altıya altı atlılar
-

Kabuksu hayvan mukozalığı,
yürümesi gibi sürünmesi, kabuğuyla sövülse de.
Halbuki, iç ve dışı salyangozun vardır,
x ve y’si gibi kromozomların.

Sürün katırtırnağı, sürün.
Ağaçtan kopmuş bir dal ile dürtecekler
ve kovana daldıracaklar.
Anlayacaksın sonra koza neymiş.

Tırnak ile eti, katırinadında, mancınığa soktular,
artık yumuşacık görünmeye, içindekiler köpürse de.
Artık katmer katmer olan düzey delişmenliği,
seçiciliğin pınarında kıvransa da,

bir damlası daha da değişik olmalı.
Daha benzer olmalı bir çok damla değil,
çok su kütlesi. Ve insan’ın ananesi,
gene de sürüklüyor, devam ediyor …

Bir hafif rüzgar çıksın sonra kabaran
ama acısız, gene şaşırtsın;
ama çok tutarlı olan sözünde daha tutarlı olacak.
Kar, meteorolojide belirlenemez gelsin.

ve her yeri doldursun.
Tek ki, tarla açmaya meyilli orman kaçkınları
da koşuşup duracak, akıllarınca, olsun …
Varsın olsun: sonra, durulur.

*
Akan kan ile derman
hemkaderi Atatürk’leri’nin, Einstein’ları’nın,
vs., daha “dünken Çanakkale ve/ama da ‘artık’”
belirlenebilir olduğu bir koordinat ekseninde

Alicenaplık da lütufkardır:
Her neredeysen, gene oradaydım:
Yanlış anlama,
geçmiş geleceğe teminattır anlamında.

Bir gece; bir gece, bir gün ve bitmeyen güneş:
Beş milyar yarı yıl ömrü.
Yarı ömrü uzun, proton gibi -kocaman da.
O zamanlar dolunaysa,

ikinci bir orman büyüsü, Güneş tutulması arından …
Sonra gene salaş, fakat hiç değilse devamlı:
Sağlık gerek tutmaya aynı kayıp, sıcak elleri;
ve, sözü edilen, bir bukalemundan daha yavaş:

Renk değiştirmede çok fazla hızlı bir hayvan
nasıl ki döndürüyorsa başını hızını prizma beyazının;
ışınları sonsuza döndüren olay ufku,
gene de ser verip sır vermiyor, bir vakit …

Nelerdir bunlar -bereketinden ötürü
- sen sahipsen eğer, sahip olsan da …
: Sanki bu yetmiyor da, ki
sevilmeyi de arıyor insan bencillik tersi
*
Islak saçların dağıttığı bir banyo sefası;
aynı olmayabilir, tecellisi ile
pencereden dolan rüzgar sonuçlu ayazı kapışınla:
Bunla bile aynı olmayabilir:

Öyle şeyler görebiliyor ki insan,
değil ne üzülsün ne de sevinsin,
neye üzülsün neye sevinsin. (Ancak)
Kapsamak ve bırakmamak, bir alay topçu olmalı.

Sisler ardından, aşağıdan
gelen bir direğin yükselttiği bir sancak
dolduruyor tomruk güneşi, daha da pervasız …
Aşağıya bakıyorsun, dağınıklığı seçmeye.

Yukarıdan fısıldayarak ilişen kor ateş gözünü alıyor.
Gene de, ‘bir merdiven değil,
benim bu durduğum yer’ diyebilir misin? :
En güzeli bu olsa bile, bir daha artısı gelecek.

Havanın tuttuğu, temeli olmayan engin kayalıklarda
varolma mücadelesi gösteren
bir avuç kar tipisi ikibin yılının.
Sağım solum önün arkan sobe! !

Böyle bir basamaklar grubunda
eşeleniyor kendi ahengiyle, ipe tutunan körebe.
Yürüyor, yürüyor; yağ satarsın bal satarsın;
elimde beyaz mendil, yukarıda pabucu yarım güvercin.

*
Püfür püfür bir yaz memleketine gitmek gerek
bazen, az soluklanmak için.
İstanbul’dan İstanbul’a, Avrupa’dan Anadolu’ya
vize alınmayarak geçildiğini görmeyi seçebilmek..

Ne ulu bir amaç olsa ki,
soluğu denizde alacağın bir sayfiye gecesi;
eski yapılmış dubleks evinin üst kat odun
çatılı balkonunda, kaç geceler,

senden bağımsız bir umut’u yordun durdun.
Ve ortaya çıkan ahengin hoş kabarışı,
sadece seni etkilerse, yanıldığını anlarsın.
Ne bir bütün istemeli, ne de bir ‘yarım tam’:

Tümüne bir basamak kalan bir arena en iyisi olmalı,
soluğunu cehennemin korkun sanmamalısın.
O kısım ki, senin o.. senden bir parça değil, ayırdığın.
O zaman hayat barışıktır yaşamla, ve yaşamak …

Sadece kendine bakarsan bir el tutarsın.
İki el tutarsan ise, bir elin hayata diğeri diğerineymiş.
Sonra, tek el tutabilmişsen; bu sıcacık bir sevgi.
Ama şaşırtıcı, aşkın sevi jokeyi de terk etmedi.

Gösterişsiz Kafdağı’nın Zümrüdüanka baroğu;
kaç para aldığını bir tek sen bilirsin en Atatürkçü
bir hanımelinin, siyah saçlarını sarıya boyatışında …
Bir tek kuruş bile almadı, üstelik sunulmamıştı ……
*

Ne der, içgüveysi-bazenleri, bize umudun serzenişi?
Sadece hayatı mı haykırır,
dünün ve (yarının da) olmadığı bir mutluluk diyarı harici.
Hayır değil. Çünkü ‘yarınların dili dilberi’,

pek de mutlu mesut(muş) acanım, anını yaşarken.
Elin ele verdiği kuşyemi, kuğuya, ördeğe eleverdiği.
Kan kırmızısı tozpembenin,
ve pamuk helvası, Botanik Parkı çıkışının:

İçinde bir göl barındırıyor, bir havuz.
Atlayarak geçiyorsun, sudaki basamaklar, taşlar,
bir hendek gibi (mi) –‘Aztec Challenge’,
eski Commadore 64’ünün seni yuttuğu:

Tereyağı gibi erimemelisin tavanın.
Sonra o hendek-uzantı’lar, nilüferlerine
dönüşüyor Monet’in bilmem kaçıncı …
Demeyeceğim sana: ‘Aman, sakın ha bozma büyüyü! ’

:Büyü bir yerde var olsa da,
dere kenarlı orman harici, şehirde de olabiliyor.
Gerisinde ise, asla büyü yoktur.
Aşkta bir büyü vardır ama sürdürmelisin,

bunun için(se) kesin bilim vardır bilirsin.
Ben, bir de, gerek olmayan’ı, zorunluluk yapmışım
çok mu? Sende yapsana.
Çünkü, doğal bu, gelişigüzel olan bu.

*
İlkokul elişi’ne çizdiğin çöp adam
ne güzel olacak kırmızı evin kapısında,
Yukarıdan ışıldayan sapsarı top güneş’in altınca.
Uzay roketi çizse de olur anaokulu.

Panik saflığı; bu, gelişigüzel olanın kötü cinsi.
Kötüye yer bırakmak, azalmasıdır iyinin.
Sayıların göstergesi gibidir bu, nitelikse artışta.
Onun için bence kendine fazla diretme.

Dünya, dünyanın karışacağı günlere gebe:
Köy enstitüleri, halk evleri,
köylüye kentliye müjde. Tıkanıp kalmadı sözde.
Her kalabalık üniformalı, faşist nazizm değildir.

Kıl kedisi, Sırat Köprüsü’nün inceldiği yerde.
İkisi de inceldi, demek kopmayacak.
Şu halde, çıkacağı tıknaz yer önemli –neresi orası?
Baştan saralım önlemli: hangi yerin hangisi?

Duvarlara çentikler, elişine karışan ter katreleri;
Emeğin sözüdür mağma, derinden çıkaran lavı.
Lava binen lav kızı, çöp ev gözetmez;
Sahaf suhuflarının, incik cıcığın da değerini bilir ancak.

Yaş olan kuru değildir, ama durur da bazen
Gözlemek için hareketi, tek ki
o hepten durmasın –en güzel soranı …Cana
can’dan; tutku’nun nem kapmış, sevgi de olanı.

15.01.’07

Köy enstitüleri hk. ek bilgi almak isteyenler eksisozluk’ten bakabilir.
Hasan Ali Yücel ilkokulu Etiler’deymiş :)

Akın Akça
Kayıt Tarihi : 15.1.2007 23:16:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Akın Akça