Dem mesleği haz eder,Nigâr-ı nazenin senin,
Dil beste-i vaz eder,efkar-ı nazenin senin,
Lütfeder mül baden,tebessüm-ü hâbından
Beyhude olmasın ömrü aşûften,nazenin senin,
Yanmışım gamze-i bezm mine nazenin senin,
cihan-ı Mevla bir aşk-ı umman imiş,
Nihan-ı Leyla bir nakş-ı mihman imiş,
Yerenlerde külhan erenlerde sultan imiş,
Aşşk aşşk illede aşşk.
Kördüğüm sevgiler mazide kalmış-
Bunca acı beyhude bir talan imiş-
Aşk denilen Hakka visâl olandır,
Gayrısı falan filan yalan imiş,
Ahh benim cancağazlarım bana siz deneyimli bir şairsiniz, siz çok güçlü kalemsiniz diyen samimi tatlı dil erbabı dostlarım, inanınki bu fakirzâde
Türkçe ve dilbilgisinden orta okulda sınıfta kaldı
Maalesef ben abdi aciz fakirzade öyle bir aşk-ı cefaya düştümki biz bu divan ve aşk beyitlerimizi yanık ciğerimizin buharıyla yazıyoruz öyle bir cefaya doymaz,vurdum duymaz,bir güzele aşık oldumki
O güzel ne olur birazda kafir ve münâfıklara bir göz etse vallahi,billahi ne kafir kalır ne münafık
Onun saçının bir telini gören azılı kafir abdest almaya bile fırsat bılamadan namaza durur, vallahi yusufun züleyhasından daha rezil olarak üstünü başını yırttığını fark bile edemeden sokaklarda terennüm eder a benim cancağaz tatlı dil ehli gönül
Okurlarım sizinde bu ehli gönüllüğünüz dilde kalmasın o vurdum duymaz,cefaya doymaz sevgiliyi bulun zira her ne kadar cefaya doymasada vurdum
Aşk belası,
* Ey aşıkların Yusuf yüzlü sakisi ey aşıkların ab-ı hayat bakisi sen aşığnı ne zamana kadar ağlatıp sızlatacaksın ne vakte kadar, gönül deryalarından göz yaşlarını döküp senin mekânın,senin karargâhın,senin cilvegâhın olan,bu gönülleri hırpalayıp duracaksın, ne vakte kadar ağlamaktan baş gözünün körlüğü ne vakte kadar can gözüne vuracak
* Ey aşıkların periveş dilberi sen aşıkların lokmanısın zira onları sen kendine aşık etmede ve çekip çevirmedesin. Lütuf hazinelerini açta lütufkârlığına şu divanelirin doya doya kansın sun sun ki aşk şarabını senin badenden içsinler, içsinler de aşk sarhoşluğundan elini başını kaybedip zülfünde divana gelsinler mahına pervane dönsünler canlarından tenlerinden kurtulsunlarda bir daha huzurunda benlik görmesinler ki senin aşıkların aşk bağında lebbini isterler onları sen bilirsin onları aşk bağında ot arayan eşeklerle bir tutmazsın. Sultanlık hanesinden onlara donunu, göyneğini gönderde Yakup gönüllü aşıkların yüzüne, gözüne sürsünler koklasınlar koklasınlar da hem baş gözleri hem can gözleri açılıp gonca ile al yanağı bir bilsinlerde can sefa bulsunlar,
• Ey aşıkların ete kemiğe bürünen leylası..! Senin adını duyan, senin zikrini söyleyenin aklı başından gider giderde gündüzü düğün, gecesi gerdek olur. Ya yüzünü görenin hali nicedir? Onların, senin görünmenden dilleri lal, yüzleri al kesilirde allığı ateşe döner. Görenlerin aklı melül olurda tuttururlar bir yangın yaygarası, işte ey sevgili sen şimdi bu divanelerin sakisisin. Bunların halini derdini sen bilirsin,senin o yüzüne bi hal olanlara o cömertlik denizinden şifa şarabını sunda onlar görsünler bilsinler ki, bizim Isa'mızın nefesi nasıldır, İbrahim ateşi nasılmış, Musa'mızın tur-u nicedir, Muhammed'imizin nuru kim imiş, bilsinler görsünler,görsünler ki Süleyman mülkünde Belkıs gibi ayağa düşüp,Süleyman tahtında Hak tapusunu görsünler. Neye nasıl tapılır bilsinler. Muhamded hanedanı bab-ı aliye ab-ı hayat Hasan'a Hüseyin'e kılıç çekmesinler. Bir daha günah denizine girmesinler...
* Ey aşıkların hurisi perisi..! Sen günah denizine binekler koyarsın, koyarsın da kullarım bi çare kalmasınlar diye. Lakin aşıkların binek bilmezler ki,onlar senin günah denizini su bilirler. Her bir yandan dalarlar, içerler de içerler yudum yudum günahtan bi haber sevaptan da bi haber oldukları gibi, sen onların dinini Leyla edersin, imanlarını Mevla ettiğin gibi onların dini aşk, gülü aşk, dikeni aşktır. Gayrı ki onları hiçbir kadı, müftü bilmez anlamaz artık onlar şeriatın sefili, zındığı, kafiri, münafığıdır. Onları ancak sen zapt eylersin. Ateşe düşürdüğün İbrahim gibi, tura üşürdüğün Musa gibi, göğe çektiğin İsa gibi, Muhammed sırrına çakip çevirirsin taki kesrette vahdet saadetine ereler tadını bileler ki kemal olsun...
Bilenle bilmeyen bir olur mu, a abid-i azizim,
Cehd yolunda zar eyleyen, huri gılman bulur mu.,
Görenle bilen bir olur mu, a abid-i azizim,
Hal yolunu kaal eyleyen nuru Yezdan bulur mu,
Görenle yaşayan bir olur mu, a abid-i azizim
Sana günahım benlik perdesi,Gufranım Allah,
Senin lütfun rahmet zerresi,Rahmanım Allah,
Sureti Cêmâlin insanı-ı kâmilde,sultanım Allah,
Sireti kemâlin ihsan-ı amilde,mihmanım Allah..
Mevki makam çer çöp oldu
1 - Kevkeb-i bahtım her burc-u hîlâl gösterir,
Afitâb-ı tâli-im hergün cemâl gösterir,
2 - Vuslata mihnet ü zül ü bela gerek,
Elif diyen elif seyranıdır,
Cümle cihan elif meydanıdır,
Aşk elife göz eder,
Can cevheri elif devranıdır,
Elif diyen gönül büryan olur,
Alemde pinhan! bize ayan olmuş sultanımız!
Bu dellalı feryadımız, na ehle değil lisanımız!
Bilki acizdir, o şeytan ile deccalı külhanınız!
Ehli irfana nur olsun, irşadı haldir bûrhanımız
O konuşan dil, gören göz, tutan el, işiten kulağinız..!
peçen ayindir cemali
işiten bilendir ali
varlık getirmez kemali
yokluğuna pazarım ben
aşılıyım dosta ezel
aşkı bela hepsi gazel
insana değdi o güzel
melamiyle gülzarım ben.
www.antoloji.com/mustafa_turhan
selama selam
Aç peçen canın vereyim
Yokluğun nere sereyim
Evvel ahir bir pareyim
Muradına nazarım ben,