İnsan silüetleri bırakıyor adımlarım geride.
Tir tir titremişim geçen gece.
Ölümle tanışmışım belki de.
Günah çıkaramadan bir kilisede,
yığılıvermişim bir kanepede.
Kırılmış kolum, kanadım.
Saç telleri kemanı andıran kadın, saçını her savuruşunda çığırıyordu.
En sevdiğim şarkı çıktığında kapatılan o teybi anımsatıyordu bana.
Hep savursun istiyordum saçlarını.
Rüzgâr hep bu yöne essinde savrulsun,
şarkılar dinmesin istiyordum.
Sarılmanın bile yasak olduğu bugünlerde anlaşılıyordu kıymetler.
Dikendendir yatağım.
Yolumdur ihtiyar iki gözüm.
Demlidir benim acım.
Seyrek saçlı, pos bıyıklı bir adam.
Bakar durur bana çerçeveden.
Bir şey anlatmaya çalışıyor zahir, anlamam.
Şehre varıyorum yırtılmış duygularımla.
Bir merdiven görüyorum çok uzaklardan.
Hem uzak, hem yakın iki insan.
İçimdeki mahkemede kendi davam görülür.
Yanımda duran kırık tastan su içiyorum.
Yırtık duyguların fışkırmasıyla inletiyorum şehri.
Yüzümü kanla yıkayan,
düşmana gülümseyen dostumdu beni kana bulayan.
İki elim kan olsa bile gideceğim dosttu beni yaralayan.
Yürekte bir sızı ve Tanrı’yla münakaşa.
Binlerce deli gecenin bir yarısı sokaklarda.
Ve yine
binlerce deli dalıyor yatağında uykusuna.
Hayallerine bir adım kala rüyasında,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!