I can’t cry for autumn roses
They never turn back to me
Because,
the winter waits for us
If,
we forget many thus
Sessizce gel
Bir sabah erken
Gün uyanmadan
Bir gölge gibi gir içeri
Açık kapımdan
Ve öperek uyandır beni
Göz kapaklarımdan
Sessizce gir gözlerime
Rüyalarımı böl
Savur hüzünlerimi
Kederlerimi sen bitir
Umutlarımı devşir
Ve sarıl yalnızlığıma
Bir yudum mutluluk olsun
Bu günün adı
Sessizce sev beni
Zamanı durdur
Sonra istersen…
Ve akşam olmadan…
Sen öldür
30.07.2011 Ayvalık
Bir gece…
Nisan yağmurları yıkadı
Saçlarını Cunda’nın
Sessizce.
Döküldü hüznü
Karışıp ay ışığından
Ne sakıncası var
Sıyırıp üzerimden insanlığımı
Bir çiçek olmayı
İstemenin
Ne çıkar
Geçip gidiyorum suskunluğumdan
İçimden dışıma / dışımdan içime
Evrenin hıçkırığı kulaklarımda
Gözlerimde nihavent bir bulut
Sen oradasın, kıpırtısız
Bu gece İstanbul benim
Tüm sokakları
Ve…
Kaldırımlar da benim
Ulu çınarları, meydanların
Koşum tutmaz acı
Dizginlenemez
Mor bir uyuşukluk
İçten dışarı
Önlenemez.
“Ayaklarım” dedi karanfil…
Ayaklarım ağrıyor.
Sonra durdu apansız
Gülmeye başladı sarsıla sarsıla
“Neden” diye düşündü
……köklerim değil de, ayaklarım dedim?
var olmakla biraz
gelip ince zamanlardan
/yok edimlerle/ varsıllığını
umarsızca soluksuz
yazılır sonlarına hep
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!