İslam’da Allah’a olan bağlılık, O’nun her an varlıkları gözeten kudretine olan teslimiyetin bir yansımasıdır. Allah’ın her şeyin yaratıcısı ve hâkimi olduğu gerçeği, insanın her anında hatırlaması gereken bir bilinç olmalıdır. Ancak, modern yaşamın karmaşası içinde birçok insan bu derin bağları ihmal edebiliyor, unutabiliyor. Bu unutkanlık sadece bir mental durum değil, aynı zamanda kişinin ruhsal ve manevi sağlığı üzerinde derin etkiler yaratacak bir boşluk yaratır. Allah’ın hatırlanması, yalnızca bir dini vecibe değil, insanın kendini en iyi şekilde tanıyıp geliştirebilmesi için gerekli bir rehberdir. Kur’an-ı Kerim’de, "Kendileri Allah’ı unutmuş, böylece O da onlara kendi nefislerini unutturmuş olanlar gibi olmayın." (Haşr, 19) şeklinde Allah’a olan dikkatin önemine dair net bir hatırlatma vardır. Buradaki “unutmak”, sadece zihin düzeyinde bir eksiklik değil, aynı zamanda ruhsal ve ahlaki bir çöküşün habercisidir. Allah'ı unutan bir insan, kendi benliğini de zamanla unutmaya başlar; hedeflerinden sapar, değerlerini yitirir, toplumsal ilişkilerinde kayıplara uğrar. Bu kayıplar sadece bireysel değil, toplumsal düzeyde de ciddi sonuçlar doğurur. Allah’ın unutturulması, insanın sadece kendisiyle değil, çevresiyle olan bağlarını da zayıflatır. Oysa, Allah’a olan yakınlık, insanın diğer insanlarla olan ilişkilerini de güçlendirir. Çünkü Allah’ın rahmeti ve sevgisi, insanın da kalbini yumuşatır, ona sabır ve hoşgörü kazandırır. Allah’ı unutarak kendi çıkarları ve arzuları peşinden gitmek, kısa vadede tatmin edici olabilir, fakat uzun vadede insanı yalnızlığa, huzursuzluğa ve daha derin bir boşluğa sürükler. İslam’da Allah’la bağlantı kurmak sadece dini ritüellerle sınırlı değildir. Bir insanın günlük yaşamındaki her anı, Allah’a bir yönelme ve teslimiyetle şekillendirilmelidir. Allah’a olan dikkat, bir hayat tarzı haline gelmelidir. Allah’a güvenmek, sadece güzel bir dilek ya da arzudan ibaret değildir. Bu, zorluklar karşısında sabır göstermeyi, her durumda Allah’ın yardımına sığınmayı, O’nun hikmetine teslim olmayı gerektirir. Allah, Kur’an’da şöyle buyurur: "Beni unutursanız, ben de sizi unuturum." (Hadid, 16). Bu, Allah’ın insanlara karşı gösterdiği sabrı ve aynı zamanda insanların hatırlatma ve uyarılara olan duyarsızlıklarını anlatan bir uyarıdır. Allah’a olan dikkat, hayatın her anında devamlı bir biçimde var olmalıdır. Bir insan, Allah’ın büyüklüğünü ve gücünü ne kadar kavrayabilirse, hayatını o kadar derinlikli yaşar. Ancak, unutkanlık veya dikkat eksikliği, insanın ruhsal hayatında ciddi kırılmalar yaratır. Bu kırılmalar, hem kişinin iç dünyasında huzursuzluklar yaratır, hem de çevresindeki insanlarla olan bağlarında zayıflamalara yol açar. Allah’a tam bir teslimiyet, hayatın her alanında O’nun rızasını gözetmeyi gerektirir. Bir insanın Allah’a göre yaşamaya başlaması, sadece dini ibadetlerle sınırlı olmamalıdır. Bütün hayatını Allah için yaşamak, doğru ve dürüst olmak, insanlara faydalı işler yapmak, sabırlı ve hoşgörülü olmak gibi erdemleri içinde barındırır. Böyle bir yaşam, sadece ruhsal bir tatmin sağlamaz; aynı zamanda dünyada da kişi için büyük bir mutluluk kaynağı olur. Bu, maddi zenginlik ve dünya nimetleriyle de alakalıdır. Çünkü Allah’a güvenerek yaşayan kişi, dünya işlerinde de Allah’ın rızasına uygun olarak hareket eder ve bu ona her türlü bereketi getirir. Gerçek anlamda Allah için yaşamak, dünya hayatını sadece bir geçiş dönemi olarak görmeyi, dünyevi arzulardan sıyrılmayı ve ahiret hayatına odaklanmayı gerektirir. Bunun yanında, Allah’ın her an yardıma hazır olduğuna inanarak, karşılaşılan zorluklar karşısında sabırla beklemek, teslimiyetin gerçek anlamıdır. Özetle, Allah’ı unutmak, sadece bir zihinsel kayıptan ibaret değildir. Bu, bir insanın manevi sağlığını etkileyen, onu derin bir boşluğa sürükleyen tehlikeli bir durumdur. Allah’ı sürekli hatırlamak, O’na olan güveni her an pekiştirmek, hayatı O’nun rızasına uygun olarak yaşamak, insanın hem dünyasında hem de ahiretinde huzuru bulmasını sağlar. Allah ile bağlantının kesilmemesi, bir insanın sürekli olarak Allah’a güvenmesi, O’nun sonsuz gücünü kavrayarak yaşaması, sadece kendisinin değil, tüm toplumun refahına katkı sağlar. Bu bilinçle yaşamak, sadece ruhsal değil, sosyal ve ahlaki açıdan da yüksek bir yaşam biçimi sunar.
Kayıt Tarihi : 15.1.2025 12:11:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!