Ansızın rastladığımı düşündükçe,
çıldırtan sinsi mayına; senin adını verdim....
Sende Mayın gibisin
ne zaman nerde karşıma çıkacağını bilmeden yaşıyorum seni...
Sis karanlık, yere düşmüş kırağı sırdaşımdı sabaha karşı,
Yanımdaki dostum arkadaşımdan başka herkes bana yabancı,
Kendilerine inandığımı sanan insanlar aslında birer yalancıydı
Durmuyor durduramıyordum gözlerimden akan yasları
Kan tükürdüğüme şahit olmuştu buz tutmuş sapanca kavşağı...
Dün gece karanlığın içinden sensizlik fışkırıyordu
Yüreğimi dağlayan sessizlik acımasızca büyüyor
Ölüm; ölümse aklımdan bir an olsun çıkmıyordu
Hasrettim derin uykuya, gözlerim acıdan yanıyordu
Bella ince belli ince elliydi,durmadan beni anıyordu
…
Bir sabah sen uyandıracaksın beni bir sabah
Kalbim heyecan dan yerinden çıkacak gibi olacak
Aynalar küsmeyecek bana işte o sabah
İlk kez gülerek nazlarak uyanacağım
Özlediğim sesini kulaklarımda hissedeceğim
sayende her yanım delik deşik
pencerem öksüz perişan,yapa yalnız
gelmez oldu eskiden gelen kuşlar
gözlerim yıldızları da görmez oldu
bir arayanım soranım bile kalmadı
...
Aşk, sabahlara kadar uyumayıp
şiirler yazmaktı düşümdeki sevgiliye
ölmeden önce...
Her zaman gece yazsam da sana
Öğlen vakti, Hep seni soruyorum o kıza
Ne yaptı bugün diye
Bugün güldümü? Bugün ne yedi ne içti…
Kırmızı ruj sürdümü dudaklarına?
Düşmek üzereyim yerlere
Kadehler elimde
Gözlerin aklımda
Yalnızlık çöküyor gönlüme
Gözlerim doluyor
ağlıyorum
...
Acım ve özlemim sınıra dayandı
bu günlerde son ver artık
ölüm sessizliğine,
dağların dile geldiği bu gecelerde
ses ver artık bu sessizliğe...
İki ayrı yolda giden iki gencin hayatı
karanlıklar içinde ansızın kesişti bir gece
gecenin en can alıcı zamanı sabaha karşı
‘’03.22’de’’
ıhlamur kokulu bir merhaba ardı, sıcacıktı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!