Alican Yılmaz, 1991 yılında Balıkesir’in Gönen
ilçesinde doğdu.
Selçuk Üniversitesi Kamu Yönetimi ve Anadolu
Üniversitesi Tarih bölümlerinden mezun oldu.
Halen Giresun Üniversitesi Siyaset Bilimi ve
Kamu Yönetimi Anabilim Dalı’nda yüksek lisans
öğrenimine devam etmektedir.
Yeni boyanmış okul duvarı gibi güzelliğin,
Elimi duvara temas ettirmekten korkarken oldu her
şey
Aksilik işte,
Dokundum
Gencecik bir fidan gibi
Santim santim ölçülebilen gövdesiyle,
Kurumuş dal misali
Her an yanmaya hazır.
Çıtır ama çerez değil,
Kahve ama çekirdek değil…
Soyguncular, müzisyenler ve tehlike çanları
Hepsinin ayrı telden çaldığı o gece,
Şehrin ışıkları henüz sönmüş
Katil kendini emin ellere;
Kargaşa ise yerini sadeliğe bırakmıştı.
Mağdurların yarattığı tehlike
Gazozun kapağı açık mı kalmış
Ne bu hüzün
Saatin kaç olduğundan haberin yok
Eve geç kalmış çocuğum
Deprem
Sarsıntıyı içinde hissetti.
Akşamdan kalma kalabalıkların içine karıştı.
İlk ışıklarda gördü sandı,
kırmızı yandı.
Yıldız mı topladın sen yine?
Gökyüzü bu kadar karanlık…
İğne atsan yere düşmez;
içimde öyle bulut.
Nem kaptı, belli.
Pes…
Denize bakıyoruz bir akşamüstü,
bezelye tanesi gibi herkes var.
Bir tanesi sen yoksun diye atlıyor denize,
diğeri seni bulamayınca çıkıyor.
Kadın saçlarını yukarıya doğru atıyor,
küçük bir çocuk başını sağa sola sallıyor,
Sana dair sözleri okumuştum bir keresinde.
Mesela diyordu;
“Gözlerimi alsam senden, ne kalır geriye?”
Kalır mıydı bir parça tebessüm,
çocuk sevinci…
Senin gücün yoktu bizi ayakta tutmaya
Bana gelince ayakta bile değildim
Toplumun bu konuyla ilgisi
Kelebeğin suda kanat çırpması gibi
Çabası takdire şayan
Lakin bir anlamı yok




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!