Mahur bir şarkının tam ortasında durdurdum hayatı..
Nasıl mı?
Bende bilmiyorum, şu an baktığım nokta camdan nazlı, nazlı
süzülen yağmur damlaları, birde karşı komşunun balkonunda
sallanıp duran iç çaşırları..
Sinirimi bozuyor, birde göz zevkimi..
Acaba; ALO komşuyu şikayet etme birimi varmı?
Dışarı çıkıp yağmura,
Soğuk havaya aldırış etmeden yürümek istiyorum..
Sırıl sıklam olana kadar..Ne mümkün bağlanmışım bu koltuğa..
Eskiden ne güzeldi evim oturduğum yerden gölü ve martıları
seyredebiliyordum..
Şimdi ise yüksek yüksek binalara yenik düştü manzaram.
Çamaşır dolu balkonu izliyorum isteksizce..
Şu an, ada vapurunda olmak vardı, yağmura, soğuk havaya aldırmadan,
Sımsıcak rahat koltuklarda ve salonun en tenha yerinde vapurun..
Düşünmek vardı belki geçmişi,belki geleceği..
Ve hala eskimiş bir bedende, genç kalmış bir ruhun derinliklerinde..
Aslında çok kolay bir istek, sadece vapurun ve olmazsa olmazı
martıların refakatinde doğayla bir kaç saat..
Ada da bir yemek ve tekrar geri gelmek..
O yolculuk esnasında düşündüklerini kağıt üstüne yazmak
ne güzel olurdu.
Ama İstanbul trafiği, eve gelene kadar gecenin gizemini ve de
korkutucu yüzünüde yaşatır insana..Diye düşünen ben miskin
miskin biraz daha gömülüyorum laptopumla koltuğa..
Yıllar önce göztepe de oturan bir arkadaşıma karşı sokakta ki
komşusu kapıcısından haber göndermiş balkonunda çamaşırları
alsın göz zevkim bozuluyor diye..
Bu neydi şimdi.?
Özel hayata müdahele mi?
Kurutma makinesi olmayan mecburen çamaşırlarını asması
gereken arkadaşım mı, yoksa göz zevki bozulan komşusu mu haklı?
e&e
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla