1968'in 24 mayısında sevgili babamın görev yeri; o zamanlar Kars'ın Göle'sinde gözlerimde mavi boncuk merhaba demişim dünyaya.Kısa bir süre sonra, daha tanımadan Türkmen ilini bir nice devrialem gezmişiz devletu-ali göreviyle.
Hayatımın ilk anısı 3 yaşımdaki çağla baharımın; Asıl ilim olan Artvin'in Ardanuç ilçesinde nedendir bilinmez o güzelim kazların altında kalışımdır. Tek hatırladığım beni gıdıklar gibi didikleyen gagalar ve gökyüzümü kapatan kanatlardır. Bizde kanat açmışız, kütüğüm sahibi yine Artvin'imin Şavşat kazasına konmuşuz. İşte bu ailemizin en uzun konuşudur.
3 yaşım 4'e yaklaşırken, canım teyzemden ilk ses kaydım
'Ekiliy ekin geliyiz,
Eziliy un geliyiz,
Biy gidey bin geliyiz,
Beni vuymak kuytuluşmu...
Benim adım Alptekin Bibey'
Sonra ilkokul bir ve mandolin kursu (Komşunun mandolini alınır, İlköğretim Müfettişi olup aynı zamanda birçok konuda başarılı bir seyri olan, Cilavuz Köy Enstütüsü meuzunu babam tarafından onarılır...) ve ben çalmaya başlarım.23 Nisan 1975 ve ilk konserim;
'Neşeli olki genç kalasın,
Bu dünyadan da zevk alasın...'
Ellerimin hareketi yetmemiş olacak ki sonraki yıllarda; rontlar, akabinde halkoyunları:
'Bahçası var, bağı var,
Ayvası var, narı var,
Atamızdan yadigar
Bizde ATABARI var...'
vede koro:
'Kütahyanın pınarları akışır,
Devriyeler kol kol olmuş bakışır
Asalıya çuha şalvar yakışır...'
Arada sinamalarda süslenmekte sosyalitemiz; büfede sevgili İlyas Amca var, kırık gofretler, bisküviler yenir, perde açılır Yılmaz Güney izlenir. Coşkusu, öfkesi kendinden menkul bir dönemdir, anlatsam roman olur...
Tabi bu arada okunmakta tarafımdan Fakir Baykurt'lar, Yaşar Kemal'ler... vs. derken 12 Eylül 1980 kara bir heyuladır basar erken. O gün babamın bana yaptığı karyolanın bitişi ve üzerine yazılan not;
'Gününün kadrini kıymetini bil,
Balını almadan salma arıyı...'
ve yeni hayatım başlar...
Seçili kadro öğretmenlerimiz gezerken aramızda kazma sapıyla, okumuş, öğrenmiş yüreğimiz birkere; işkence hergün kapıda, kapı okul kapısı olmuş arena...
“Kravat, gömlek ve de takım elbise
Birde hergün geçmek vardır elekten
Çatırtı geliyor ORTADİREKTEN...”
Yine devam etmekte herşey; koro halkoyunları, tiyatro, can alıp vermece, cunta eğlendirmece. Özenle silinmece o günün yasağı, bu günün serbesti kasetler;
“Karadağlar kar altında kalırken,
Ben gülmezem, dil bilmezem,
Şavatadan Hakkariye yol bilmezem,
Kurban olam bu ne haldir oy babo...”
Ve de yakılmaca canım kitaplar.
Özü almışız birkere hey deli gönlüm ne durur önünde; Felsefenin Temel İlkeleri, Düşünce Tarihi okunup anlaşılır, bu güne bağlayan yol aşılır...
ODTÜ’de Kimya bırakılır. Çanta elde mekteplilik bitmiştir, hayat ağır basmıştır. Şimdi bir an önce kazanma vakti yani umut vakti;
“Evet dağı aşan gönül olmalı,
Yücelere engin düşen onur olmalı,
Zora eğilmeyen gurur olmalı
Ve yalnızca umudu yeşerten ulu kalmalı...”
Şimdi kendi umutlarımın peşinde
Dost sıcağının ateşinde
Humanizmin ışığında
Yani yolumdayım
Yoluma çıkana
MERHABA
Eserleri
Ölü Aşklar Şiir Antolojisi (3 Şiir) / 2004
Varlık Yayınları-Antoloji Şairleri Seçkisi (10 Şiir) / 2004
Kadar şaşkınım, bilemedim
Düz yolda yürümenin imlâsını
Kanayan dizlerime bakıp da
Ağlamayı öğrenemediğim gibi
Merhaba Alptekin bey profilinizi inceledim Artvin Şavşatın adı geçince heyecanlandım sonuna denk okudum renkli bir hayatınız olmuş oğlumun doktorluk ilk görev yeri Şavşatta altı ay kaldım halkını candan misafirperver buldum halen irtibatta olduğum arkadaşlarım var Artvini seviyorum ama Şavşatı bir b ...
Merhaba Alptekin; senin gibi birini antolojidekiler nasıl fark edememiş şaşırdım. Demek ki bu güne kadar çok şeyi kaçırmışlar. Seni tanımalarını, güzel şiirlerini okumalarını dilerim. Sevgiler, selamlar.